Kanal T’de Damla Dabiş’in hazırlayıp sunduğu Günaydın Kıbrıs programına konuk olan Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği Başkanı Cafer Gürcafer, Güzelyurt Devlet Hastanesi ihalesinde yaşananlar, kamu arazilerinin kiralanması ve ülkede imar ve sosyoekonomik kalkınma planlarının eksikliği konularında önemli açıklamalarda bulundu. Çok fazla usülsüzlük yaşandığını vurgulayan Gürcafer, “Hukukun üstünlüğünü sadece mazbata tahsilatçılığında görüyoruz. İhalelerde yolsuzluklar yapılıyor, kamu arazileri, orman arazileri, deniz kenarları kiralanıyor. Kimsenin yargılandığını, hapse atıldığını görmedik. Hukukun üstünlüğünü bu işlerde de görmek isterim” dedi.
Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği Başkanı Cafer Gürcafer, Kanal T’de Damla Dabiş’in hazırlayıp sunduğu Günaydın Kıbrıs programına konuk oldu.
Güzelyurt Devlet Hastanesi ihalesinde yaşananlar ve gelinen aşama ile ilgili bilgi veren Gürcafer, konuyla ilgili Meclis araştırmasının ve açılan davaların sürdüğünü ve süreci sonuna kadar götüreceklerini ifade ederek, “Bu konu bizim için semboliktir. Önemli olan hukukun kazanmasıdır. Bu süreçte iddialar havada uçuştu. Maliye Bakanı kendisinin önünde rüşvet teklifi yapıldığını iddia etti. Ancak polise gidip suç duyurusunda bulunmadı. Bizim dışımızda kimse polise gidip suç duyurusunda bulunmadı. Sürecin sonunda bu olayın bir temiz eller operasyonu başlamasını tetiklemesini temenni ederim” dedi.
“SÖZÜN BİTTİĞİ NOKTADAYIZ”
Trafik cezasını ödemeyen insanların tutuklandığını ancak kamu kaynaklarını, kamu arazilerini, orman arazilerini, deniz kenarlarını harcayanlara hiçbirşey olmadığını vurgulayan Gürcafer, artık sistemin çöktüğünü ve sözün bittiği noktaya vardığımızı söyledi.
Kamu arazileri, orman arazileri ve deniz kenarlarının ülke çocuklarının geleceği olduğunu kaydeden Gürcafer, siyasetçilerin bunları kendi çıkarları uğruna bu kadar rahat kullanamaması gerektiğinin altını çizdi.
“İNŞAAT SEKTÖRÜNÜN BUGÜNÜNÜ VE YARININI PLANLIYORUZ”
Ülkedeki en büyük sorunun plansızlık olduğunu belirten Gürcafer sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yıllardır ısrarla imar planları ve sosyoekonomik kalkınma planlarının yapılması gerektiğini söylüyoruz ama bundan uzak duruyorlar. Çünkü planlama yapılırsa birçok karar siyasetçinin iki dudağı arasında olmaktan çıkacak. Ama bizim bu konuyu zorlamamız gerekir.
Şu anda biz Management Centre ile birlikte inşaat sektörü ile ilgili bir strateji planı ortaya çıkarmak için çalışıyoruz. Çalışmamız tamamlanmak üzeredir, birkaç hafta içinde hem kamuoyu hem de siyaset kurumu ile paylaşacağız. Hedefimiz, inşaat sektörünün bugününü ve yarınını planlayan bu çalışmanın devlet politikası haline gelmesini sağlamaktır.”