Kapat

“Yabancılar ve Muhaceret (Değişiklik) Yasası” yürürlükte

Gerek yurt içinde gerekse yurt dışında olup KKTC’de izinsiz olarak bulunmaları sebebiyle cezaya düşmüş yabancılara af öngören “Yabancılar ve Muhaceret (Değişiklik) Yasası, Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Muhaceret Affı, 90 gün boyunca geçerli olup, (7/11/2022-3/2/2023) afla ilgili para cezasını ödediğine dair makbuzla turist vizesi almış kişilerin çalışma izin işlemlerinde “borcu yoktur” belgeleri ve ön izin koşulları aranmayacaktır.

Aftan faydalanabilmek için İçişleri Bakanlığının resmi web sitesi https://icisleri.gov.ct.tr/ adresinden online işlemler bölümünden başvuru ve ödeme yapılabilmektedir.

Gürcafer Cumhuriyet Bayramı’nı kutladı

Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği (KTİMB) Başkanı Cafer Gürcafer, Türkiye Cumhuriyeti’nin 99’uncu kuruluş yıldönümü nedeniyle mesaj yayımladı.

Gürcafer, Türk Milleti’ne bırakılmış en değerli miras olan Türkiye Cumhuriyeti’nin etkin ve güçlü varlığının Kıbrıs Türk halkına da güç verdiğini kaydetti.

KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, “Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm bağımsızlık mücadelesi kahramanlarını minnet ve rahmetle anar, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nızı kutlarım” dedi.

 

Gürcafer: Seyirci kalmayacağız. Gözümüz üzerinizde efendiler!

Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği (KTİMB) Başkanı Cafer Gürcafer, halkın kime oy verdiklerini ve bazı palavracı vekillerin sahip olduğu vekillik mertebesini ne için kullandığını görmelerinin geleceğimiz için önemli olduğunu söyledi.

KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer’in açıklaması şöyle: “Böyle insanları seçtiğimiz sürece bu ülkenin düzelmesini boşuna beklemeyelim. Televizyon ekranlarında halkın çıkarlarından başka bir gaileleri yokmuş gibi konuşan, konuşurken mangalda kül bırakmayan, nerdeyse gece gündüz halka hizmet etmek için çalıştığını zannettiğiniz bazı palavracı vekillerin kendi menfaatleri söz konusu olduğunda kapalı kapılar arkasında savurdukları hükümeti bozma şantajlarını halktan fazla seçmenlerinin bilmesinde yarar var. Kime oy verdiklerini ve sahip olduğu vekillik mertebesini ne için kullandığını görmeleri geleceğimiz için önemli. Koalisyon ortakları arasında gelişen kurum ve daire takaslarının benzer dayatmalar sonucu şantaj neticesinde değiştiği endişesini taşıyoruz. Geçmişte yaşanmış bazı yağmalamaların hesaplarının sorulmasını beklerken yenilerinin yaşatılmasına seyirci kalmayacağız. Gözümüz üzerinizde efendiler.”

KTİMB Türkiye’deki maden faciası nedeni ile taziye mesajı yayımladı

Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği (KTİMB) Başkan ve Yönetim Kurulu, Bartın Amasra’da maden ocağında meydana gelen patlama nedeniyle taziye mesajı yayımladı.

KTİMB adına yazılı açıklama yapan Başkan Cafer Gürcafer, patlama nedeniyle hayatını kaybeden işçilere Allah’tan rahmet, ailelerine ve sevenlerine sabır, yaralılara acil şifalar diledi.

Lapta Huzur Evi inşaatı için ihale süreci devam ediyor

Lapta Huzurevi Projesi kapsamında 01.09.2022 tarihinde açılan ihalenin katılım süreci tamamlandı.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na ait Lapta Huzur Evi inşaatı ihalesi için dosya alan 5 müteahhit firmadan 3’ü teklif verdi.

İhale kutusuna atılan teklifler, bugün saat 15.00’te Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği’nde (KTİMB); Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Özel Kalem Müdürü Osman Asilkan, KTİMB Genel Sekreteri Yusuf Önderol, KTİMB İmar, Şehir Planlama ve Sektörel Hizmetler Müdürü Fazıl Taneri, KTİMB Şehir Plancısı ve Raporlama Sorumlusu Bengü Damla Orözü ve ihaleye teklif veren firmaların yetkilileri huzurunda açıldı.

