Lefkoşa’da “Sokak Gölgelendirme İnşaatı” ihalesi

UNDP tarafından Lefkoşa’da “Sokak Gölgelendirme İnşaatı” ile ilgili bir ihale açılmıştır, ihaleye son başvuru tarihi 24 Eylül 2021 Cuma olup, gerekli bilgiler ve başvuru formuna aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.

https://procurement-notices.undp.org/view_notice.cfm?notice_id=83277

KTİMB’den KTSO’ya destek

Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği (KTİMB), Kıbrıs Türk Sanayi Odası’nın (KTSO) prim desteği hususunda yapmış olduğu açıklamaya ve başlattığı mücadeleye tam destek belirtti.

KTİMB’den yapılan yazılı açıklamada, “İnsanlarımızı ve işletmelerimizi birbirine düşürecek popülist girişimlere müsaade etmeyeceğiz. Ekonomi bir bütündür ve tüm işletmelerimiz eşit derecede kıymetlidir. Seçme ve sektörler arası tercihler toplumu böler. Bölünmeye değil birlikteliğe ihtiyacımız var” ifadeleri kullanıldı.

Açıklamada, prim desteği hususunda Kıbrıs Türk Sanayi Odası’nın (KTSO)’nun yapmış olduğu açıklamaya ve başlatılan mücadeleye tam destek belirttikleri kaydedildi.

 

Gürcafer: Kıbrıs’ta çözüm mücadelesinden vazgeçilmemelidir

Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği (KTİMB) Başkanı Cafer Gürcafer, 1 Eylül Dünya Barış Günü nedeniyle mesaj yayımladı.

Gürcafer, Kıbrıs’ta çözüm mücadelesinden vazgeçilmemesi gerektiğinin altını çizdi.

“Gelecek kaygısı olmaksızın yaşamanın garantisi kalıcı çözümdür” diyen Gürcafer, “Bunun için elimizden gelen tüm gayreti göstermeliyiz” şeklinde konuştu.

Dünyanın birçok ülkesinde savaşların ve gerginliklerin devam ettiğine dikkat çeken KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, “Başta ülkemiz olmak üzere tüm dünyada barışın egemen olmasını temenni ederim” ifadelerini kullandı.

Gürcafer: Bir an önce erken seçime gidilmeli, dumura uğramış bu yapının tazelenmesi lazım

Hükümetin büyük ortağı UBP kanadının “Kurultay önceliği” olduğunu belirten Gürcafer, “Kurultay önceliği utanç verici” yorumunu yaptı, yarınki Ekonomik Kurul toplantısıyla ilgili umutsuz bir tablo çizdi. KTİMB Başkanı Gürcafer, “Bir an önce erken seçime gidilmeli, dumura uğramış bu yapının tazelenmesi lazım” dedi.

 

Haberin ayrıntıları için tıklayınız >>>https://www.kibrispostasi.com/c35-KIBRIS_HABERLERI/n389955-gurcafer-bir-an-once-erken-secime-gidilmeli-dumura-ugramis-bu-yapinin-tazelenmesi-lazim?fbclid=IwAR2OZ62VHs9J9WBL75uJpPQpY6wMLVzOscXYB_gbFnFn7WeLYI2keAQgjaw

KTEZO, KTİMB ve KTİTB eylemi ertelendi

Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği (KTİMB), Kıbrıs Türk İnşaat Taşeronları Birliği (KTİTB) ve Kıbrıs Türk Esnaf ve Zanaatkarlar Odası (KTEZO), 23 Ağustos Pazartesi günü gerçekleştirmeyi planladığı araçlı eylemini Başbakan Ersan Saner’in toplantı daveti üzerine erteleme kararı aldı.

KTEZO, KTİMB, KTİTB ve Başbakan Ersan Saner, 24 Ağustos Salı günü Başbakanlık’ta bir araya gelecek.

Üç örgütten yapılan ortak açıklama şöyle:
“Üç örgüt olarak araçlı eylem kararı almamıza neden olan tüm etkenler ve olumsuzluklar hususunda kararlılığımız ve duruşumuz aynı olmakla birlikte bugün saat 14.00’da Başbakanlıktan 24 Ağustos Salı günü başta ekonomi olmak üzere tüm konularla ilgili görüşme yapmak için toplantıya çağrılmış bulunmaktayız.

KTEZO, KTİMB ve KTİTB olarak konu üzerine yapmış olduğumuz değerlendirme neticesinde 23 Ağustos Pazartesi günü gerçekleştirmeyi kararlaştırdığımız araçlı eylemimizi görüşme neticesinde tekrardan değerlendirmek üzere ertelediğimizi tüm üyelerimize duyururuz.”

Müteahhitlerin eylemine 2 örgütten destek

Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği’nin (KTİMB),  Pazartesi günü yapacağı araçlı eyleme Kıbrıs Türk İnşaat Taşeronları Birliği (KTİTB) ve Kıbrıs Türk Esnaf ve Zanaatkarlar Odası (KTEZO) da destek veriyor.

