Gürcafer: Benzeri görülmemiş bir diplomatik disiplinsizlik

Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği (KTİMB) Başkanı Cafer Gürcafer, T.C. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Başdanışmanı Oktay Saral’ın sözlerine tepki gösterdi.

Saral’ın Kıbrıs Türkünü en üst düzeyde aşağılama cesaretini göstermesinin benzeri görülmemiş bir diplomatik disiplinsizlik olduğunu ifade eden Gürcafer, Kıbrıs Türkünün bu disiplinsiz davranışın gereğinin yapılmasını beklediğini belirtti.

KTİMB Başkanı Gürcafer’in açıklaması şöyle:

“Diplomasi, devletler arası ilişkilerin tarihine odaklanan tarih disiplininin bir alt dalıdır. Diplomatik ilişki içerisinde bulunan ülke yetkilileri, bu disiplinin dışına çıkmamaya özen gösterir. Ne var ki TC -KKTC ilişkileri, et tırnak ilişkisi olduğu iki halk tarafından çok iyi bilinmektedir. Hal böyleyken Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlığı mertebesine ulaşmış bir şahsın Kıbrıs Türkünü en üst düzeyde aşağılama cesaretini göstermesi benzeri görülmemiş bir diplomatik disiplinsizlik olup Kıbrıs Türkü içerisinde infiale sebep olmuştur. Kıbrıs Türkü, bu disiplinsiz davranışın gereğinin yapılmasını beklemektedir.”

Festivalde buluşalım

İngiltere Kıbrıs Türk Dernekleri Konseyi Birleşik Krallık (CTCA UK) tarafından her yıl düzenlenen Kıbrıs Türk Kültür Festivali’nin 8’incisi bu yıl 28-29 Haziran 2025 tarihlerinde cumartesi ve pazar olmak üzere 2 gün olarak Donkey Lane, Enfield’de düzenlenecektir.

Hem Birliğimiz, hem diğer Sivil Toplum Örgütleri hem de pek çok yerli üreticiler ve kooperatiflerin her yıl katılım sağladığı etkinlikte kültürümüzün tanıtılması ve yaşatılması amaçlanmaktadır.

Neredeyse tüm sektörlerden ürün/firma tanıtımlarının da yapıldığı ve 40.000 katılımcının hedeflendiği festivale bu yıl da KTİMB çatısı altında güçlü ve kalabalık bir ekiple katılım sağlamayı hedeflemekteyiz.

Geçmiş yıllardaki organizasyonlardan farklı olarak bu sene tüm firmalarımıza ayrı ayrı çadırlar tahsis edilecek olup her biri 6x6m ebatlarında, dört tarafı açık (istendiği şekilde görsel kullanılabilir) ve çadırlar arasında privacy sağlanacak şekilde mesafeler bırakılarak çadırlar yerleştirilecektir.

Festival alanı yerleşim planında orta bölümde yer alan küçük yeşil çadırların arkasında, iki sıra halinde yerleştirilmiş mavi renkli büyük çadırlar bizlere ve KKTC’den gidecek kurum ve firmalara ayrılmıştır.

Ekte CTCA UK tanıtım ve ana sponsorluk paketi dosyası, KTİMB özel paketi dosyası ve yerleşim planı mevcuttur. Detaylar için aşağıdaki linkleri tıklayabilir veya 05338697099 numaralı telefonu arayabilirsiniz.

 

Festival Alanı Yerleşim Planı

Festival KTİMB Paketi

Festival tanıtım ve ana sponsorluk paketi CTCAUK

Gürcafer: ‘Allah Kerim’ yaklaşımını sergilemeye devam ediyoruz

Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği (KTİMB) Başkanı Cafer Gürcafer, Rum kesiminin kuzeye yatırım yapan insanlara sürekli korku pompalayarak ekonomiyi çökertmeyi hedeflediğini kaydetti.

Rum kesiminin toplu iğneyle kuyu kazar gibi adım adım ilerlediğini söyleyen Gürcafer, “yaptıkları ile bizim yapmadıklarımızın avantajlarını birleştirerek uluslararası hukuk ve camiada kendilerini mağdur, bizi ise suçlu sandalyesine oturtmayı başardılar” dedi.

Tüm bu olan bitene karşılık Kıbrıs Türkünün ise ‘Allah kerim’ yaklaşımını sergilemeye devam ettiğini dile getiren Cafer Gürcafer, “Biz küçümsemenin dışında hiçbir şey yapmayarak onların işlerini kolaylaştırdık” ifadelerini kullandı.

KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer’in açıklaması şöyle:

“Rum kesimi, yıllarca toplu iğneyle kuyu kazar gibi adım adım ilerledi. Yaptıkları usulsüzlükleri akıllarınca hukuki zemine oturtarak üzerini örttü. Yüzbinlerce dönüm Kıbrıslı Türk mallarını fıstık fiyatına kiralama yöntemiyle milyarlarca ekonomik fayda elde etti. Binlerce Kıbrıs Türkünün evlerini güya Vasilik Yasası’na göre kiralama yaparak bedava fiyatına peşkeş çekti. Binlerce Rum vatandaşı, devlete ödedikleri kira bedelinin on katı fiyatlara başkalarına kiralama yaparak rant elde ediyor. Biz ise küçümsemenin dışında hiçbir şey yapmayarak onların işlerini kolaylaştırdık. Yıllarca toplu katliamlara maruz kaldık ama uluslararası hukukta bir dava bile açmadık. Mallarımızı, mülklerimizi gasp ettiler, dava açmadık. Ortağı olduğumuz devleti gasp ettiler, dava açmadık. Şimdi ise yaptıkları bu planlı çalışmanın başka bir evresine geçtiler. Keklik avlar gibi hepimizi avlamaya başladılar. Kuzeye yatırım yapan insanlarımıza sürekli korku pompalayarak ekonomiyi çökertmeyi hedefliyorlar. Kısacası adım adım yaptıkları ile bizim yapmadıklarımızın avantajlarını birleştirerek uluslararası hukuk ve camiada kendilerini mağdur, bizi ise suçlu sandalyesine oturtmayı başardılar. Peki biz ne yapıyoruz? Biz, ‘Allah kerim’ yaklaşımını sergilemeye devam ediyoruz.”