KTİMB’den yapılan açıklamada, tekliflerin Yönetim Kurulu’nda değerlendirildikten sonra kamuoyuna gerekli açıklamanın yapılacağı belirtildi.

Gürcafer: “Birlikte yola çıktık, yolun sonunda kandırıldık”

  • “ÜLKEMİZ İÇİN, TOPLUMSAL VARLIĞIMIZ İÇİN ARTIK ÖZ ELEŞTİRİMİZİ YAPIP, BİRBİRİMİZİ AFFETMEK, BİRLİK OLMAK GEREK”

 

Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği (KTİMB) Başkanı Cafer Gürcafer, Mağusa- İskele- Yeni Boğaziçi Emirnamesi’nin bakanlar Kurulu kararı ile kaldırılıp kararın ertesi gün mahkeme emri ile iptal edilmesini yorumladı.

Gürcafer, Mağusa- İskele- Yeni Boğaziçi İmar Planı konusunda ciddi bir bilgi kirliliği olduğunu söyleyerek, bu hususta halkın ikiye bölündüğünü kaydetti.

Gürcafer, “Hep söylüyorum; toplumun bölünmüşlüğünden menfaat elde edenler, yaşamını ona endekslemiş ve toplumun bölünmesinden kesimler vardır. Bu konuda da böyle oldu. Halk ikiye bölündü ama her iki tarafta da doğru bilgi yok” dedi ve süreci anlattı.

Haber Kıbrıs Web TV’de yayınlanan “Markaj” programında Ali Baturay’ın sorularını yanıtlayan Cafer Gürcafer, “topraklarımız yabancılaşıyor” eleştirilerine de açıklık getirdi.

Gürcafer, ayrıca bir süredir gündemde tutulmak istenen Girne Hastanesi ihalesi konusunda da çok önemli açıklamalarda bulundu.

“TOPLUM İKİYE BÖLÜNMEK İSTENİYOR”

KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, Mağusa- İskele- Yeni Boğaziçi İmar Planı konusunda toplumda; ‘Birileri ormanlara, sulak alanlara, SİT alanlarına ve deniz kenarlarına sınırsız büyüklükte gökdelenler yapıp, vahşice bunları satıp para kazanmak istiyor, bu insanlar da bunlara karşı çıkmak istiyor, mücadele veriyor, yargımız da bunun yanındadır” algısı yaratılmak istendiğini söyledi.

Gürcafer, KTİMB’nin Kıbrıs Türk toplumunun toplumsal varlığını ne kadar önemsediğinin altını bir kez daha çizdi ve süreci aktardı.

Cafer Gürcafer, “Kıbrıs Türk toplumunun toplumsal varlığını sürdürebilmesi ve nihai bir çözümde BM’den tescil edilinceye kadar toplumu gözetleyip korumak için bir ekonomiye ihtiyacımız vardır. Bu da dışarıdan taşıma su ile dönen bir ekonomi olmamalıdır. Kendi ayakları üzerine basan bir ekonomimizin olması şarttır. Bunu yapamıyor olmamızın sebebi de aslında plansızlıktır. Bizim planlı yaşama geçmemiz lazım bunun için de ilk yapmamız gereken imar planlarını tamamlamamızdır” dedi.

Ülkenin bir ucundan diğer ucuna kadar planlanması gerektiğini dile getiren KTİMB Başkanı Gürcafer, “İmar planlarımızı yaparsak bu bizim sosyal ve ekonomik yaşantımızın temelini oluşturacak. Planlı bir ekonomiye geçmek için de ihtiyacımız olanı yapmış olacaktık” diye konuştu.