3 örgütün yaptıkları ortak açıklama şöyle:

Bıçak kemiğe dayanmıştır.
Her türlü yapıcı yaklaşım hepimiz tarafından sergilenmiştir ama gelinen noktada siyaset, ülke için çözüm üretmekten uzaktır.
On binlerce insanımız işsizlik ve açlıkla karşı karşıyadır.
Küçüklü büyüklü bütün işletmelerimiz borç batağına düşmüş, her geçen gün daha da artan faizler karşısında hükümet tarafından önlem alınmasını, çare üretilmesini, elinden tutulmasını, derdine deva olabilecek yasal bir düzenlemenin yapılmasını beklerken, onlar baronların yanında olmayı, onların isteklerine göre hareket etmeyi tercih etmektedirler.
Yabancı sermaye kontrolsüz bir biçimde ülkeye girmekte, yatırım yapıyorum adı altında ve gözümüzün içerisine baka baka ekmeğimizi, çoluk çocuğumuzun rızkını elimizden almakta, ülkeyi yönetmek için görevli olanlar ise buna alkış tutarak seyirci kalmaktadırlar.
Gerek işverenler ve işletmeler gerekse çalışanlarımız olsun on binlerce insanımız evleri, iş yerlerine gelen hacizler karşısında ağlarlarken onlar üç maymunu oynamaktadırlar.
Sosyal ve ekonomik plansızlık, hepimizi tüketti.
Ülkemizin ve bütün değerlerimizin gözümüzün önünde eridiğine tanık oluyoruz ve her geçen gün bu dağınıklık, bu plansızlık hukuksuzlukla da birleşerek kendini daha fazla hissettiriyor.
Esnaf sürekli eriyor.
Yabancı sermaye hususundaki kontrolsüzlük nedeniyle işletmelerimiz sürekli kabuk değiştiriyor.
Yerli işletmelerimiz yerini, elini kolunu sallaya sallaya gelen yabancılara bırakıyor.
Kıbrıs Türk İnşaat Taşeronları Birliği’nin (KTİTB) üyeleri, ülkemizin taşeronları, binlerce insanımızı istihdam eden ve 70 alt sektörü destekleyen, tamamı emekçilerimizden oluşan taşeronlarımız, bir bir yurt dışından gelen kayıtsızlar karşısında yok oluyor.
Bütün bu olanlar ülkede demokrasinin katledilmesine göz yummaktan kaynaklanmaktadır. Demokrasinin olmadığı yerde hukuksuzluk vardır. Hukuksuzluğun olduğu yerde de yozlaşma vardır, çürüme vardır, yok olma vardır.

ARTIK YETER.DAHA FAZLA SEYİRCİ KALMAYACAĞIZ;

• Gece gündüz tören, düğün, cenaze, açılış kovalayan siyasilerden oluşan değil, tüm değerlerimizle birlikte çocuklarımıza, insanımıza, geleceğimize sahip çıkan, ülkeyi içerisine düştüğü bu kötü durumdan çıkarma gailesi olan, gece gündüz bunun için çalışacak olan bir meclis ve bu düşünceyle göreve gelecek bir hükümet istiyoruz.

• Bizleri yok edecek değil, var olmamız için canla başla çalışacak bir hükümet istiyoruz.

• Önceliklerimiz olana kadar hiçbir yatırım istemiyoruz. Ne saray istiyoruz ne meclis istiyoruz. Okul, hastane istiyoruz. Kamu binalarımızın iyileştirilmesini istiyoruz. Borç ve faiz batağından kurtulmamıza katkı koyacak bir devlet yaklaşımı istiyoruz.

• Çiftçimize, hayvancımıza, esnafımıza, iş adamımıza, kamu çalışanımıza, yaşlımıza, gencimize sahip çıkan, bugünümüzü ve yarınımızı belirleyecek olan sosyo-ekonomik kalkınma planlarını yapacak olan ve o planlara sadık kalacak olan yöneticiler istiyoruz.

• Yabancı sermaye tanımının yapılmasını, ülkeye fayda sağlar şekilde düzenlenmesini istiyoruz.

• Evimizin ülkemizin efendisi olarak yaşamımızı devam ettirmek itiyoruz.

• Yabancı sermayenin işgücünden, makinesine, malzemesinden yiyeceğine kadar yanında getirip bizim ekmeğimizi çalmasını istemiyoruz.

• Demokrasi istiyoruz, hukukun üstünlüğünü istiyoruz, bunların gerçekleşmesine katkı koyabilecek bir zihniyet değişimi istiyoruz.

Bu nedenle sizi istifaya çağırıyoruz. Hiç olmazsa bunu yapın. Bir an önce istifa edip ihtiyacımız olan umudun yeşermesine katkı koyun.

Bir an önce seçimlerin gerçekleşmesini ve ülkeyi ayağa kaldırma heyecanı taşıyan dört yıllık bir yeni hükümetin oluşmasına katkı koyun.

Aksini ısrar ettiğiniz sürece biz sokakta olacağız.

