Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği Başkanı Cafer Gürcafer, Gönyeli’de bir inşaatta yaşanan ve ölümle sonuçlanan iş kazası ile ilgili açıklama yaptı. Çalışanın hayatını kaybetmesinden duyduğu üzüntüyü dile getiren Gürcafer, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Zeki Çeler’in konuyla ilgili sergilediği tavrı eleştirerek, “İş Sağlığı ve güvenliği konusu, emeği sermayeye, sermayeyi emeğe düşman ederek çözülmez. Çeler, popülizm uğruna toplumu bölüyor. Kendisi için bu sorun gerçekten çok önemli olsaydı, bir ayda çözerdi” ifadelerini kullandı. Açıklama şöyle:

“Geçtiğimiz günlerde Gönyeli’deki inşaatta yaşanan iş kazası sonucunda bir işçinin hayatını kaybetmesi bizleri derinden üzmüştür.

Hiçbir şeyin insan hayatından daha değerli olmadığının bilinciyle Birliğimiz yıllardır, iş sağlığı ve güvenliği konusunun öncelikli çözümlenmesi gereken sorun olarak hükümetlerin birincil vazifesi haline gelmesi gerektiğini vurgulamaktadır.

Ancak üzülerek görmekteyiz ki, gelmiş geçmiş tüm hükümetler gibi, şimdiki hükümet de vazifesini yerine getirmemektedir.

Şimdiki hükümetin geçmiş hükümetlerden tek farkı, yaşanan kazaların ardından ‘ağlayan’ ve popülizm uğruna toplumu bölen bir Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’na sahip olmasıdır.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Zeki Çeler’in, son ölümlü iş kazasının yaşandığı otel inşaatını kazanın yaşandığı güne kadar ‘örnek şantiye’ olarak gösterdiğini hatırlamaktayız.

Üzücü kazanın yaşanmasının sonrasında ise Sayın Bakan, soruşturma tamamlanmadan, kim suçlu kim suçsuz tespiti yapılmadan, ‘iş yaptık’ görüntüsü vermek için iş insanlarına kasten adam öldürmüş gibi muamele ederek tutuklatmıştır. Suçlu tespit edilmeden bir yatırımcının tutuklanması anlaşılır bir davranış değildir. Bu tarz davranışlar sergileyip, sonra da yatırımcıların ülkemizi tercih etmesini beklemek abesle iştigal etmektir.

Sayın Çeler’in iş sağlığı ve güvenliği ile yaşanan iş kazaları konusunda sergilediği tavrın ne işçiye ne işverene ne de ülkeye bir faydası olmayacaktır. İş Sağlığı ve güvenliği konusu, emeği sermayeye, sermayeyi emeğe düşman ederek çözülmez. Sayın Bakanın davranışları sadece popülizm uğruna toplumu bölen davranışlardır.

Son olarak vurgulamak isterim ki, eğer Sayın Çeler iş sağlığı ve güvenliği konusunu kamuoyuna lanse ettiği kadar önemseseydi, bu konuda yaşanan sorunları bir ayda çözerdi.”

Cafer GÜRCAFER

K.T. İnşaat Müteahhitleri Birliği (a)

(Başkan)

Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği Başkanı Cafer Gürcafer, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Zeki Çeler’in müteahhitlere karşı tavrını ‘ceberut’  bir tavır olarak değerlendirdi. Konuyla ilgili yazılı açıklama yapan Gürcafer, “İster sağcı olsun ister solcu, bu yaklaşım faşizandır” ifadelerini kullandı. Açıklama şöyle:

“Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, iş sağlığı ve güvenliği konusunda kendisine düşen görevleri görmezden gelerek, populist bir yaklaşımla tüm sorumluluğu müteahhitlerimize yüklemektedir.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Zeki Çeler’in son dönemde sektörümüze karşı sergilediği saldırgan ve tehditkar yaklaşım, tartışmaya kapalı sabit bir fikrin ürünüdür, ‘Ben en iyisini bilirim’ yaklaşımıdır. Bu yaklaşım ceberut bir yaklaşımdır ve ceberut yaklaşım sergileyen kişi ister sağcı olsun ister solcu, faşizandır.

Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği, toplumsal duyarlılığı yüksek, faaliyetlerinde toplumsal çıkarları kendi üyelerinin çıkarlarının önünde tutan bir kurumdur. Yapıcıdır, katılımcıdır. Kimden gelirse gelsin, baskılara boyun eğmez.

Sayın Çeler, öfke kontrolünü yitirmişlik sergilemektedir. Süreci olgunluk ve soğukkanlılıkla takip etmekteyiz Ancak ne onurumuzu incitmesine, ne de üzerimizden popülizm yapmasına daha fazla izin vermeyeceğiz.”

