Birlik geçtiğimiz aylarda da eylem yapacağını duyurmuş ancak iyi niyet göstergesi olarak yetkililerle bir süre daha yapıcı diyalog sürdürme kararı alarak, eylem kararını askıya almıştı.
Gelinen aşamada Birlik, yapıcı diyalog sürecinin sonucunda sorunlara çözüm üretilmediğini duyurarak, 12 Ekim 2018, Cuma günü tüm bölgelerden iş araçları ile Lefkoşa’ya hareket edileceğini ve Başbakanlık ile Maliye Bakanlığı önünde araçlı eylem düzenleneceğini bildirdi.
Avrupa Birliği’nin “Eğitimde Yenilik ve Değişim VI” Hibe Programı çerçevesinde İnşaat Mühendisleri Odası tarafından yürütülen “Yeşil Ekonomi” hakkında inşaat mühendisleri için farkındalık yaratma projesinin FIDIC seminerine tüm üyelerimiz davetlidir.
21 Eylül Cuma (YARIN) saat 18.00’de KTMMOB Konferans Salonu’nda yapılacak seminer sonunda katılımcılara “Katılım Belgesi” de verilecektir.
KKTC çalışma yaşamının ve özellikle iş gücü piyasasının disipline edilmesini hedefleyen protokole, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Zeki Çeler, İnşaat Müteahhitleri Birliği Başkanı Cafer Gürcafer ve İnşaat Taşeronları Birliği Başkanı Osman Amca imza koydu.
Protokol; “kayıt dışı işçilik ve özellikle kayıtsız yabancı uyruklu işçi istihdamını önlemek ve kayıt altına almak, KKTC çalışma yaşamının ve özellikle işgücü piyasasının disipline edilmesi, ülkeye getirilen işçilerin aranan niteliklere sahip olup olmadıklarını ülkeye gelmeden önce denetleyerek kaliteli iş gücünün sağlanması, kayıt dışılık nedeniyle doğan devletin gelir kaybının önlenmesi ve bunun yarattığı haksız rekabetin ortadan kaldırılması, ayrıca çalışanların denetlenebilir çağdaş bir çalışma düzenine kavuşması ve bu amaçla yürütülen çalışmaların tüm tarafların işbirliği ve katkı koyacağı inancıyla Çalışma Bakanlığı ve birliklerin inşaat sektöründe ihtiyaç olan ve yerli işgücünden tedarik edilmesinde zorluklarla karşılaşılan mesleklere sahip yabancı uyruklu işçi istihdam etmek isteyen işverenlerin müracaatlarının ve çalışma izni işlemlerinin işbirliği içerisinde yürütülmesini” sağlayacak.
ÇELER
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığındaki protokol imza töreninde konuşan bakan Zeki Çeler, bu protokolün en son 2007 yılında imzaladığını, kendilerinin de 3 ay gibi bir süre çalışarak protokolün içeriğini geniş bir şekilde ele aldıklarını ve iş sağlığı ve güvenliği ile çalışanların haklarını artıracak düzenlemeler getirdiklerini kaydetti.
Çeler, protokolün sektörde hem bakanlık hem de birlikler için önemli bir adım olduğunu, bu konuda kendilerine destek veren birlikler ile protokolün hazırlanmasında emeği geçen herkese teşekkür ederek, bu çalışmaların bir ihtiyaç olduğunu, çalışmaların halen yetersiz kaldığını ancak sorunların ve sıkıntıların aşılması için önemli adımlar attıklarını işaret etti.
Protokolün iş yaşamına hayırlı olmasını temenni eden Çeler, sektörün iyileşmesine yönelik ciddi adımlar atmaya devam edeceklerini söyledi.
GÜRCAFER
Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği Başkanı Cafer Gürcafer de, bu protokolün ilk olarak 2007 yılında imzalandığını ve o dönem sivil toplum örgütleri ile bakanlığın netice odaklı somut bir işbirliği ortaya koyduğunu anlattı.
Gürcafer, kayıt dışı ekonomi ve kayıt dışı işçiliğin önüne geçmek için adımlar atıldığını ifade ederek, bugün imzalanan protokolle de, çalışanların daha kaliteli çalışma ortamı, işverenin de daha kaliteli hizmet alacağına inanç belirtti.
Bu işbirliğinin diğer örgütlere de örnek olmasını temenni eden Gürcafer, protokol ile hizmetlerin 3 kat daha verimli ve güvenli olacağını ifade etti ve çalışma yaşamında verimliliğin artacağını kaydetti.
AMCA
Kıbrıs Türk İnşaat Taşeronları Birliği Başkanı Osman Amca da, protokolün özellikle 3. Ülkelerden gelen işçilerin büyük oranda önüne geçtiğini ve kontrol altına alınmasını sağlayacağını ifade ederek, çalışma, barınma, işçilerin ülkelerine gidişleri, gelişleri gibi konuları düzenlediğini belirtti.