Sosyal konut projeleri sürecek, inşaat sektörü durmayacak

İnşaat Müteahhitleri Birliği Başkanı Cafer Gürcafer, sosyal konut projelerinin ihtiyaca göre devam edeceğini belirterek, “Lefkoşa’ya yığılma yerine kırsal kesime de konut yapıyoruz” dedi. Sosyal konut projesinin bir seferlik bir şey olmadığını dile getiren Gürcafer, ihtiyacı olan kişilerin konut sahibi olmasını sağlamayı amaçladıklarını söyledi.

Haberin devamı için tıklayınız >>>https://www.kibrispostasi.com/c35-KIBRIS_HABERLERI/n556214-cafer-gurcafer-sosyal-konut-projeleri-surecek-insaat-sektoru-durmayacak

Gürcafer: Her bölgenin konut ihtiyacı kendi içinde karşılanacak

Güzelyurt’ta yapılacak sosyal konutların temeli törenle atıldı. Temel atma töreninde konuşan Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği (KTİMB) Başkanı Cafer Gürcafer, ‘bugün sosyal konutların temelini atmak için toplanmış görünsek de biz ülkenin en önemli sorunu olan konut sorununu, sürdürülebilir bir sistem içinde çözümlenmesi için temel atıyoruz” ifadelerini kullandı.

Haberin devamı için tıklayınız >>>https://www.gundemkibris.com/gurcafer-her-bolgenin-konut-ihtiyaci-kendi-icinde-karsilanacak

KTİMB’den kamuoyuna duyuru

“Üyemiz olan bir yap sat firması ile Bafra bölgesinde arazisi bulunan yabancı uyruklu ancak KKTC vatandaşı olan bir şahıs arasında imzalanmış olan satış sözleşmesi mevcuttur. Akabinde mevcut imar mevzuatına uygun olarak izinlendirilmiş bir proje satışa sunulmuş olduğu bilgimiz dahilindedir.
Bu süre zarfında Miracle Firması, konu müteahhitten 150 adet daire satın almak için girişimde bulunmuştur. Söz konusu görüşme sonucunda herhangi bir satın alma ve/veya satış sözleşmesi ve/veya herhangi bir ödeme gerçekleşmemiştir.
Hal böyle iken Miracle Firması tarafından bahse konu 150 (yüz elli) daire satın alınmamış olmasına rağmen konu projede otel ve gazino mevcutmuş gibi pazarlanmaya çalışılması alınmış izinlerle bağdaşmamakta dolayısıyla gerçeği yansıtmamaktadır. Ayrıca bölgede yürürlükte olan imar mevzuatı konu arazi içerisine otel ve gazino yapmaya hiçbir surette olanak vermediği hususunu bu çerçevede NFT ve Miracle tarafından projenin temelleri atıldığı yönünde yapılan reklam amaçlı yayınların doğruyu yansıtmadığını kamuoyunun bilgisine getiririz.

Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği (KTİMB)

Gürcafer: Depreme karşı bilime kulak vermeli, denetimi sisteme dönüştürmeliyiz

“KKTC Cumhurbaşkanlığı 1. Deprem Konferansı”nın açılışında konuşan Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (KTMMOB) Başkanı Seran Aysal, konferansın sonuçlarının raflarda durmaması gerektiğini vurguladı; “Uygulamalı adımlar atmalı ve çıkan sonuçlarla ilgili yeni bir siyaset, yeni bir yol haritası oluşturmalıyız.” dedi.

İki gün sürecek 1. Deprem Konferansı, deprem risk yönetimi, sismik hareketlerin izlenmesi, yapı güvenliği, kentsel planlama ve arama-kurtarma faaliyetlerinin ele alınacağı altı oturumla devam ediyor.

Açılış konuşmaları kapsamında Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği Başkanı Cafer Gürcafer, Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Başkanı Seran Aysal, Kıbrıs Türk Belediyeler Birliği Başkanı Mahmut Özçınar ve Yakın Doğu Oluşumu Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. İrfan Suat Günsel konuşma yaptı.

GÜRCAFER: “DEPREME KARŞI BİLİME KULAK VERMELİ, DENETİMİ SİSTEME DÖNÜŞTÜRMELİYİZ”

KKTC Cumhurbaşkanlığı 1. Deprem Konferansı’nın açılışında konuşan Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği Başkanı Cafer Gürcafer “Ülkede denetlenmesi gereken, yapısal dönüşüme girmesi gereken bir sürü yapı” olduğunu söyleyerek, “Binlerce sakat yapımız vardır. Bu ülkede yarın bir deprem olsa felaket yaşarız. Hem de çok ciddi bir felaket yaşarız. İsias’ta ölen çocuklarımızın yaşadığımız acısının yüzlerce kat fazlasını yaşarız.” dedi.

Gürcafer, yapılması gerekenin bilime kulak vererek denetim mekanizmasını etkinleştirmek ve bunu kalıcı bir sisteme dönüştürmek olduğunu vurgulayarak, “Bilimin ortaya koyduğu doğrultuda hareket edersek bu acıları bir daha yaşamayız. Ancak aksi halde çok daha büyük felaketlerle karşılaşırız.” ifadelerini kullandı.

Geçmişte Kıbrıs’ta depremlerin yaşandığını, Salamis ve Engomi’nin depremle yıkıldığını anımsatarak, ülkenin depremle birlikte yaşamayı öğrenmesi gerektiğini kaydetti.