Cafer GÜRCAFER

K.T. İnşaat Müteahhitleri Birliği (a)

(Başkan)

Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği Başkanı Cafer Gürcafer, yazılı açıklama yaparak, Vakıflar İdaresi’ne iş yapmış olan küçük mütahhitlerin uzun zamandır ödemelerini alamadığını belirterek, bu aksaklığın sorumlusu olarak Vakıflar İdaresi Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Musaoğulları’nı işaret etti. Gürcafer, Musaoğulları’nı emekçilere ve ailelerine karşı sorumlulukların yerine getirilmemesini umursamadığı gerekçesiyle istifaya çağırdı.  Açıklama şöyle:

“Kamu ve kamu kurum kuruluşlarına iş yapmış olan müteahhitlerimizin çok uzun süredir ödeme alamadıkları ve bu nedenle firmalarımızın bünyelerinde çalışan emekçilerin de bundan olumsuz etkilenerek geçim sıkıntısı yaşadıkları herkes tarafından bilinmektedir. Hükümetle yapmış olduğumuz görüşmelerde en azından çalışanların ödemelerinin yapılabileceği, kısmi miktarda ödeme yapılmasını talep ettik.

Başta Sayın Başbakan olmak üzere, Sayın Maliye Bakanı ve ekibinin de göstermiş oldukları duyarlılık neticesinde, tüm sıkışıklığa rağmen borçlanmaya gidilerek yapılmış olan ödemeler büyük bir rahatlama getirmiş ve çalışanların ödenebilmesini sağlamıştır. Sektörümüzde çalışan emekçilerin yılbaşı arifesinde ödenebilmesi adına katkı yapan herkese teşekkürü bir borç biliriz.

Bayram ve yeni yıl arifeleri, çalışanların ödenmesi bakımından en çok önemsediğimiz dönemlerdir. Bu nedenle, Birlik olarak, arifelerin bir ay öncesinden firmalarımızın alacaklarını takibe alıp ödeme yapacak kurumla temasa geçer ve olası bir olumsuzluğu önlemeye çalışırız.

Bu çerçevede, Vakıflar İdaresi’ne iş yapmış olan ve çok uzun süredir ödemelerini alamamış olan küçük müteahhitlerimizin ödenebilmeleri için de girişim başlattık. Hem  müteahhitlerimiz şahsen, hem de biz Birlik olarak yetkililerle görüşme yaparak yaklaşık 3.500.000 TL (üç milyon beş yüz bin TL) olan ve birçok firmanın çalışanlarını ödeyebilmesi açısından önemli olan miktarın, hesabında bu miktardan çok daha fazlasının bulunduğunu bildiğimiz Vakıflar İdaresi tarafından firmalarımıza ödenmesini istedik.

Netice olarak, tüm haklılığımıza ve ilgili tüm yetkililerin ödemenin yapılması yönünde çaba göstermesine rağmen, Vakıflar İdaresi Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Musaoğulları’nın ödeme yapmama yönünde direttiğini, basında kendisi ile ilgili çıkan haberlerden dolayı halefi ruhiyesi bozuk olduğu için sinirli olduğunu ve ‘TC’den para geldiği zaman ödensinler’ dediğini üzülerek öğrenmiş bulunmaktayız. Sayın Yönetim Kurulu Başkanı’nın bu tutumunu ‘Ben maaşımı da 13. Maaşımı da aldım; onların çalışanları ne yer ne içer beni ilgilendirmez’ tutumu olarak değerlendirdiğimizi belirtmez isteriz.

Bizler her türlü zorluğu ve sıkışıklığı paylaşmaya hazır olduğumuzu her fırsatta söylemiş ve zorlukların aşılması için üzerimize düşen herşeyi yapmış bir Birliğiz. Aynı duyarlılığı yetkililerden de görsüğümüz sürece de üzerimize düşen fedakarlıkları yapmaya devam edeceğiz.

Bir taraftan ‘Emek en yüce değerdir’ deyip diğer taraftan emekçilere ve ailelerine karşı sorumlulukların yerine getirilmemesini umursamayan bir kişinin, ‘iyilik misyonu’ Vakıflar İdaresi gibi bir kurumun başında bulunması abesle iştikaldir. Bu kişinin istifa ederek müşavirliğe dönmesinin toplum yararına olacağına kanaatimiz tamdır.”

Cafer GÜRCAFER

K.T. İnşaat Müteahhitleri Birliği (a)

(Başkan)

Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği Başkanı Cafer Gürcafer, önümüzdeki iki gün hava koşullarının daha da ağır olacağı yönündeki öngörüler nedeniyle, üyelerine inşaat faaliyetleri ile ilgili bazı uyarılarda bulundu.