KIBRIS TÜRK İNŞAAT MÜTEAHHİTLERİ BİRLİĞİ (KTİMB)
KIBRIS TÜRK İNŞAAT TAŞERONLARI BİRLİĞİ (KTİTB)
KIBRIS TÜRK ESNAF VE ZANAATKARLAR ODASI (KTEZO)

İNŞAAT MÜTEAHHİTLERİ ARAÇLARIYLA LEFKOŞA’YA İNECEK

Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği (KTİMB) Yönetim Kurulu, bugün 18,00’de eylem gündemi ile toplandı.

Bir dizi eylem kararı alan KTİMB Yönetim Kurulu, eylemlerine 23 Ağustos Pazartesi günü itibari ile araçlı eylem başlatarak start vereceğini açıkladı, eyleme birçok örgütün de katılımının sağlanması için görüşmelerin devam ettiğini bildirdi.

KTİMB’den önceki gün yapılan açıklamada, önceden alınmış olan ve bir süreden beri görüşme yoluyla aşmaya çalıştığı sorunların çözülmemesi, çözülmesi yönünde herhangi bir adımın atılmamış olması, her geçen gün ülkenin sosyal ve ekonomik olarak daha kötüye gitmesi ve buna karşın hükümetin kendi derdine düşkünlük sergileyerek sorunlara karşı umarsızlık sergilemesi gerekçesi ile eylem başlatılacağı kaydedilmişti.

Gürcafer: KKTC’de acizlik tavan yaptı

KKTC’de iş yapan T.C. kaynaklı firmanın köy yollarını yapması için kendisine verilmiş olan fonsuz yakıt, bitüm ve Büyükkonuk’taki taşocağında ürettiği kum çakıl ile Ercan Havaalanı’nın asfaltlama işlerini yaptığı tespit edildi.

Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği (KTİMB) Başkanı Cafer Gürcafer, “Bu usulsüzlüktür” diyerek, Cumhurbaşkanını, Başbakanı, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanını, Başsavcılığı ve Polis Genel Müdürlüğü’nü göreve çağırdı.

 

“HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNÜ GÖRMEK İSTİYORUZ”

 

Söz konusu firmanın usulsüzlük yaptığını kaydeden KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer şunları söyledi:

“Gözümüzün önünde usulsüzlük yapılıyor. Yetkililer de seyrediyor.   Köy yollarının yapımı için kendisine verilmiş olan fonsuz yakıt, fonsuz bitüm ve kum çakıl ile kendi özel işlerini yapıyor.

Herkes gibi iç piyasadan tedarik ederek yapmak zorunda olduğu Ercan Havaalanı’nın asfaltlama işlerini yapıyor.

Yaklaşık 30 bin ton asfaltlamanın hem T.C. hem KKTC tarafından konan kurallara aykırı köy yollarının malzemelerinin kullanılarak yapıldığı ortada.

Ne yazık ki kontrol makamı olan karayolları yetkilileri ellerini açarak, bir şey yapamayız dercesine, acizlik sergiliyor. Yetkililerimizin seyirci kalışlarını izliyoruz. KKTC’de acizlik tavan yapmış durumda…

Cumhurbaşkanını, Başbakanı, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanını, Başsavcılığı ve Polis Genel Müdürlüğü’nü göreve davet ediyoruz. Bu bir ihbardır. Vatandaşımız ve camiamız görmek istiyor. Hukukun üstünlüğünü, yasaların herkes için geçerli olduğunu görmek istiyoruz.”

 

 

 

Gürcafer: Güçlü bir hükümetin oluşmasını sağlayacağız

Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği (KTİMB) Başkanı Cafer Gürcafer, pandeminin dünyayı hazırlıksız yakaladığını kaydeden Gürcafer, KKTC’de bu sürecin ekonomik bacağının iyi yönetilmediğini kaydetti.

Cafer Gürcafer, şöyle dedi: “Salgın yalnız bizi değil tüm dünyayı ve tüm sektörleri hazırlıksız yakaladı. Hiç kimse böyle bir salgının olacağını öngörmezdi. Turizmci, ‘geçen yıl 2 milyon turist geldi, bu yılda üç aşağı, 5 yukarı 2 milyon turist gelecek’ dedi, hatta bu sayıyı 3 milyona çıkarmaya çalıştı.

İnşaat sektörü bunu öngörerek hazırlık yaptı. Çiftçi, tarım üreticisi de ona göre üretim yaptı. Ülke ekonomisinin başında olan, bütçeyi planlayan hükümetler, siyasetçiler, bu temelde birtakım öngörülerde bulundu ama bir salgın geldi ve hepimizi bir anda yakaladı. Bu süreçte yalnızca gerçeğe yakın öngörülerde bulunarak yürünebilirdi.

Salgının başladığı ilk günden hem KTİMB olarak hem de Ekonomik Örgütler Platformu (EÖP) olarak hükümete; ‘Çok iyimser olmayın! Kötü senaryoyu hesap ederek hareket edelim, kaynakları en verimli şekilde kullanalım, çünkü bizim başka ülkelerden farklı kendimize özgü özelliklerimiz ve sorunlarımız vardır. Biz tanınan bir ülke değiliz. Merkez Bankamız yok, sıkıştığımız zaman para basamayız. Biz herkesten çok daha dikkatli ve gerçekçi davranmalıyız’ dedik.