“BİRLİKTE KARAR ALDIK VE YOLA ÇIKTIK”

 Gürcafer, devamında şunları aktardı:

“Bu çerçevede; ‘Mağusa, İskele ve Yeni Boğaziçi belediye başkanlarını bir araya getirelim, ayrı ayrı görüşelim, vizyonumuzu anlatalım. Sonra KTMMO ile sonra da şehir plancıları ile görüşelim’ dedik ve görüştük. ‘Birbirini tamamlayan bütünlüklü bir sosyo-ekonomik bir yapı oluşturalım’ dedik. Bu görüşmeleri yaptık, sonrasında çalıştay yaptık. Amacımız ve hedefimiz; ülkeyi bir ucundan öbür ucuna planlamak. Müteahhitler plan ister, çünkü önünü görebilmesi lazımdır. ‘Emirname bir günde değiştirilebilir. Böyle olmasın. Planlı yaşama geçelim, halkın katılımını olabildiğince sağlayalım’ diye konuşurken hep birlikte karar aldık ve yola çıktık.

“Süreçte şöyle bir durum ortaya çıktı: Şehir Planlama Dairesi bu yapısı ile bu planın altından kalkamaz, yeterince personeli yoktur. ‘Biz o zaman bu iş için para verelim, yalnızca para veren kısmında olalım. Bu ülkenin ziraat mühendisleri, ekonomistleri, mimarları, mühendisleri, bilim insanları hepsi bir araya gelsin. Ciddi bir akıl ordusu oluşturalım. Bununla ilgili gerekli olan parayı da biz verelim ve kendi planımızı yapalım’ aslında yola çıkış planımız buydu.”

“BİR ANDA BİR EMİRNAME YAYINLANDI, İNSANLAR AYAĞA KALKTI”

 KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, bu çalışmalar yapılırken bir anda bir emirnamenin yayınlandığını ve bu emirnameden haberdar olmadıklarını kaydetti. Bu emirname ile birlikte insanların ayağa kalktığını anlatan Gürcafer, bunun üzerine Mağusa’da 200’e yakın kişinin katıldığı bir toplantı gerçekleştirdiklerini akabinde de hükümet ile görüşmeye başladıklarını anlattı.

Hükümetle yapılan görüşmelerde belli bir süre sonra emirnamenin içeriği noktasında anlaştıklarını söyleyen Cafer Gürcafer, imar planının nasıl yapılacağı, kaç kişinin istihdam edileceği, bu kişilerin KTİMB tarafından ödeneceği konularında uzlaşıya varıldığını, müktesep haklar ile ilgili de tanımlamanın yapıldığını dile getirdi.

“RESMEN KANDIRILDIK”

Gürcafer, emirnamenin içeriğince yalnızca bir madde olduğunu ve bu madde ile resmen kandırıldıklarını söyledi.

Cafer Gürcafer şunları aktardı:

“Resmen kandırıldık. Kandırıldığımızı düşünüyoruz. Biz şehir plancısı değiliz. Biz ilk defa bir imar planı yapılmasında katkı koyan tarafız.

Nedir bu müktesep haklar; sen bir yer aldın, projeyi çizmesi için mimara verdin, çocuklarına iki tane ev yapacaksın. Seni yarı yolda yakaladı. Müktesep hak; senin içinde bulunduğun süreci, belli bir süre içerisinde tamamlamaktır müktesep hak. Müktesep hak, Annan Planı döneminde çıktı. Hatırlanacağı üzere o dönemde bir moratoryum hazırlanacaktı.  İki toplum lideri arasında bu konu görüşüldü ve BM’ye kadar da gitti. O zaman; ‘Vize bürosundan geçmiş projeler müktesep haktır ve dolayısıyla onların inşaatı devam edecektir’ dendi. Bu uygulama ondan sonra tüm emirnamelerde uygulandı. Bunda da ‘müktesep haklar olsun, ondan sonra planı yapacağız. 1 yılda bu planı tamamlayacağız’ dedik. Yalnız bu müktesep haklar ile ilgili 3 aylık bir süre koydular. Buna itiraz ettik. Devlet dairelerinden bir dosya 7-8 ayda çıkmıyor’ dedik. ‘3 ay tamamlandığında, bir 3 ay daha uzatırız’ dediler.