Amca, yabancı işçiler konusunda eleştirilerin odağında olduklarını, bu yüzden bugün imzaladıkları protokolün sektörde önemli ve verimli adımların atılması açısından önemli olduğuna dikkat çekti.
“İnşaat sektörünün canlı kalması konut satışının devamına bağlıdır. Yani inşaat maliyetlerini aşağıya çekmeyi ve insanlarımızın alım gücüne ulaşmayı başaramazsak, yıllık 6 bin konut iç pazar talebi tamamen ölür. Bu durumda da tüm alt sektörlerle birlikte bizleri bir felakete sürükler.
Maalesef inşaatın esas girdi maliyetlerini oluşturan ana maddelere gelen zamlar kontrolsüz ve düşüncesizce yapılmakta, döviz patlaması belli kesimlerce fırsat olarak değerlendirilmeye çalışılmaktadır.
Krizi fırsata çevirenlere tavsiyem; inşaat sektörünün batması halinde inşaat malzemesi üreten ve ithal edenlerin de batacağının farkına vararak, kendi ayaklarına kurşun sıkmayı bırakmalarıdır.”
Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği Başkanı Cafer Gürcafer, BRTK’de Sabah Haber’e konuk olarak yaşanan ekonomik krizi ve krizin inşaat sektörüne yansımalarını değerlendirdi.
Birlik olarak bir ekonomik krizi öngördüklerini ve hazırlıklı olduklarını söyleyen Gürcafer, “Tabii bu kadarını beklemiyorduk ama paniklememeli ve bunun aşılması için hızlı davranmalıyız” dedi.
Dünyada birçok ülkede ve hatta Güney Kıbrıs’ta benzeri ekonomik krizlerin yaşandığını ve başarı ile atlatıldığını anlatan Gürcafer, bu örneklerin iyice incelenerek dersler çıkarılması gerektiğini belirtti.
“İNŞAAT SEKTÖRÜ CANLI TUTULMALI”
Krizden çıkışta inşaat sektörünün önemli bir araç olacağını kaydeden Gürcafer sözlerini şöyle sürdürdü:
“Dün itibarı ile tüccarların bir çoğu müteahhitlere mal vermeyi durdurdu, konut satışları da tamamen durdu. Ancak inşaat sektörü canlandırılmalıdır. Bu sektörün canlı kalması halinde krizden çıkmak için doğru araç olarak kullanılabilir. Şu anda krizin aşılması için bir takım önlemler konuşuluyor. Biz de önerilerimiz sunduk.
Benim düşüncem bu gibi durumlarda sürekli savunmada olmak yanlıştır. Derler ya en iyi savunma saldırıdır diye, doğru olan büyümeyi hedeflemektir.
Örneğin, daha fazla turist getirtmeye, daha fazla konut satmaya çalışmalı ve daha fazla kamu ihalelerini piyasaya pompalamalıyız. Ayrıca insanların kredi ödemeleri de ötelenmelidir.”
“YURTDIŞINDA YAŞAYAN KIBRISLI TÜRKLERE YÖNELİK AÇILIMLAR YAPILMALI”
“Yurtdışında yaşayan Kıbrıslı Türklere yönelik açılımlar yapmalıyız. Bu bizim için hem siyasi hem de ekonomik olarak gerekli bir adımdır. Eğer yurtdışında yaşayan Kıbrıslı Türkler artık ülkelerine tatile gelmek yerine başka ülkelere gidiyorlarsa, ikinci evlerini Kıbrıs’tan almak yerine başka ülkelerden alıyorsa bunda bizim de hatamız vardır. Demek ki biz bu insanlarımız ötekileştirdik.
Yurtdışında yaşayan Kıbrıslı Türklerin anavatanları ile bağlarının kopmasında askerlik sorununun etkili olduğunu düşünüyorum. Benim bu konudaki önerim yurtdışında doğup yaşayan Kıbrıslı Türkler için askerlik zorunluluğunun tamamen kalkmasıdır. Bizim bu insanların askerliğine ihtiyacımız yoktur.”
“İNSANLARIN KONUT ALMASINI KOLAYLAŞTIRMAK İÇİN TEDBİRLER ALINMALI”
“Yabancılara konut edinme limitinin artırılmasını önerdik ki bu önerimiz kabul edildi. Ama ‘evler pahalı olacak, bizim insanlarımız artık ev alamayacak’ yaklaşımı doğru değildir. Bizim insanlarımızın ev alabilmesi için bir takım çalışmalar yapmamız lazım. İnsan var olduğu sürece konut ihtiyacı da var olacaktır. İnsanların ev sahibi olmasını sağlamak için ya gelir düzeylerini artırırsınız ya da konut almalarını kolaylaştıracak tedbirler alırsınız.