Cumhurbaşkanlığı seçimleri de o döneme denk geldi. Gereğinden fazla popülizm, bu süre içerisinde yapılması gerekenlere etki etti.  Salgın bizi alıp bir yerlere sürükledi. Doğru öngörülerde bulunamadık. 2021’in de kayıp bir yıl olacağını topluma birinci ağızdan duyuramadık. Siyasetçi, kısa günün karı olarak; toplumu bu işin çok kısa süreceğine ve bu sürenin sonunda refaha ulaşılacağına inandırmayı tercih etti. Şimdi bu gerçekler, birer şamar gibi sürekli yüzümüze vuruyor.”

Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği (KTİMB) Başkanı Cafer Gürcafer, Kıbrıs Net Haber’de yayınlanan “Mesleki Eğitimde Gündem” programında Prof. Dr. Mustafa İlkan’ın konuğu oldu. Gürcafer, pandemi süreci ve sektöre etkilerine ilişkin soruları yanıtladı.

 “KRİZİ FIRSATA ÇEVİREMEDİK”

 KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, pandemi süreci ile ortaya çıkan krizin o dönemde fırsata dönüştürülmesinin mümkün olduğunu ancak bu hususta da doğru adımlar atılmadığını belirtti.

Gürcafer, “Biz küçük ölçekli bir ülkeyiz, bizim demokratik yapımızı olumsuz etkilemeyecek, kültürümüze, gelenek, göreneklerimize saygılı bir biçimde, yalnızca ömrünün geri kalanını huzur içerisinde geçirmek isteyen milyonlarca medeni insandan biz yalnızca 10-15 binini alabilirdik.

Paris’in göbeğinde yaşayan, yaşı 75’e ulaşmış ama cebinde 10-20 milyon parası olan ve huzurlu, salgının olmadığı bir yerde yaşama düşüncesinde olan bir sürü insan vardı. Bunlardan bir nevi turizm yaratabilirdik, yapamadık” şeklinde konuştu.

Pandeminin inşaat sektörüne etkilerini de değerlendiren Gürcafer, “salgına rağmen konut satışı devam etti. Çünkü İnşaat Sektörü Orams Davası ile çok dik bir iniş yaşamıştı. Sektör, o dönem çok büyük bir yara almıştı. O krizi yaşadığı için pandemi ile ortaya çıkan krizde de çok daha profesyonel bir yaklaşım sergiledi. Firmalarımız banka tarafından tahsis edilmiş olan krediyi ve öz kaynaklarını dondurmadan projelerini devam ettirdi. Bu projelerin devam etmesi, 70 alt sektörü de canlı tuttu. Piyasaya ciddi şekilde kaynak düştü. Ülke ekonomisine olumlu yansımalar oldu” ifadelerini kulandı.

 

“ÇOK ÇALIŞANI KAYBETTİK”

 

Gürcafer, pandemi ile birlikte sektörün çok sayıda çalışanı da kaybettiğini söyledi.

Özellikle Türkiye’den gelen iş gücünün süreçte ülkesine geri dönüş yaptığını kaydeden Cafer Gürcafer, bu işçilerin yerinin olabildiğince deneyimli kişilerle doldurulamadığını ve bunun büyük bir sıkıntı olduğunu dile getirdi.

Sektörde hala nitelikli iş gücü açığı olduğuna dikkat çeken Gürcafer, “Bizim yerli insanlarımız da var ama bu rakam çok büyük değildir. Ücretlerin daha yüksek olmasından dolayı Rum kesiminde çalışan Kıbrıslı Türk sayısı 3-4 bindir. Ama inşaat sektöründe iş gücü ihtiyacı zaman zaman 30 binleri bulmaktadır. Bu iş gücü, bir anda gittiğinde projelerde aksama oldu ama ağır aksak da olsa ülkedeki bu sıkıntıyı inşaat sektörü sırtlayarak bugüne kadar taşıdı” diye konuştu.

“TANINMAMIŞLIK SEKTÖRE İŞ GÜCÜ BACAĞINDA DA OLUMSUZ YANSIYOR”

 Cafer Gürcafer, inşaat sektöründe iş gücünün yurt dışından getirilmesinin ülkenin tanınmıyor olmasından dolayı çok da kolay olmadığına işaret etti ve konuşmasının devamında şöyle dedi:

“Bangladeş’ten, Pakistan’dan, Hindistan’dan gelen işçiler var. Ancak bizim yurt dışından işçi getirebilmemiz de çok kolay değildir. Çünkü tanınmamış bir ülkeyiz.