Açıklama şöyle:

“Kötüleşen hava şartları nedeniyle, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Zeki Çeler ile biraraya gelerek inşaat faaliyetleri ile ilgili görüş alış verişinde bulunduk.

Sayın Bakan ile yaptığımız görüşme ve KKTC Meteoroloji Dairesi’nin görüşleri doğrultusunda 5 Aralık Perşembe ve 6 Aralık Cuma günleri hava şartlarının daha ağır olma olasılığının yüksek olduğu kanaatine vardık.

Çalışma Bakanımız ile yaptığımız görüşme neticesinde, üzücü bir olay yaşanmaması adına bir takım önlemler alınması ve bu amaçla üyelerimize yönelik uyarı yapılması hususunda görüş birliğine vardık.

Buna göre, faal olan tüm müteahhit firmalarımızı, açıkta işçi çalıştırmamaları, taşıma yapan iş araçlarını mecbur kalmadıkça trafiğe çıkarmamalarını, araçların trafiğe çıkması zorunlu olduğu durumlarda hava koşullarının ağırlaşması durumunda seyirden vazgeçmeleri, kapalı alanda çalışacak olan firmalarımızdaki şantiye şeflerimizin  iş sağlığı ve güvenliği hususunda her zamankinden daha dikkatli olmaları, hava şartlarında aşırı olumsuzluk yaşanması durumunda çalışmaya son vermeleri, ayrıca tüm bölgelerde yaşanabilecek sel veya benzeri doğal afet durumlarında bölgeye en yakın araçlarla sivil savunma ekiplerine yardımcı olmaları hususunda hassas davranmalarını önemle duyururuz.”

Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği Başkanı Cafer Gürcafer yaptığı yazılı açıklamada, Gazimağusa – Yeniboğaziçi – İskele bölgelerinin emirname taslağı ile ilgili düzenlenen bilgilendirme toplantısında tansiyonun yükselmesinden duyduğu üzüntüyü dile getirerek, tüm paydaşların karşılıklı hoşgörü ve anlayış içerisinde olması halinde sürecin toplumun yararına sonuçlandırılabileceğini vurguladı.

Gürcafer, bütünlüklü bir imar planının yapılmasını her zaman desteklediklerini ve bunun için uğraş verdiklerini de sözlerine ekledi.

Açıklama şöyle:

“Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği, Gazimağusa – Yeniboğaziçi – İskele bölgelerini kapsayan, bütünlüklü bir imar planının yapılmasını her zaman destekledik ve imar planının hazırlanması için uğraş verdik.

Gazimağusa – Yeniboğaziçi – İskele bölgelerinin imar planının yapılmasını desteklemekle beraber, 55/89 Sayılı İmar Yasası’nın da eş zamanlı olarak değiştirilmesi, daha pratik ve katılımcı bir yapıya kavuşturularak ülkesel fiziki planın emrettiği sürede tüm ülke planlarının tamamlanmasına imkan vermesi de hassasiyetle üzerinde durduğumuz bir konudur.

19 Kasım 2018, Pazartesi günü Gazimağusa’da düzenlenmiş olan bilgilendirme toplantısında ortaya konan tepki ve endişe, geçmişte yapılan ve büyük zararlara sebep olan emirnamelerin yarattığı travmanın yansımasıydı. Toplantıdaki iş insanlarının sorgulamaları da rant elde etme çabası değil, zarar görme kaygısıyla yapılan sorgulamalardı.

Böylesi bir psikoloji içerisinde gerçekleşmiş olan toplantıda, Şehir Planlama Müdürü Sayın Türkmen Yiğitcan’ın Birlik üyemiz olan iş insanı Mete Boyacı’ya vermiş olduğu cevap kabul edilemez olmakla beraber, bu ifadelerin amacını aşan ve doğru ifade edilememiş olduğunu tahmin etmekteyim.

Vurgulamak isterim ki, birbirimizle barışık, karşılıklı hoşgörü ve anlayış içerisinde olursak bu süreci toplumun yararına ve en doğru şekilde sonuçlandırabiliriz. Aksi halde, tüm kesimler kaybeder, toplum kaybeder.

Bu süreçte, doğru tartışmaların yapılması ve toplumsal çıkarlar temelinde, tüm kesimlerin çıkarlarının örtüşmesi sağlanmalıdır. Sürecin doğru zemine oturtulması hususunda ise Sayın İçişleri Bakanına büyük görev düşmektedir.

Bize ve diğer tüm paydaşlara düşen görev ise masanın etrafında barışık bir şekilde oturarak sürece katkı koymaktır.”