Esas hedef insanların gelir düzeylerini artırmak olmalıdır ama bu olana kadar insanların konut almasını kolaylaştırmak için tedbirler alınmalıdır. Örneğin, faiz farkı fonuna kaynak yaratılarak ilk kez konut alacak yerli kişilere bu fondan belli oranlarda destek sağlanabilir.”
“YA SÖNDÜRECEĞİZ YA YANACAĞIZ”
Geçmişte de ülkede ekonomik kriz yaşandığını hatırlatan Gürcafer, önceki krizlerde tavrımızın Türkiye’den para istemek olmasını eleştirdi. Toplumsal konsensusu sağlayarak olabildiğince kendi yapabileceklerimizi yapmamız gerektiğini vurgulayan Gürcafer, “Bu büyük bir yangındır. Bu yangını ya söndüreceğiz ya birilerinin gelip söndürmesini bekleyeceğiz ya da yanacağız” dedi.
Gürcafer, döviz borcu olan yurttaşlara da seslenerek, panik yapmadan sis perdesinin açılmasını beklemelerini önerdi.
3 Ağustos 2018 Cuma günü gerçekleştirdiğimiz toplantıda, sektörel sorunların aşılabilmesi için hükümet yetkililerine bir hafta süre tanınması ve bu sürenin sonucunda herhangi bir olumlu netice alınamaması halinde eyleme gidilmesi kararının ardından hükümet yetkilileri ile temaslarımız hızlanmış ve olumlu ilerlemeler kaydedilmiştir.
Yapılan görüşmelerde kamu ihalelerinde avans, fiyat farkı ve metrajların bağlayıcı olması hususunda yetkililerle uzlaşıya varılmış ve askıda bulunan ihalelere avans ödemesi dahil edilmiştir. Devam etmekte olan görüşmeler dahilinde yarın tekrardan bir toplantı gerçekleşecek ve ayrıcayapılan çalışmaların, haftaya gerçekleşecek olan Bakanlar Kurulu toplantısında gündeme alınarak uygulamaya geçmesi hedeflenmektedir.
Yetkililer tarafından gösterilen yapıcı yaklaşım neticesinde prensip olarak ihalelere teklif verilmemesi yönündeki tutumumuz bir süreliğine askıya alınmış olup ihalelere teklif vermek isteyen üyelerimizin Merkezi İhale Komisyonu’ndan ihaleler ile ilgili detayları takip etmeleri rica olunur.
Yabancı uyruklu kişilerin ülkemizden konut edinme sayısında artış sağlanması, Kat Mülkiyeti ve Kat İrtifakı Tüzüğü’nde düzenlemelere gidilmesi, yurt dışında yaşayan Kıbrıslı Türkler ile ilgili hazırlanmasını talep ettiğimiz paket ve diğer konularla ilgili devletin yetkili organları ile görüşmelerimiz devam etmektedir.
Görüşmeler neticesinde kaydedilen gelişmeleri sizlerle paylaşmaya devam edeceğiz.
Cafer GÜRCAFER
K.T. İnşaat Müteahhitleri Birliği (a)
(Başkan)
Bugün KTİMB binasında basın toplantısı düzenleyen ve ardından müteahhitlerle olağanüstü toplantı yapan Gürcafer toplantı sonrası yaptığı açıklamada, bir haftanın sonunda mesafe kat edilmemesi halinde ‘tapu devirlerinin durdurulması’ ve ‘araçlı eylem’ de dahil olmak üzere bir dizi eylem gerçekleştireceklerini söyledi.
Konuyla ilgili yazılı açıklamasında “Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği olarak, üyelerimizin kamu ihaleleri ve ülkedeki plansızlık nedeniyle yaşadığı mağduriyetlerin giderilmesine yönelik Devlet yetkilileri ile sürdürdüğümüz çalışmalar ne yazık ki bir neticeye ulaşamamış ve inşaat sektörü ciddi bir darboğaza girmiştir” diyen Gürcafer şöyle devam etti:
“Gerek birim fiyatları gerek ihzarat – avans ve fiyat farkı konularında yaşadığımız sorunlar ve üyelerimizin Devletten alacağı olan 37 milyon 966 bin TL’yi bir türlü alamaması artık sabrımızı taşırmıştır.
Öte yandan yap-sat sektörü de çok büyük sıkıntılar yaşamaktadır. Yap-sat sektörünün iyileştirilmesine yönelik de ilgili mercilerle defalarca görüşerek çalışmalarımızı ve önerilerimizi ortaya koymamıza rağmen herhangi bir ilerleme sağlayamadık.