Dubai, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, yurt dışından, Nepal’den, Bangladeş’ten, Pakistan’dan ve Hindistan’dan iş gücü alır. Buralardan iş gücü alırken önce oralara giderler. Oralarda bu işi resmi yapan, devlet kontrolü altında olan acenteler vardır. Sistem şudur; siz müracaatınızı ve talebinizi bu acentelere iletirsiniz. İşçi söz konusu ülkeye gitmeden tabi olduğu sertifikasyon kurslarına gider ve sertifikalandırılır. İşçinin iş akdi, hangi koşullarda çalışacağı ne kadar ücret alacağı ne tür hizmet vereceği önceden ülkeler arasında kurumlar aracılığı ile anlaşmalar imzalanarak ülkenize gelmeden güvence altına alınır. Bu ülkelere iş gücü olarak gidemeyen daha kalitesiz iş gücü de bize gelir.  Bu bize tanınmamışlığın olumsuz yansımasıdır.”

“ARA ELAMAN YETİŞTİRMEK İÇİN AYRI PROJELER GELİŞTİRMEMİZ LAZIMDIR”

 KTİMB’nin bu hususta birtakım girişimleri olduğundan da söz eden Cafer Gürcafer, şunları anlattı: “Bizim bununla ilgili birtakım girişimlerimiz vardır. Örneğin ben Ankara’ya gittim ve Bangladeş Elçiliği ve Nepal Elçiliği ile görüştüm. Oralarda ‘devleti tanımıyor olsanız bile Sivil Toplum Örgütü (STÖ) olarak bizimle temas kurun’ dedik. Hem bu çalışanların, emekçi olarak haklarının korunması için hem de ülkeye gelen çalışanların daha nitelikli olabilmesi için bir girişim başlattık ama bu bizim başlatmış olduğumuz girişim, bizim iktidarlarımız tarafından da özümsenmesi ve savunulması gereken bir şeydir. Ancak siz de takdir edersiniz ki bizim ülkemizde her sene hükümet değişir, yeni bakanlar gelir. Dolayısıyla bu konuda bir mesafe kat edemedik.

Ara elaman yetiştirmek için ayrı projeler geliştirmemiz lazımdır. Bu çalışmaların ne olduğu ile ilgili bizim çok ciddi çalışmalarımız var. Ama bunları hayata geçirmek STÖ olarak yalnızca bizim yapabileceğimiz bir şey değildir.

Örneğin ülkemizde 44 adet beton santrali vardır.  12-13 adet de asfalt tesisi vardır. Bunların operatörlerini 2’şerden koysanız 100 kişi yapar. Beton pompalarının operatörlerini, ekskavatörlerin, dozerlerin, diggerloaderlerin operatörlerini koyduğunuzda ise bu rakam belki 2 bin kişiyi bulur. Bu tür operatörler, bizim ülkemize hep yurtdışından gelir ve yüksek ücret alan meslek dallarıdır.”

“KALKINMA ARZUSUNA SAHİP SİYASİ İKTİDARA İHTİYACIMIZ VAR”

 KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, bu meslek dallarında işçi yetişmenin KKTC’de çok mümkün olmadığını söyledi.

“Bizim bunları yetiştirmek için özel şeyler yapmamız gerekmektedir ancak bunu Sedat Simavi Endüstri Meslek Lisesi’nde veya Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde yapamayız” diyen Gürcafer,  “Ben ekskavatör veya D-8 operatörü yetiştireceksem 20-30 bin metrekarelik bir alan içerisinde, 1 km’lik bir yol yaptıracağım, sonra onu yıkıp tekrardan yaptıracağım, sonra onun asfaltını serdireceğim, sonra onun bordürlerini koydurtacağım.

Silindir operatörü yetiştireceksem bunu bir yolun sıkıştırılmasının ve sulamasının nasıl olması gerektiği ile ilgili uygulamalı olarak yapacağım” şeklinde konuştu.

Gürcafer, “tüm bunlar için altyapıya ihtiyacımız vardır ve buna duyarlılık gösteren siyasiye ihtiyacımız vardır. Dolayısıyla bizim bunları düşünüp, planlayıp, projelendiriyor olmamız maalesef yeterli gelmiyor. Kalkınma arzusuna sahip siyasi iktidara da ihtiyacımız vardır” dedi.

“İNSAN KAYNAKLARIMIZI DAHA EFEKTİF KULLANACAĞIMIZ REFORMLAR YAPABİLİRİZ”

 KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, günlük yaşanan bazı sıkıntılar ve bunların çözümleri ile ilgili de yapmış oldukları temasların neticesinde birtakım sonuçlara vardıklarını söyledi ve şu açıklamalarda bulundu:

“GKK’nın 3500 civarında askeri vardır. 1500’e yakını profesyonelleşmiştir. Her yıl da 2000 civarında daha gencimiz askerlik yapmaktadır.

‘Askerler profesyonelleştirilsin. 2000 kişi daha devlet istihdam etsin. Bu 2000 kişinin devlete külfeti yılda yaklaşık 160 milyon TL’dir. Ama bu 2000 çocuğumuzun kendi tercihi olsun. 1 yıl para almadan orada yatmasın. Bu çocukları hayata alıştıralım. 1 sene Planlama, İnşaat Dairesi’ne gitsin ve vatani görevini yapsın, öteki vatani görevini hastanede, diğeri belediyede yapsın. Hem bu çocukları hayata alıştıralım hem de devletin çökmüş olan bir sürü kurumunu ayağa kaldıralım. Birçok dairede eleman yok. Hiçbir yolu doğru dürüst kontrol edemiyoruz. Belediyelerde inşaatları yapı-denetim çerçevesinde doğru dürüst kontrol edemiyoruz. Yani insan kaynaklarımızı daha efektif, daha verimli kullanacağımız birtakım reformlar yapabiliriz. Bunlar hayal değildir.”