Depreme dayanıklı konutların depreme uygun yerlere yapılmasının önemli olduğunu söyleyen Gürcafer, “Bilimin ortaya koyduğu ışık doğrultusunda, kurallar doğrultusunda bunu projelendirirsiniz. O projelere uygun yaparsınız, sonra bunu denetlersiniz, denetleyenin de doğru denetleyip denetlemediğini ayrı bir mekanizmayla denetlersiniz.” dedi.

Gürcafer, işin başında bilime kulak verildiğini ancak sonrasında sıkıntılar olduğunu, özellikle toplu konut yapımlarında işin içine rant girdiğini, bu nedenle de devlete denetim konusunda görev düştüğünü yineledi.

Depreme yönelik çalışmalarda daha hızlı olunması gerekliliği hatırlatmasında bulunan Gürcafer, şöyle devam etti:

“Umarım hocalarımın başlattığı bu çalışma bizim hızlanmamızı sağlar. Hükümetin bu hususta birtakım çalışmaları var. Ama bana göre yeterli değil. Daha da hızlanmasını, sonuç odaklı bir çalışmaya dönüşmesini, ülkede her şeyi bir kenara bırakarak önceliğimiz olması hususuna sebebiyet verir.”

Gürcafer, konuşmasını başta Cumhurbaşkanı Tatar olmak üzere tüm ekibe teşekkür ederek tamamladı.

AYSAL: “DEPREM KONUSUNDA TEORİK BİLGİYLE YETİNMEMELİ, SOMUT ADIMLAR ATMALIYIZ”

Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Başkanı Seran Aysal, konferanstaki konuşmasında deprem konusunda toplumsal sorumluluklarına dikkat çekerek, “Bugün bir kez daha ülkemizin önemli ama önceliklendirmediğimiz sorunlarından biri olan deprem konusunda bir araya geliyoruz.” diyerek, konferansa bünyelerindeki beş odayla destek verdiklerini söyledi.

Aysal konuşmasında, Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin deprem konusunda toplumsal sorumluluğunu vurgulayarak, “Bu destek sadece bir toplantıya katılmak değil, Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin toplumsal sorumluluğunun bir gereğidir” dedi.

Türkiye Cumhuriyeti’nde uluslararası düzeyde bilgi sahibi değerli akademisyenlerin bulunduğunu belirten Aysal, “Türkiye’de önemli çalışmalarla ortaya çıkmış bir deprem haritası var. Ancak, bu teorik bilgi ve yönetmeliklerle yetinmemeliyiz. Sonuçlar üzerinde düşünmeli ve yaşananların tekrar yaşanmaması için gerekli adımları atmalıyız” ifadelerini kullandı.

Depremle yaşama kültürünün geliştirilmesinin önemine vurgu yapan Aysal, toplumun deprem bilincini artırmak için harekete geçilmesi gerektiğini belirtti. Aysal ayrıca, beklenen bir deprem sonrası ülke çapında ciddi sonuçlarla karşılaşılabileceğini ifade ederek, bu noktada gerekli tedbirlerin alınmasının önemini dile getirdi.

Konferansın sadece bir farkındalık yaratma amacı gütmemesi gerektiğini, aksine elde edilen sonuçların hayata geçirilmesi gerektiğini belirten Aysal, “Bu konferansın sonuçları rafta duracak bir konferans olmamalı. Uygulamalı adımlar atmalı ve çıkan sonuçlarla ilgili yeni bir siyaset, yeni bir yol haritası oluşturmalıyız” şeklinde konuştu.

Seran Aysal, Türkiye’deki akademisyenlere, odalarına, meslektaşlarına ve konferansa katkı veren tüm katılımcılara teşekkür ederek, sözlerini “Tüm katılımcılara ve emek verenlere teşekkür ediyor, bu konferansın sonuçlarının en verimli şekilde hayat bulmasını diliyorum.” diyerek sonlandırdı.

ÖZÇINAR: “İMAR KONUSUNDA DENETİM VE EĞİTİM ŞART”

Kıbrıs Türk Belediyeler Birliği Başkanı Mahmut Özçınar da konuşmasında, deprem konusunun sürdürülebilir şekilde ele alınması gerektiğini belirtti. Küresel ısınmanın etkisiyle doğal afetlerin daha sık yaşandığını vurgulayan Özçınar, merkezi yapıların yasaları doğru uygulaması ve bilim insanlarının önerilerini dikkate alması gerektiğini ifade etti.

Özçınar, imar konusunun belediyeler için büyük önem taşıdığını belirterek, “Yerel yönetimlerin, imar konularında daha etkin ve izin makamı konumuna gelmesi bir gerekliliktir.” dedi. Denetim süreçlerinde sürekliliğin sağlanması gerektiğini vurgulayan Özçınar, imarla ilgili yapılan değişikliklerin sıkı bir denetim mekanizmasına tabi olmasının da şart olduğunu kaydetti.

Özçınar, belediyelerin vatandaşlardan gelen yapı değişikliği talepleriyle sık sık karşılaştığını ve bu durumun imar kurallarında esneklik yaratma riski taşıdığını belirterek, “Mimar ve mühendis odalarıyla iş birliği yaparak mevcut yapıların düzenli şekilde denetlenmesi bir zorunluluktur” dedi. Özçınar ayrıca, küresel ısınmanın yarattığı baskılar nedeniyle olası bir depremin daha büyük sorunlara yol açabileceğini dile getirdi.

Cumhurbaşkanlığı öncülüğünde düzenlenen bu konferansın önemine de değinen Özçınar, bu tür organizasyonların arttırılması gerektiğini belirterek, “Eğitim programlarımıza deprem bilincini kazandıracak derslerin eklenmesi şarttır. Eğer insan kaynağını doğru eğitmezsek, olası bir felakette organize olma şansımız da azalır.” diye konuştu.