Pek çok bakanlık ve kurum ile sorunların çözümü ile ilgili sayısız görüşmeler gerçekleştirmiş olmamıza rağmen hala aynı noktada olmak bizlere acı vermektedir.
Tüm bu sorunları görüşmek üzere üyelerimizle bugün yaptığımız toplantıda yürütülen çalışmalar ile ilgili kendilerine bilgi vererek, çözüm önerilerini masaya yatırdık. Gerçekleştirdiğimiz toplantıda, gelinen aşamada eylem yapmanın kaçınılmaz olduğu konusunda görüş birliği sağlanmış ve eylem yapma kararı alınmıştır.
Alınan karar doğrultusunda, sorunların çözümüne yönelik yetkililerle bir haftalık yoğun bir diyalog sürecine girilmesine ve bir haftanın sonunda mesafe kat edilmemesi halinde ‘tapu devirlerinin durdurulması’ ve ‘araçlı eylem’ de dahil olmak üzere bir dizi eylemler yapılacaktır.
“Yunanistan’da başkent Atina yakınlarında meydana gelen ve çok sayıda can ve mal kaybına neden olan yangın faciası hepimizin yüreğini yakmıştır.
Ancak başkalarının acılarını hissedip paylaşabildiğin zaman ‘insan’ olunabildiğinin bilinciyle, tüm Yunanistan halkının ve yaşamını yitirenlerin ailelerinin acısını paylaşıyoruz.
Yunanistan’daki yaraların bir an önce sarılması temennisi ile tüm Yunanistan halkına başsağlığı, yaralılara acil şifalar dileklerimizi iletiriz.”
Açıklama şöyle:
“Son zamanlarda her fırsatta gerek yaptığımız yazılı açıklamalarda gerekse televizyon, radyo ve gazetelere verdiğimiz demeçlerde kamu ihalelerinde güncelliğini yitiren birim fiyatları, avans, fiyat farkı, ihzarat ödeneği gibi konularda yaşadığımız mağduriyeti, Devlete yaptığımız işlerin karşılığını dahi aylardır alamadığımızı ve bu sebeplerden ‘devlete iş yapmama’ noktasına geldiğimizi dile getirdik.
Aplıç ve Derinya kapılarının da dün sona eren ihalelerine hiçbir üyemizin teklif vermemesini desteklemekle beraber, Kıbrıs’ta iki toplumun yakınlaşmasına ve çözüm sürecine katkı sağlayabilecek öneme sahip Aplıç ve Derinya kapılarının bir an önce açılması bizlerin de arzusudur.
Devlete iş yapmamamız neticesinde olacaklardan ötürü sorumluluk kabul etmeyeceğimizi de belirtmiş olmamıza rağmen Aplıç ve Derinya kapılarının açılması için yapılacak işlerin aksamaması bizler için büyük önem arzetmektedir.
Bu çerçevede, Aplıç ve Derinya kapılarının ihalelerinin neticelenebilmesi için Başbakanlık Müsteşarı ile görüşerek süratle birim fiyatlarının güncellenmesini talep ettik. Sayın Müsteşarın da konuya hassasiyet göstererek haftasonuna kadar birim fiyatlarının güncellenmesi talimatını verdiği bilgimizdedir.
Birim fiyatlarının güncellenmesi ile, daha fazla gecikmeye mahal vermemek açısından, önümüzdeki hafta başı Aplıç ve Derinya kapıları ile ilgili ihalelere elden teklif verilecek ve süratle iş neticelendirilecektir.”
“Tüm dünya reel sektörü geliştirerek ekonomiyi büyütmenin peşinde iken bizler maalesef sözden eyleme geçememekte, bırakın ileriye gitmeyi mevcutu dahi koruyamayıp geriye doğru gitmekteyiz.
Müteahhitlerimiz, Devlete yaptıkları işlerin karşılığındaki alacaklarını dahi alamamakta, aylardır ödeme bekleyen üyelerimiz sorunun aşılması için çare üretilmesini beklerken daha da kaosa sürüklenmektedir.
Erken seçim kararı ve buna bağlı olarak ekonomik protokolün gecikmesi ve bütçenin onaylanması sorunları aşıldı derken başlayan kontrollük kavgası, müteahhitlerimizin ödemelerini almalarının önündeki yeni engel olarak karşımıza çıkmıştır.
Döviz karşısında zaten zibile dönmüş olan alacaklarını almak isteyen müteahhitlerimiz tenis topu gibi bir oraya bir oraya atılıyor. Hal böyle iken, camiamızdaki herkes ‘devlete iş yapmama’ noktasına gelmiştir. Zaten bu sistemsizlik ve karmaşa ortamında kimse bizden Devlete iş yapmamızı bekleyemez ve bunun neticesinde olacaklardan da bizi sorumlu tutamaz.”