 “TEK İHTİYACIMIZ BİZİMLE OMUZ OMUZA BUNLARI HAYATA GEÇİRECEK SİYASETÇİLERDİR”

KTİMB Bakanı Cafer Gürcafer, ülkede yapı denetim bürolarının tanımlamasını yapacak, yasal düzenlemenin yapılması gerektiğini belirtti.

Gürcafer, “Nasıl ki müteahhitlikte inşaat mühendisi, mimar, inşaat teknikeri istihdam etme zorunluluğu var. Yani patron işi, bilene emanet etmek zorundadır. Aynı şekilde proje bürolarını oluşturalım, bunun yasasını yapalım. Bir işin önce projesini yapalım. Sonra kontrollüğünü ihaleye çıkalım. Sonra işin yapımını ihaleye çıkalım. Böyle olunca devletin kendi kanatları altında, devletin maaş vermediği tam tersine kazanıp da kendine vergi verdiği kontrollük ordusu oluşacak. Dolayısıyla devlet bir işi yaptıracağında ekonomik külfet de olmadan hem istihdam yaratmış olacak hem bu işleri çok daha disiplinli bir şekilde kontrol etmiş olacak” diye konuştu.

Tüm bunların aslında ekonomiyi planlamak anlamına geldiğini aktaran Cafer Gürcafer, “bunu hayata geçirmek için de ihtiyaç olan tek şey böyle bir gailenin olmasıdır. Bunu yapacak olan da siyasettir. Biz STÖ’lerin öyle değerli çalışmaları var ki hayret edersiniz. Tek ihtiyacımız olan bizimle omuz omuza bunları hayata geçirecek olan siyasetçilerdir” dedi.

“Yürütmenin önceliği haline gelmeye ihtiyacımız vardır” diyen Gürcafer, ancak yürütmenin önceliğinin partinin kurultayı, seçim olduğunu dile getirdi ve sözlerine şöyle devam etti:

“1974 öncesinden kalan 150 civarında okulumuz vardır. Bu binaların deprem yönetmeliğine göre, elden geçirilmesi, süratle güçlendirme projelerinin yapılıp öncelikli ihalelerin oralara kaydırılması lazımdır. Buralarda eğitim gören çocuklarımızın canı tehlikededir. Kamu binalarımızın, hastanelerimizin birçoğu aynı tehlikeyi taşımaktadır ama bir türlü saray yapımından daha fazla gündem olamıyor.”

“BİR STANDART ENSTİTÜSÜ VEYA STANDART BİRİMİNİN İVEDİLİKLE OLUŞMASI LAZIMDIR”

Cafer Gürcafer, Güneyde, vize bürosundan projesini aldığında sistemin otomatik olarak kişiyi kontrollük bürosuna aktardığını söyledi.

Gürcafer, konuya ilişkin şunları aktardı:

“İnsanları disipline edecek olan hükümetler, devletlerdir ve insanlar adına düşünmek zorundadır.  Sistem ruhsatınızı aldığınız anda size kontrollüğü atar, o kontrollüğün nasıl bir kontrollük yapacağı ayrıca yasa ile disiplin altına alınmıştır. Mesleğini suiistimal etmesi halinde nasıl cezalandırılacağı yasa ile disiplin altına alınmıştır. Yapı denetimi dediğiniz zaman yalnızca yapı yapılmaya başladığı andan itibaren bir denetim olayı değildir. Düşüncenin oluştuğu andan itibaren denetlenmesidir. Yani proje aşamasında denetleyen vize bürosu kontrol altındadır, sonrasında malzeme alımı gelir. Bununla ilgili ülkemizde bir yapı denetimi yoktur. Dolayısıyla bir standart enstitüsü veya bir standart biriminin ivedilikle oluşması lazımdır. Bununla ilgili de hem bizim hem Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin düşünceleri ve çalışmaları vardır. Biz bunu da yapmaya hazırız. Yeter ki yürütme birazcık el versin.”

KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, ülkeye giren birçok inşaat malzemesinin de belli standartlarda ülkeye girişinin sağlanması gerektiğini kaydetti.

Gürcafer, “Bu da yapı denetimi ile ilgili bir bölümdür. Bunun dışında iş sağlığı ve güvenliği de yapı denetimi ile ilgili çok önemli bir bacaktır. Bu konuda da atılması gereken adımlar vardır. Ama bunu pratikte hayata geçirebilmek için proje ve yapı denetim bürolarının oluşturulması, ilgili yasaların süratle hazırlanması ve hayata geçmesi lazımdır. Bu olduğunda yapı denetim bürosu büyük veya küçük, sınıfına göre o inşaatın tüm aşamalarında sorumluluğunu alır, iş sağlığı güvenliği, elektrik, statik, mekanik açıdan her aşamasında işi yapıp, denetler, en sonunda da belediyeye bir rapor yazar ve ‘bu inşaata nihai tasvip belgesi verebilirsiniz’ der. O tüketici adına, devlet adına, başından sonuna kadar denetlemiştir. O büronun elde ettiği paradan devlete vergi verilmiştir. İstihdam yaratılmıştır. Üretici hiçbir sıkıntı yaşamayacaktır” şeklinde konuştu.