Çalıştayın ülkeye ve topluma hayırlı olmasını temenni eden Özçınar, konferansa katkı koyan herkese teşekkür ederek konuşmasını tamamladı.

GÜNSEL: “DEPREM GERÇEĞİNİ UNUTMADAN HAREKET ETMELİYİZ”

Yakın Doğu Oluşumu Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. İrfan Suat Günsel ise KKTC Cumhurbaşkanlığı 1. Deprem Konferansı’na ev sahipliği yapmaktan büyük bir onur ve memnuniyet duyduklarını belirterek, bu konferansın sadece Kıbrıs’ta değil, tüm bölge için önemli bir adım olacağına inandığını ifade etti.

Konuşmasında, bölgenin aktif bir deprem kuşağında yer aldığına dikkat çeken Günsel, “Deprem gerçeğinin farkında olmak sadece üniversitelerin ve bilim insanlarının değil, toplumun her bireyinin ve en çok da devletin sorumluluğundadır.” dedi. Geçmişte yaşanan büyük depremlerden yeterince ders alınmadığını vurgulayan Günsel, güvenli yaşam alanları oluşturmak için yapılması gereken çok şey olduğunu söyledi.

Yakın Doğu Üniversitesi olarak deprem gerçeğini unutturmamak ve bilimsel bakış açısıyla bu mücadeleye destek olmak için çalıştıklarını belirten Günsel, sadece büyük felaketlerin ardından değil, gündemden düştüğü dönemlerde de toplumu bilinçlendirme çabalarını sürdürdüklerini kaydetti. Günsel, üniversite olarak düzenledikleri ulusal ve uluslararası kongrelerin sonuçlarını sadece akademi dünyasıyla değil, devlet kurumları ve toplumla da paylaştıklarını belirtti.

Deprem konusunda yalnızca teorik bilgi üretmekle kalmayıp, somut projeler ve hizmetlerle de sorumluluk aldıklarını dile getiren Günsel, üniversitenin sahip olduğu yapı malzemeleri ve zemin mekaniği laboratuvarları sayesinde ülke genelinde yapı analiz hizmeti sunduklarını dile getirdi.

Depremlerin yalnızca fiziksel değil, duygusal ve psikolojik açıdan da büyük etkiler yarattığını belirten Günsel, bu tür felaketlerde dayanışma ve organize mücadele yürütmenin önemine dikkat çekti.

Günsel, devletin yanı sıra sivil toplumun da afet öncesi ve sonrası süreçlerde önemli roller üstlendiğine dikkat çekerek , Yakın Doğu Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi öğretim üyeleri öncülüğünde kurulan Doğal Afet Arama Kurtarma Derneği’nin bu alandaki önemli girişimlerden biri olduğunu belirtti.

“Depreme hazırlıklı olmak, yalnızca bilimsel verilerle değil, devletin ve toplumun birlikte hareket etmesiyle mümkündür.” diyen Günsel, bilimsel yöntemlere, akılcı politikalara ve kamu farkındalığına dayalı bir yaklaşımın büyük felaketlerle başa çıkma gücünü artıracağını söyledi.

Cumhurbaşkanlığı öncülüğünde düzenlenen bu konferansın, afet yönetimi ve hazırlık süreçlerine katkı sağlayacağına olan inancını yineleyen Günsel, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere etkinliğin düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ederek, konferansın verimli ve sonuç odaklı geçmesini temenni etti.

Haber: Arda Mercan – Gülden Hacımevlüt Alyaz – Fotoğraf: Erol Uysal

TAK

Gürcafer: Rum tarafı faşizan, süreci havaya uçurmaya dönük yaklaşım sergiliyor

Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği (KTİMB) Başkanı Cafer Gürcafer, Rum Meclisi Genel Kurulu’nda onaylanan “KKTC’deki eski Rum mallarının alım satımını caydırmak amacıyla cezaları artıran Yasa Tasarısı”nın faşizan ve çok tehlikeli bir yaklaşım olduğunu söyledi.

Gürcafer, bu yaklaşımın çözümsüzlüğe ve kutuplaşmaya yol açacağını belirterek bundan gerek ekonomik gerekse psikolojik zarar görecek olanın da Kıbrıs Türk toplumu olduğunu kaydetti.

Kıbrıs’taki gerginlik ve anlaşmazlığın artık dünya barışını etkiler noktaya geldiğini ifade eden Cafer Gürcafer, açıklamasının devamında; “Böylesi bir dönemde bir taraftan çözüm ararken hoş biz de sütten çıkmış ak kaşık değiliz, bizim yaklaşımımız da çok çözüm isteyen bir yaklaşım değil. Ama Kıbrıs Türkü her zaman seferinde iradesini ortaya koydu. Tabi ki eksikliklerimiz var. Bugün bizim 2 devletliliği savunuyor olmamız, uluslararası camiada çok kabul görecek bir durum değildir diye söylüyorum. Ondan dolayı kendimizi eleştirdim ama Rum tarafının bu davranışı, tam faşizan, süreci havaya uçurmaya dönük bir yaklaşımdır” ifadelerini kullandı.

Kuzey Kıbrıs TV’de ‘Kaptan’ın Günlüğü’ programında Ahmet Kaptan’ın konuğu olan KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, gündeme dair çok önemli açıklamalarda bulundu.

“YILLARCA YAN GELİP YATTIK. DÜNYANIN DESTEĞİNİ ALABİLME HUSUSUNDA HİÇBİR GİRİŞİM YAPMADIK”

 Kuzey Kıbrıs olarak bugüne kadar, uluslararası hukukta, haklılığımızla ilgili dünyanın desteğini alabilme hususunda hiçbir girişim yapmadığımızı kaydeden Gürcafer, ““Bir satranç oyunu var kabul edelim ki bu oyunu karşıdaki oyuncu yani Güney çok iyi oynadı. Ben bizi biraz da kaplumbağa ile tavşanın yarışına benzetiyorum. Onlar kaplumbağa, düz yolda yavaş yavaş yürüdüler, biz de yan geldik yattık” dedi.