O gün geldiğinde ve uzatma talep ettiğimizde, şehir plancıları mahkemeye gitti. ‘Bu uzatma emirname değişikliğidir. Emirname değişikliği de halka açık toplantı yapılmadan yapılamaz’ deyip ara emri aldılar.  Sonra da çıkıp halka ‘denizlerimizi kirletiyorlar, ormanlarımızı yok ediyorlar da gökdelenleri dikiyorlar. Gittik, kendilerini durdurduk’ dediler. Sırf popülizm adına, bizi alkışlaması için kandırdığımız insanların duygularını sömürerek nereye gideceğiz!!!”

“BU ÖFKE KİME?”

KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, “inşaatlar kaçak” söylemine de açıklık getirdi. Konuyla ilgili çok önemli açıklamalarda bulunan Gürcafer, şunları kaydetti:

“Bir taraftan Anayasa; ‘siz devlete müracaat ettiğinizde devlet size 1 ayda cevap vermek zorundadır’ der, fakat diğer taraftan sen inşaat ruhsatı için devlete başvurursun, devlet süreci sana 2,5 senede tamamlar. Hal böyle olduğu için ilk aşamadan sonra inşaatlar başlar. İlk aşama; araziyi alırsınız, gidip devlete verginizi ödersiniz, Tapu Dairesi’nden araziyi devralırsınız. KTMMOB’ne kayıtlı bir mimarı çağırırsınız ve o size projeyi çizer. Mimar bu çizimi, Şehir Planlama Dairesi ile görüşerek ve o bölgenin imar mevzuatına uygun olarak çizer. Ondan sonra kendinin vize bürosu vardır, orada kontrolden geçirtir ve onaylatır.  Çoğu zaman hatalar tespit edilir ve birkaç kez gider gelir. Sonra deprem yönetmeliğine göre statik hesaplarını yapması için KTMMOB’ne kayıtlı bir mühendise verir. Ülke mevzuatlarına uygun onun statik projesi çizilir. Sonra götürür odaya ve vize alır. Sonra devreye yine KTMMOB’ne kayıtlı elektrik mühendisi devreye girer. O da KTMMOB’nin vize bürosundan gider vize alır. Sonra ÇED raporu için yine KTMMOB’ne kayıtlı çevre mühendisi devreye girer. Tüm bunlar yapıldıktan sonra artık siz; bilimin ülkenizde koyduğu kurallar çerçevesinde, ülke mevzuatlarına göre projenizi çizdiniz demektir ve gidersiniz belediyeye ruhsat için müracaatınızı yaparsınız. İşte o aşamada ruhsat müracaatı mevzuatı çok uzadığı için inşaata başlarlar. Bu arada belediye bu evrakları, Çevre Dairesi’ne gönderir. Çevre Dairesi, 7-8 ay sonra bunu onaylar. Sonra Planlama İnşaat Dairesi’ne sonra da Elektrik Dairesi’ne, Telefon Dairesi’ne, İtfaiye Müdürlüğü’ne ve Anıtlar Yüksek Kurulu’na, Tarım Dairesi’ne ve Eski Eserler ve Müzeler Dairesi’ne gider. Bütün bu dairelerden görüşler gelir, belediyede durur. Müteahhit en son aşama olan harç ödemek için belediyeye gider. Sen de bu yandan mahkemeye gidip, ‘3 ay süre geçtiği için bu emirname değişikliğidir. Halka açık toplantı yapmadık’ deyip ara emri aldın ve sen adamı kaçağa düşürdün. Sonra da ortalığı velveleye verdin. Bunu yaparak senin eline ne geçecek? Bu ülkeye, bu topluma, müteahhit firmalara, senin de ekmek yediğin sektöre zarar verdiğinde eline ne geçecek? Kimedir bu öfken?”

“ÜLKEDE KÜÇÜK KÜÇÜK DEREBEYLİKLER KURULUP, TARAFTARLAR OLUŞTURULDU”

KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, ülkede küçük küçük derebeylikler kurulup, taraftarlar oluşturulduğunu ve bu kişilerin o taraftarların alkışları ile beslendiğini ifade etti.

Bu durumun toplumu bataklığa sürükleyeceğini, bu tavırlar veya sosyal medya üzerinden aleni yapılan hakaretlerle, halkı bölmekle, statüko yaratıp bu statükodan beslenmekle toplumsal varlığımızın sürdürülemeyeceğini kaydeden Gürcafer, Bunun üzerine; ‘gelin, TV’ye çıkalım, 5-6 saat cevapsız kalan ne kadar soru varsa hepsini cevaplayalım’ diye çağrıda bulunduğunu ancak bu çağrısına olumlu dönüş yapılmadığını dile getirdi.