 “SÜRATLE PLANLI YAŞAMA GEÇMEK GEREK”

KTİMB Başkanı Gürcafer, imar yasaları konusunda da çok çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Gürcafer, hem meslek örgütü hem de bir birey olarak şu anda içerisinde bulunduğumuz durumun plansız yaşamaktan kaynaklandığını, süratle planlı yaşama geçmek gerektiğini kaydetti.

Cafer Gürcafer, şunları söyledi: “Benim inşaat sektörü olarak 2030 yılına kadar ne kadar konut yapmam gerektiğini, nüfus yapımın ne olacağını, ne kadar yabancıya ev sahipliği yapacağımı, ne kadar yabancıya ev satacağımı bilmem lazımdır.  Ayrı bir bilimsel çalışma yaparak hangi pazarlara satmam gerektiğini tespit etmem lazımdır. Yani konut ve Pazar stratejimi yapmam lazımdır. Buna paralel, tarımımı, turizmimi, esnafımı, altyapımı planlamam lazımdır. Dolayısıyla imar planları bunlar için olmazsa olmazdır.

Bir sonraki adım da alt ölçek planlarını yapmak yani mahalle bazında ihtiyaçların tespit edilmesi ve planlanması gerekmektedir. Yabancı sermayenin ülkemizde hangi sektörleri yapıp yapamayacağı belirlemek ve öncelikle kendi insanımızı istihdam edebilmek, iş imkanları yaratabilmek için planlar yapmamız lazımdır.  Yabancı sermayeye ihtiyaç duyduğumuz sektörleri de belirleyerek o konularda yabancı sermaye için cazibe oluşturacak çalışmalar yapmamız lazımdır. Tüm bunlar da aslında planlama ile alakalıdır.

Bizim hiçbir konuda planlamamız yoktur. Lefkoşa’da imar planı vardır. Ama bu planı çok rahatlıkla delebiliyoruz. Örneğin külliyenin yapıldığı yer, Lefkoşa İmar Planı’nda konut gelişimi olan yerdir.

Planlarımızı çok çok iyi yapmamız lazımdır. Sonra da kurallara aykırı hareket etmeyi yasal düzenlemelerle çok caydırıcı hale getirmemiz lazımdır. İmar planları, Tarım master planı, kooperatifçilik, turizm master planları, Sosyo-ekonomik Kalkınma Planlarının bir parçasıdır. Bence önceliğimizin bu olması lazımdır.”

“UTANMAK GEREK”

 KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, ihalelerin Ankara’da açılmasına yönelik hükümetin tavrını da yorumladı.

Cafer Gürcafer, “Utanmamız gereken bir durumdur. Ülkenin başında olanların utanması gereken bir durumdur. Bu durum, yönetim zafiyetinin bir yansımasıdır. Türkiye’de bir iktidar vardır ve kendi yandaşlarına iş imkanı yaratmak istemektedir. Ben bunu yadırgamam ama bir salgının içerisindeyiz, ekonomimiz dibe vurdu. Dolayısıyla çıkıp da ‘bu ihalelere bizim ihtiyacımız vardır. Siz bizi borçlandırmak yöntemi ile bu işleri yapıyorsunuz. Bunlar hibe değildir. Sayın Cumhurbaşkanının imzalamış olduğu ‘500 milyon dolar daha KKTC’ye kredi verdik’ dediği paralardan ödeniyor bunlar. Bizim ekonomimizin özellikle bu dönemde buna şiddetle ihtiyacı vardır’ deyip de bunu ülkemize getirmek için çaba sarf eden bir siyasi yapımız yoktur.

Bir de kendilerini haklı çıkarmak için neredeyse Kıbrıs Türk Müteahhidinin karalanmasına, Kıbrıs Türk Müteahhidine iftira atılmasına da göz yumuluyor” ifadelerini kulandı.