Gürcafer, şunları söyledi:

“Solda ve sağda iki aday var.  Adayların bir tanesi Sayın Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, 2 ayrı devlet noktasında ama diğer taraftan BM Güvenlik Konseyi’nin federasyonla ilgili kararları var. Diğer tarafta da ‘federasyon olmasa bile veya anlaşmayacaksak bile oturalım masaya tartışalım, arayışımızı masada sürdürelim’ diyen bir aday var.

Şimdi sen, Sayın Hristodulidis, gerçekten çözüm arıyorsan bu ne? Bu, buradaki seçmeni nasıl etkile? Bu nefreti etkiler, bu senin iyi niyetine zerre kadar inanan insan varsa onların olumsuz düşünmesini sağlar.

Sayın Ersin Tatar, sağ aday olarak seçimi kazandığında önce, 2.Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, bütün Kıbrıs Türkü çözüm olacağına inanmıştı, olmadı. Arkasından seçimi kaybetti. Sonrasında tekrardan çözüm umutları yükseldi, Sayın Akıncı geldi.  Arkasından Sayın Tatar geldi. Peki nasıl olu bu? Crans-Montana. İnsanlar senin yüzünden çözüme olan umudunu yitirdi. Çünkü o masayı bugünkü Rum lider devirdi.”

“GÜNEYDEKİ SİYASETTEN KUZEYDEKİ SEÇMEN ETKİLENİYOR”

 KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, Güneydeki siyasetten Kuzeydeki seçmenin etkilendiğinin altını çizerek, “Bir tarafta çözüm arayışı varken sen diğer taraftan gidip, böyle işler yaparsan yarın Kıbrıs Türkünün yüzde 80-90’ı ‘bölelim bu adayı da bu iş bitsin, biz sizin yüzünüzü görmeyelim’ derse hiç şaşma. Bu tavır, o amaca, bölünmeye hizmet eder” dedi.

“KKTC’deki eski Rum mallarının alım satımını caydırmak amacıyla cezaları artıran Yasa Tasarısı”nın tam da Mart ayında gerçekleşmesi beklenen 5’li görüşme öncesi onaylanmasının provokasyon olduğuna vurgu yapan Gürcafer, “50 senedir aklın neredeydi? Neden 80’de, 85’te böyle bir yasa çıkarmadın? Neden şimdi çıkarıyorsun?’ diye sordu, “Kıbrıs Türkü ne olduğunun, durumun farkındadır ve öfkesi kabarır. Belki de aslında gerçekten çözüm isteyen insanların öfkesini kabartmak için yapar. Belki de aslında çözümsüzlük isteğini, statükonun devam etmesini istediğini üstü kapalı yapar” ifadelerini dile getirdi.

“BİZİM YAPMADIKLARIMIZ DA BİZE ZARAR VERİYOR”

 Cafer Gürcafer, Kıbrıs Türkünün Rum tarafının faşizan yaklaşımlarının yanı sıra yapması gerekenleri yapmamasından da büyük zarar gördüğünü kaydetti.

Gürcafer, “Biz yapmadıklarımızı yapsaydık eğer bugün belki de uluslararası hukuku olabildiğince arkamıza almıştık. Toplu katliamlarla ilgili dava açtık mı? Açmadık. Bütün dünya, mazlum olarak Rum tarafını görüyor. ABAD Kararları çıktığı zaman ‘devletin biz de ortağıyız. Bunlar bizi attılar bu tarafa’ diye savunmamızı yapsaydık, o ABAD Kararları da olmazdı. Doğru zamanda doğru girişimleri yapsaydık sürdürebilir bir ekonomiye sahip olurduk. Çözümsüzlükte çok daha rahat toplumsal varlığımızı sürdürebilirdik. Bu tür faşizan girişimlere direnebilirdik. Yani bizim yapmadıklarımız da bize zarar veriyor. Biz savunma cephesinde yapmamız gerekenleri hiç yapmadık” diye konuştu.

“BİRİLERİ KIBRIS TÜRK TOPLUMUNU İTİBARSIZLAŞTIRMAYA ÇALIŞIYOR”

Cafer Gürcafer, ülkede son bir yıl içerisinde yaşananları analiz ettiğinde Kıbrıs Türk toplumunun itibarsızlaştırılmasına yönelik bir çaba olduğu sonucuna ulaştığını kaydetti.

Gürcafer, “bir zamanlar hatırlarsanız Türkiye’de derin devlet çok etkili ve güçlüydü. Bir şeyler olurdu, o olanı hiç kimse sahiplenmezdi. Bir bakardın, o organizasyonun içinden devletin bir kenarından, polisten, askerden, iş dünyasından birisi gelirdi, kendileri buluştururdu. Sanki günümüzde böyle şeyleri yaşıyoruz gibi bir his var içimde. Sanki Kıbrıs Türk toplumunu birileri itibarsızlaştırmaya çalışıyor” dedi.

“MÜTEAHHİTLERİN İTİBARSIZLAŞTIRILMASI KİMİN İŞİNE YARIYOR?”

 KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, müteahhitler aleyhine getirilen suçlamaya ilişkin, “Bir taraftan devletin Vergi Dairesi bilanço düzeltmesi yapıp vergi alıyor, belge veriyor, diğer taraftan devletin diğer bir kurumu sanki bu işlemi müteahhitler yapmış gibi müteahhitleri tutuklayıp sahtekarlıkla suçluyor” yorumunda bulundu.

Yıllardır bu ülkede iş yapan, binlerce insana ekmek veren insanlarımızın bu ve benzeri suçlamalarla itibarsızlaştırıldığını ifade eden Gürcafer, “bu kimin işine yarıyor?” diye sordu.