KTİMB Başkanı Gürcafer, Fasıl 96’ya geri dönülmesi konusunda yaptığı açıklamada ise şöyle dedi:

“Aynı kesim, ‘İskele’de kaçak inşaatlar yapıldı, siz de buna göz yumuyorsunuz’ dedi. Biz İsveç, Danimarka, Norveç, Rusya pazarına girebilmek için neler çektik. Neler yaşadık. Bu konutlar satılmazsa ne olacak. Bu inşaat sektörü 70 alt sektörü besler. 10 binlerce insan bu sektörden ekmek yer. Bu inşaatlar devam eder ve yabancı acenteler artık bizi sorgulamaya başladı, iptaller ile ilgili avukatlar devreye girdi, bu korkunç bir yıkım getirecek. Ben gittim ve KTMMOB’nin kapısını çaldım. ‘Bu sorunu çözmemiz lazım’ dedim ve bir araya geldik. Toplumsal sorumluluğumuz var. Bizim bu anlaşamamamızdan dolayı ülke ekonomisine zarar veriyoruz. Gelin uzlaşalım’ dedik. ‘Bakalım’ dediler sonra da bana görüşmeyeceklerini belirten bir haber gönderdiler. Artık mecbur bıraktılar. Bunun önünü açabilmenin başka hiçbir yolu yoktu. Ülke milyarlarca lira zarara girecekti.”

“KENDİLERİNİ PADİŞAH İLAN ETTİLER”

Süreci bu şekilde özetleyen KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, 55/89 Sayılı İmar Yasası’nı da yaparken kendi meslek haklarını ciddi şekilde güvenceye almak için çaba sarf ettiklerini ancak işin ucunu fazla kaçırdıklarını ve kendilerini padişah ilan ettiklerini söyledi.

Söz konusu yasanda, ‘bu ülkede her türlü emirnameyi, planı, Şehir Planlama Dairesi’nde çalışan, Şehir Planlama Odası’na kayıtlı şehir plancıları yapabilir’ dendiğini kaydeden Gürcafer, “Biz ‘bu İmar Yasası’nın değişmesi ve toplumun her kesimini temsil eden, katkı koyabilecek olan, akil insanlardan oluşan bir imar üst kurul oluşturulması lazım’ dedik. Ortalığı kaldırıp oturttular” dedi.

Gürcafer, KTİMB’nin kurumsal bir yapısı olduğuna dikkat çekerek bir şeyi isterken veya bir konuda adım atacağı zaman dünyadaki örneklerini araştırdığının altını çizdi.

Rumların 1972 yılında yapılmış olan İmar Yasası’nı günümüze kadar 29 kez revize ettiğini, yasanın günün koşullarına göre güncellendiğini söyleyen Gürcafer, “Biz! Dört dörtlük mü yaptık. Çok mu mükemmel yaptık bu işi?” diye sordu.

Neticede sürecin; bu yasanın kendilerine vermiş olduğu yetkiden dolayı tıkandığını anlatan KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, şöyle devam etti:

“İmar planının son aşamasında çok sıkıntılar oldu. Siyasi baskılar, itirazlar, tartışmalar vs. Plan ekibine gittim ve samimi şekilde sohbet ettik. Özetle ‘bu planlar 1980’li yıllarda, toprak reformu yapılmadan önce yapılmış olsaydı biz bugün hiç sıkıntı yaşamayacaktık ama atalarımız bir hata yaptı ve bu sorunu ileri attı. Ya biz de ileriye atacağız ve daha kötü bir düzen yaratacağız ya da çözeceğiz. Ama yapılanma başlamışken çözüm sıkıntılıdır. Dolayısıyla şu çemberi çizelim; ormanlar, sulak alanlar, SİT alanları, köy dokusunun güvence altına alalım’ dedim. Bu konuda da anlaşıldı. Sonra, ‘mevcut durum analiz edilsin, kim nerelerden, hangi amaçla ne aldı, tespit edilsin’ dedim. ‘Çünkü siyaset üzerinde baskılar olursa, bu planı tehlikeye atacağız’ dedik. Ertesi günü beni dönemin İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars aradı ve plan ekibinin bir açılım yaptığını söyledi.  O açılımdan sonra biz; ‘tamam, plana hiçbir itirazımız yoktur, bu planın imzalanmasını biz de isteriz’ dedik.  O akşam bize bir mesaj geldi ve plan geçti. Meğer o gün KTMMOB, o toplantıda kavgalar çıkarır ve açılım tekrardan iptal edilir. Diğer taraftan belediye başkanları, belediye meclislerinden yetki almadan bu imzaları atarlar ve ertesi gün dananın kuyruğu kopar ve Ersin Tatar, ‘ben bu planı imzalamam’ der. Popülizm bizi bu noktalara getirdi. Bizim artık öz eleştirilerimizi yapıp, birbirimiz affedip doğru olanda birlikte yürümemiz lazımdır.”

“TOPRAKLARIN YABANCILAŞMASI BURADA DEĞİL, YANLIŞ VERİLEN VATANDAŞLIKLARDADIR”

KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, “topraklarımız yabancılaşıyor” söyleminin ise kabul edilemez olduğunu dile getirdi.

Gürcafer, “Dünyanın merkezi KKTC değildir. Bir Malta örneği vardır. İnsanımız birileri tarafından bilinçli olarak yanlış bilgilendiriliyor. Fasıl 96 çerçevesinde 20 bin konut yapmak için ihtiyaç duyduğun arazi 1000 dönümdür. 100 bin konut için ihtiyaç duyduğun arazi 5000 dönümdür. KKTC, 2 milyon 455 bin dönümdür. Bu bir turizm modelidir. 20 bin konut üzerinden gidersek 1 ev, 4 ay yabancıya kiralandığında bu ülkeye 1 milyon turist gelir. Bu turistler de otelde kapanıp kalmaz. Ülke ekonomisine katkı koyar. Toprakların yabancılaşması burada değil, bu ülkede yanlış verilen vatandaşlıklardadır. Ben müteahhitlerime; ‘Fasıl 96’ya dönülmeyecek, hayal kurmayın’ dedim. Ben toplumsal varlığımız için ihtiyacımız olanın planlı bir yaşam olduğunun bilincindeyim. Her değerlendirmemi bu temelde yapar, her adımımı bu amaca hizmet edip etmediğine bakarak adım atarım” ifadelerini kullandı.

“LONG BEACH BÖLGESİNDE GEREKLİ ADIMI ATIK, ÇALIŞMALAR SÜRÜYOR”

KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, Long Beach bölgesindeki yapılanma ve bölgedeki çevre sorunları konusunda da soruları yanıtladı.

Gürcafer, “O konuda da hiç kimse bir şey yapmadı, biz adım attık. ‘İmar planı döneminde bir fon oluşacak, o fondan bölgenin arıtma tesisi yapılacak’ dedik. Fon yönetimi de oluşturduk. İlk toplantımızı da yaptık. Bunu da eleştirip, alay ettiler. Ben iyi bir şeyler yapmak için uğraşıyorum. Sen de gel. Yanlış ise doğrusunu birlikte yapalım. Sürekli eleştirerek bir yere varılamaz” dedi.

KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, bölgede henüz daha lağımın denize karışmadığını ancak bir an önce gerekli çalışmaların yapılması gerektiğini söyledi.

Gürcafer, şunları kaydetti:

“Bizim bir an önce bunu yapmamız lazım. Şu an böyle bir durum yok ama 1-2 yıl içinde denize lağım karışacak. Olan şuydu: Septik kuyular beton ve su geçirimsiz olmalıdır. Bazıları delindi. Tespit ettik, bu da bazı münferit evler. Orada su seviyesi yüksektir. Yer altındaki suya kolibasil karıştı ama bu denize ulaşmadı. Sağlık Bakanlığı orada her 15 günde bir zaten ölçüm yapıyor. Bir müteahhit orada temel kazısı yaparken temelde çıkan suyu bilmez. Masum bir su sandı, çekti ve yağmur suyu drenaj hattına döktü, su dereye karıştı. Olayı öğrendiğimde hemen belediye ile temasa geçtim, ertesi gün ekip gönderdim, ıslahı yaptık. Hemen toplantı yaptık gereken uyarıları yaptık. Akabinde İçişleri Bakanlığı’nda toplantı yapıp karar aldık ve ‘bir an önce kendimiz ödeyerek bu kanalizasyonu, atık su arıtma tesislerini yapalım’ dedik ve bununla ilgili de adım attık.”