“DEVLET OLMAK BAŞKANLIK SARAYINA, MİLLETVEKİLİNİN BULUNDUĞU MECLİSE SAHİP OLMAKLA OLUNMAZ”

KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, KKTC ihale sistemini de yorumladı ve şöyle dedi:

“Bizim ülkemizde, ihale sisteminde devleti koruyan bir yöntem vardır. Bir işin önce Planlama, İnşaat Dairesi’nin veya ilgili teknik dairelerin teknik elemanlarınca keşif bedeli oluşturulur. Yani projesi yapılır ve sonra ‘Şu iş 1 milyon TL’dir’ denir. 1 milyon TL’den 1 TL fazla verdiğinizde sizin teklifiniz geçersiz olur. O, 1 milyon TL içerisinde müteahhit karı yüzde 20’dir. Yani çiftçiye, hayvancıya öngörülen o kâr marjı gibi bir kâr vardır Bunun da yüzde 10’u kırımlara gider, geriye kalan yüzde 10’dur. Hiçbir şekilde fiyat farkı delmeyen bir sistem var. Halbuki Türkiye’den gelen müteahhitlere fiyat farkı uygulaması vardır. Senin müteahhidin gözünün önünde eriyor. Müteahhidini eriten bir sistem var ve sen buna seyirci kalıyorsun. Devlet olmak bir başkanlık sarayına sahip olmak bir de milletvekilinin bulunduğu meclise sahip olmakla olunmaz. Sen bunlarla görüntü olarak bir devlet görüntüsü verebilirsin ama insanların kalbinde ve dünyanın aklında devlet olabilmen için senin bir ekonomiye, eğitim ve sağlık sistemine, tarım politikasına ihtiyacın vardır. Bütün bunları kendi kaynakları ile besleyen bir ekonomiye ihtiyacın vardır. Siyah arabalara binerek, müsteşarlar, müdürler tutarak devlet görüntüsü verebilir ama devlet olamazsın. Başını kuma gömen bir devekuşundan farkın olmaz.”

“GÜÇLÜ BİR HÜKÜMETİN OLUŞMASINI SAĞLAYACAĞIZ”

Gürcafer, STÖ’lerinin erken genel seçimden sonra Sosyo-eknomik kalkınma planı için, bu ülkenin kendi kendine yeten bir ekonomiye sahip olması, ekonomik özgürlüğünü kazanması için ağırlığını koyacağını da söyledi.

Cafer Gürcafer, “İnşallah bir erken seçim yaşayacağız ve bu erken seçimden sonra biz STÖ olarak sosyo-eknomik kalkınma için, bu ülkenin kendi kendine yeten bir ekonomiye sahip olması, ekonomik özgürlüğünü kazanması için ağırlığımızı koyacağız ve güçlü bir hükümetin oluşmasını sağlayacağız.

Tüm bu hususlarda çok şiddetli tepkiler vereceğimiz bir döneme girmiştik ama Türkiye’de yangınlar oldu. Bu felaketin yaşandığı bir dönemde de bizim daha farklı tepkiler vermemiz hoş olmazdı. Bu düşünce ile durduk ve bekliyoruz” diye konuştu.

“ÇAĞIN ÇOK GERİSİNDEN GELİYORUZ”

 KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, KKTC’nin iş sağlığı ve güvenliği konusunda da çağın çok gerisinde kaldığını kaydetti.

Gürcafer şunları söyledi:

“İş Sağlığı ve güvenliği çok önemlidir. Burada da biz çağın çok gerisinden geliyoruz. 2014 yılında bir proje hazırladık ve Çalışma Bakanlığına götürdük. Dünyada artık bu ayrı bir sektördür, siz bir ihale aldığınızda ilgili firmayı ararsınız ve ‘gel beni mobilize et’ dersiniz. Bu yapı denetimi ile bir paralellik içerisinde yürüyerek gelir.  İlgili firma şantiye alanının etrafını çevirir ve o alana mobil wc, yemekhane, ofis koyar baretleri, çizmeleri verir, eğitim verir. Siz bu hizmeti satın alırsınız ve bu hizmeti satan bir sektör oluşmuştur.

Artık gereğinden fazla yapılmış yurtlara, otellere teşvik vermeyi bırakın. Bu sektörün oluşması için bir teşvik oluşturun, Kalkınma Bankasından 20-30 milyon TL kaynak ayırın, birkaç firmanın oluşmasını sağlayın, gerisi gelir. Siz devlet olarak kuralları koyun. Siz bu zorunluluğu getirdiğinizde kamu ihalelerini de bu şartnamenin içerisine koyduğunuzda ne yapacak. AB ve UNDP’ye iş yapan firmalarımız vardır. Onlar da ciddi şekilde işveren pozisyonundadır. UNDP ihaleleri bu hususta dört dörtlüktür.

Devletin açtığı bir ihalede maliyet hesabı içerisinde iş sağlığı ve güvenliği kalemi yoksa siz o insandan bunu yerine getirmesini bekleyemezsiniz. Bu konuda da yürütmenin zafiyeti vardır, gailesi yoktur.”

 

 

 

 

Mağusa-İskele-Yeniboğaziçi İmar Planı gecikmesi yatırımları da inşaat sektörünü de bitirdi

Yılan hikayesine dönen Mağusa-İskele-Yeniboğaziçi İmar Planı’nın gecikmesi ve bölgedeki emirname tüm tarafları bezdirdi. İşleri duran bölgedeki yatırımcı çıkmaza girdi, yerel yönetimler ve halk belirsizlik içinde…

>>>https://www.kibrispostasi.com/c35-KIBRIS_HABERLERI/n388016-magusaiskeleyenibogazici-imar-plani-gecikmesi-yatirimlari-da-insaat-sektorunu-de-bitirdi