Gürcafer, şöyle konuştu: “Konu yargıya intikal etmiştir ama bu son olayda, haleyle ilgili müteahhitlerin tutuklanması olayında bana göre hiçbir suçu yoktur bu insanların. Biz aldık, bu ülkenin en büyük müteahhidini içeri soktuk. Bu adam, bir ömür tırnaklarıyla kazıdı, gece gündüz çalışan bir insanı, bu devlete milyonlarca lira vergi vermiş bu devletten neredeyse birkaç yüz milyon alacağı olup alamayan birini sen, bir kağıdın tarihi eskiymiş yeniymiş gibi alıp içeri soktun. Maymun gibi sergiledin, itibarsızlaştırdın.

Diğer tarafta da 30 yaşında, pırıl pırıl bir genç delikanlı. Bu ülkede kalayım mı kalmayayım mı? Bu ülkede yaşayayım mı yaşamayayım mı? Çelişkileri yaşayan ve birkaç defa yurt dışına göç etmeye karar veren genç bir delikanlı. Peki biz böyle yaparsak, bu işler bu kadar basit olursa biz kime, hangi amaca hizmet ederiz? Biri beni bunun kirlenmeyle ilgili verilen bir mücadele olduğuna mı inandıracak? İnanmam. Kusura bakmasınlar.”

“DEVLET ‘YASAL’ DİYOR, POLİS ‘SUÇ’. SİZ BİZİMLE DALGA MI GEÇİYORSUNUZ?”

 Müteahhitlerin hiçbir suçu olmadığını kaydeden Cafer Gürcafer, şunları söyledi:

“Bu insanlar, Vergi Dairesi’ne gidip ‘borcu yoktur’ belgesi istediler, verildi. Devamlı verirler zaten, 3-4 ayda bir alırlar bu belgeyi, haleye girerken, ruhsat alırken, borç öderken, her aşamada bunu ister. Peki sen bunun üzerine ‘bu temiz kâğıdı yalnızca bu bilançoyla ilgili geçerlidir’ diye yazdın mı üstüne? Hayır.

‘3 ay geçerlidir’ dedin, sen yazdın. Yazaydın ve ‘bu bilançoyla ilgilidir. Bilanço değiştirilirse bu geçersiz olur’ diyeydin. Veya öyle bir sistem kuraydın, adam gelip bilançosunu değiştirdiği anda önüne çıksaydı. Yani sen devlet olarak belge veriyorsun, ‘yasaldır’ diyorsun. Sonra da adam, bu belgelerle gidip ihaleye katılır, tutup içeri sokuyorsun. Belgeyi verenlere de hiçbir şey yok, onlara dokunan yok. Siz, bizimle dalga mı geçiyorsunuz? Tuzak mı kuruyorsunuz?

O zaman çıkacaksın ‘bu yasaya aykırıydı, bunlar bir araya geldiler ve gayri yasal bir şey yaptılar, suç işlediler’ ama senin Vergi Dairesi Müdürün ‘bu belge yasaldır’ diyor. Diğer taraftan polis, ‘bu suçtur, alın içeri’ diyor. Bu nasıl iştir?

Vergi Dairesi ve polis, bu devletin iki kıymetli kurumudur. Peki biz ne yapacağız? Nereye gidiyoruz biz? Ne murat ediyoruz? Onun için hissettiğim, gördüğüm, aldığım koku, ta bahsettiğim o dönemlerdeki gibi bir döneme girdik, birileri Kıbrıs Türkünü bunaltıp bu ülkeden kaçırmak istiyor. Kafamdaki soru işaretleri artmaya başladı.”

“KAFALARI DUVARA VURUNCA, 5 SENEDİR SÖYLEDİĞİM NOKTAYA GELDİLER”

 KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, Kamu İhale Yasası’nda, yapılacak tüzük değişikliği konusunda da önemli açıklamalarda bulundu.

“Kafaları duvara vurunca, benim 5 senedir söylediğim noktaya geldiler” diyen Gürcafer, şunları söyledi: “Kamu İhale Yasası’nda, fiyat, mesleki yeterlilik, kâr zarar ve bilanço bacakları vardır. Bu yasayı da biz yaptık. Fiyatın yüzde 60 etkisi vardır. İkinci kriter tablosunda ise elinde iş var mı yok mu? Elinde iş varsa senin o zaman diğerine fazla puan verir. Yani elinde iş olmayana fazla puan verir, her kes iş yapsın diye. İkincisinde benzer iş bitirme kriteri vardır. 30 puan da buradan verir. 10 puan da bilanço ile kar, zarardır. Bu işin kâr zarar kısmında, ‘burada bir adaletsizlik var. Bunu lütfen değiştirin’ dedik.  5 senedir söylüyoruz biz bunu. ‘Bu suiistimale açıktır’ dedik ama bir türlü başaramadık.

Şimdi tüzüğün değiştirilmesi tekrar gündeme geldi, koşturarak. Kafaları duvara vurunca, benim 5 senedir söylediğim noktaya geldiler.”

“SİYASETİN ÖNCELİĞİ TOLUMUN ÖNCELİĞİNDEN FARKLI”

 KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, Sosyal Konut Projesi’nde gelinen aşamayı da değerlendirdi. Pandemiyle birlikte küresel bir enflasyon yaşandığını söyleyen Gürcafer, dünyada inşaat malzemelerinin fiyatlarının yüzde 20-30’a kadar arttığını, KKTC’ye olan talebin de arazi fiyatlarını yukarıya çektiğini tüm bunların da konut başına 40-50 bin sterlin külfet getirdiğini söyledi, “Dolayısıyla insanımız konut alamaz duruma geldi” dedi.

Projenin hayat bulması için siyasi iradeye ihtiyaç olduğunu dile getiren Gürcafer, “Bir sosyal konut yapalım diye çırpınıyoruz. Bir kooperatif kurduk, projeler hazırlanıyor, ÇED raporları bekleniyor. Sosyal konutlar ilk etapta Alayköy ve Güzelyurt olarak düşünülüyor ama bizim önerimiz eş zamanlı olarak Mesarya ve Karpaz’da da başlamasıdır. Üzgünüm ama bu işler yavaş gidiyor. Çünkü siyasetin gündemini meşgul eden, zaman zaman boş beleş bir türü iş çıkar ve o işler de bu işlerin yapılmasını yavaşlatır. Mesela kurultay, mesela Meclis Başkanlığı seçimi. Bu defa bizim şevkimiz de kırılır. Bu tür işler bana göre bana, siyasetçiye en fazla haz veren, prim veren işlerdir. İnsanları mutlu etmek, onların gözünde pırıltı oluşması, bundan daha büyük mutluluk yok” diye konuştu.

“DEVLETİN İTİBARINI 2 PARALIK ETTİK”

 Cafer Gürcafer, devletin itibarının yerle bir olduğunu ve bu durumdan gelmiş geçmiş hükümetlerin tümünün payı olduğunu söyledi.

“Yanlışlarımız birikti ve devletin itibarını 2 paralık etti” diyen Gürcafer, “2 hafta önce İngiltere’deydim bir tanıdığımın evine gittim. Bana sohbet sırasında, ‘Krizler, sıkıntılar oldu ama bu devlet bize baktı, doğruya doğru’ dedi. İngiliz hükümeti için dedi bunu. Devlete olan itibarını bir iki cümleyle özetledi. Biz ise burada devletin itibarını yerle bir ettik. Bunu bugün yapmadık, bu 80’li, 90’lı yıllara kadar dayanıyor. Yanlışlarımız birikti ve devletin itibarını 2 paralık etti. Bizim çok büyük bir sorunumuz var. Biz devletin itibarını kazandırmak zorundayız. Bu çok ciddi bir sorundur” şeklinde konuştu.

“ÇIKIŞ YOLU EKONOMİYİ PLANLAYIP BÜYÜTMEK”

KKTC’de hükümetlerin önceliğinin, ekonomiyi planlayıp büyütmek olması gerektiğini söyleyen Gürcafer, Çıkış yolu bu ama bizde maalesef ‘ekonomiyi planlayıp büyütelim’ diye bir dert yok. Bizim hükümetlerimizin böyle bir gailesi olmaz. Ben bugüne kadar görmedim” dedi.

Gürcafer, Güney Kıbrıs’ta devlet yönetiminden örnek vererek, şunları kaydetti: “Güney Kıbrıs, ekonomisini mercek altında tutar. Cebeli Tarık Boğazı’ndan, Arap ülkelerinden, karşıdaki ülkelerden geleni tutsun, yat turizmini geliştirsin, zengin insanlar gelsin ve ülkesinde para harcasın diye adam bir Baf’a, Lİmasol’a, Larnaka’ya, Ayinapa’ya 4 tane yat limanı yaptı. Bu istihdamı arttırmak, ekonomiyi büyütmek, devletin vergi gelirlerini arttırmak, ülkeni bir çekim merkezine dönüştürmektir. Malta’da, İspanya’da, Yunanistan’da da bu var. Bizde yok. ‘Bütçe açığı var nasıl yapalım?’ ‘Seyrüsefere, alkollü içeceklere şu kadar koyun. Ne kaldı? Şu kadar eksik. Gidelim bunu da Türkiye’den isteyelim’. Böyle bir devlet yönetimi yoktur. Bu gelenek de bugün olmuş bir şey değil. Bu yalnızca Arıklı’nın, Üstel’in, Ataoğlu’nun sorunu değil. KKTC’yi kurduk kuralı böyle gittik ve şimdi duvara tosladık. Neden bu hale geldiğimizi sorguladığımız gün daha net görmeye başladık.”

“UYUYAN DEV UYANDI. KIBRIS RİSK ALTINDA”

 KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, Türkiye’de yaşanan 6 Şubat depreminin ardından paydaşların bir araya geldiğini ve Başbakanlık’ta bir Deprem Komitesi kurulduğunu kaydetti.

6 Şubat depreminin Kıbrıs ile ilgili bir milat olduğu ve bu depremden sonra Kıbrıs’ın artık risk altında olduğunu kaydeden Gürcafer, şunları anlattı: “Ben de o komitenin üyesiyim ve üniversitelerimizden katılan jeofizikçilerimiz bize sunum yaptılar ve o sunumda şunu gösterdiler; bu deprem Kıbrıs ile ilgili bir milat oldu ve bu depremden sonra Kıbrıs artık risk altındadır. Hatta ‘uyuyan dev uyandı’ gibi bir iki kelime kullandılar. Ada’nın doğu tarafından geçen fay hattıyla ilgili, Lübnan’a giden o fay hattıyla ilgili, bundan binlerce yıl önce Salamis Medeniyetini yıkan o fay hattı tekrardan enerji almaya başladı ve Kuzey Kıbrıs’ı tehdit ediyor. Bir an önce yapmamız gerekenleri yapmamız lazım ama niyet olmasına rağmen başka şeyleri bu sorunun önüne çıkarıyor olmamız dolayısıyla maalesef yapamadık.”

KKTC’de çürümüş bir bürokrasi olduğunu söyleyen Gürcafer, her şeyi sil baştan yeniden yapmak gerektiğini belirtti.

Gürcafer, “Ödemeyle ilgili bir evrak Maliye Bakanlığı ile Başbakanlık arasında 8 defa gidip gelebilir mi? Bu, 8 hafta demektir. Sen, işi yapan insanların parasını ödemezsen nasıl yapacak? Biz şunun farkında değiliz, toplantılarda da söylüyorum Türkiye’deki yıkımın 100 katını yaşayabiliriz. Raporlar bunu söylüyor. İşi gücü bırakıp buna odaklanacağımıza bir evrakı 8 defa geri gönderirsen ben senin vicdanından şüphe ederim” dedi.

“YENİ KAPILARIN AÇILMASI HEM EKONOMİYE HEM İKİ TOPLUMUN YAKINLAŞMASINA FAYDA SAĞLAR”

 Yeni sınır kapısı açılmasıyla ilgili de konuşan Cafer Gürcafer, kapıların açılmasını desteklediğini belirterek bunun ekonomiyi aynı zamanda sosyal iş birliğini de destekleyeceğini söyledi.

Gürcafer, “Bence olabildiğince kapının açılması hem ekonomiye hem iki toplumun yakınlaşmasına fayda sağlar, ben bunu savunuyorum. Yeşil Hat Tüzüğü’nde de ne murat edildi? İki toplum arasında ekonomik ilişkiler gelişsin ki düşüncelere pozitif etki yapsın, zaman içerisinde de bu düşünce Kıbrıs sorununun çözümüne olumlu yansısın. Bugün Rum Dışişleri Bakanı “Yeşil Hat Tüzüğü’nde değişiklik yapılmasının çok tehlikeli olacağını ifade ediyor. Orası da iflas etti. AB de bu noktada çok başarılı değil” şeklinde konuştu.

“MASANIN OLUŞMASI OLUMLU BİR GELİŞME”

 KTİMB Başkanı Gürcafer, mart ayında kurulması beklenen masanın oluşturulmasını ise olumlu bir gelişme olarak değerlendirdi.

Gürcafer, “Bu tür masalar oturulmadan önce kapalı kapılar ardındaki masalarda oturulmuştur mutlaka. Bundan dolayı birazcık umutluyum. Türkiye’nin bölgedeki, Doğu Akdeniz’deki çıkarları Orta Doğu’daki durumlar, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın pozitif yaklaşımları, bunlar olumlu gelişmeler ve bende bir umut yeşeriyor. Tabi biz hayal kırıklıkların ada alışkınız” dedi.

“KIBRIS SORUNU İKİ DEVLETLİLİK TEMELİNDE ÇÖZÜLMEZ”

 KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, Kıbrıs sorununun iki devletlilik temelinde çözülemeyeceğini, dünyanın bunu kabul etmeyeceğini söyledi.

“Bunu hayal etmek çözümsüzlüğü istemekle eş değerdir” diyen Gürcafer, şunları söyledi: “Ama dünyanın murat ettiği gibi bir federal çözüm de olmaz buna da Rum tarafı müsaade etmez çünkü. İkisinin arasında bir modelle çözüm arayışı olacak. Çünkü şu anda adanın kuzeyinde de güneyinde de devleti paylaşmak istemiyor insanlar. Burada en doğrusu insanların düşünceleri sosyo-ekonomik koşullardan etkilenip değişime uğrar. Bana göre bugün için en uygun şey bu ikisinin ortasını bulmaktır. ABD, Güney Kıbrıs’a yaptığı silah ambargosunu neden kaldırmak istedi? AB Kıbrıs sorununu çözmek isterken Fransız savaş uçaklarının gösteri yapması kime, ne mesaj veriyor? Kıbrıs’ta barış istiyorlarsa bugünden itibaren artık askeri gösteriler yasaklansın, anlaşılsın. Bu gelişmeler sanki bizim geleceğimizle ilgili kötü şeyler olacağı mesajını veriyor.”

 

 

Gürcafer: Kaybedilecek bir dakikamız bile yok

Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği (KTİMB) Başkanı Cafer Gürcafer, Türkiye’de meydana gelen 6 Şubat depremi dolayısıyla mesaj yayımladı. Gürcafer, mesajında KKTC’nin de deprem gerçeğine dikkat çekti.

Cafer Gürcafer, 6 Şubat felaketinin benzerinin ülkemizde de yaşanmaması için depreme karşı gerekli önlemlerin ivedilikle alınmasının elzem olduğunu dile getirdi.

Gürcafer, “Depreme karşı alınması gereken önlemlerle ilgili teknik yeterlilik ülkemizde mevcut. Tek ihtiyaç duyulan siyasi kararlılık. Ülkenin ve hükümetin öncelikli sorunu olarak ilan edilmeli ve siyasi enerji, bu sorunun çözümüne harcanmalı. Kaybedilecek bir dakikamızın bile olmadığının idrak edilmesi lazım” dedi.

KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, Türkiye’nin 11 ilinde, 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen deprem felaketinin Türkiye’yi olduğu gibi KKTC’yi de yasa boğduğunu ifade ederek “asrın deprem felaketinde kaybettiğimiz insanlarımızı, vefatının 2’nci yılında rahmetle anıyorum” dedi.

“ACIMIZ HİÇBİR ZAMAN DİNMEYECEK”

Cafer Gürcafer, 6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan büyük acının tüm ülkede, halen çok derinden hissedildiğini vurguladığı mesajında; “Kahramanmaraş merkezli gerçekleşen ve 11 ilde yıkıma yol açan deprem felaketinde yitirdiğimiz çocuklarımızın, vatandaşlarımızın acısı ilk günkü gibi yüreğimizi dağlıyor. Acımız hiçbir zaman dinmeyecek” ifadelerini kullandı.

Gürcafer taziye mesajı yayımladı

Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği (KTİMB) Başkanı Cafer Gürcafer, Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi’ndeki Grand Kartal Otel’de çıkan yangında hayatını kaybedenler için başsağlığı mesajı yayımladı. Gürcafer, olayda yaralananlara da acil şifalar diledi.

Yangında can kayıpları ve yaralıların olmasından büyük üzüntü duyduklarını kaydeden Gürcafer, “yaşanan yangın felaketi bizleri derinden üzmüştür. Olayda hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı, yaralananlara da acil şifalar dilerim” ifadelerini kullandı.