“GİRNE HASTANESİ… BUGÜN OLSA AYNISINI YAPARIM”

 Girne Hastanesi ihalesi konusunda KTİMB yönetimine ve müteahhitlere yönelik eleştirileri de yorumlayan Cafer Gürcafer, “Gene olsa gene yaparım. O eleştiren arkadaşın ne için eleştirdiğini çok iyi bilirim” dedi.

Gürcafer, şunları söyledi:

Ben KTİMB Başkanıyım ve 18/98 sayılı yasayı temsil ederim. Bir de 19/98 sayılı yasa vardır. Ben tüm üyelerime eşit mesafede yaklaşmak zorundayım. Yasaların da tüm müteahhitlere eşit mesafede eşit fırsatlar içeren şekilde yaklaşmasını gözetlemek ve onun mücadelesini vermek zorundayım. O eleştiren arkadaşın ne için eleştirdiğini çok iyi bilirim. Ama burada ağzımı açmak istemiyorum. Benim için önemli olan, üyelerime fırsat eşitliğini vermekti, verdim. Gene olsa gene yaparım. O gün ihale neticelenseydi, o işi alan müteahhit batacaktı, inşaatı da tamamlayamayacaktı.

Bir Kamu İhale Tüzüğü var. 1980’li yıllardan 2008’e kadar tüm ihaleler bu tüzükle yapıldı. Kamu İhale Yasası hazırlandı ve Meclis’ten geçti. ‘Yıl sonuna kadar yürürlükte olmayacak, yıl sonunda Yapım İşleri Tüzüğü yapılınca yasa yürürlüğe girecek denildi. Bu sürede yasanın hazırlanmasında aktif bir şekilde bulunduk. Yasanın hazırlanmasına çok katkı koyduk. Tüzüğün hazırlanması gündeme geldi, bizi hiç çağırmadılar. Son dakika, aldılar eski kamu ihale tüzüğünü koydular. Dolayısıyla yasa ile tüzük çelişti. Bir yasa varken ve bu yasa müteahhitlere nasıl karne verileceğini, ne büyüklükte iş yapacağını belirlerken sen başka bir tüzükle sınırlama getiremezsin. O tüzük o gün iptal edilseydi o ihale aynı gün neticelenecekti.

Sen, KTİMB Başkanını, üyeleri arasında adaletsizlik olur diye o ihaleye karşı çıkmasını eleştirirken bu tüzüğün 1,5 sene iptal edilmesini bir kez eleştirmezsen o zaman ben sende kötü niyet ararım. Şimdi ihale süreci açıldı, 9 müteahhit de dosya aldı.”

 

“Külliye projesi öncesinde okulların güçlendirilmesi gerekirdi”

KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, külliye yapımına ilk başta karşı çıkılması gerektiğini kaydederek, külliye projesi öncesinde okulların ve kamu binalarının güçlendirilmesi gerektiğini söyledi. Gürcafer, “Atı alan Üsküdar’ı geçti.” dedi.

 

Haberin detayları için tıklayınız >>>https://www.kibrispostasi.com/c35-KIBRIS_HABERLERI/n440432-cafer-gurcafer-kulliye-projesi-oncesinde-okullarin-guclendirilmesi-gerekirdi?fbclid=IwAR133745bQKXyAL67ZYDGoln51Rua-maFnP9zzixcCDF2pRqn0ARrIFf2GY

“Yapım İşleri İhalelerinde Uygulanacak Esaslar ve Usuller (Değişiklik) Tüzüğü”

“Yapım İşleri İhalelerinde Uygulanacak Esaslar ve Usuller (Değişiklik) Tüzüğü”, KTİMB’nin görüş ve önerileri doğrultusunda yeniden düzenlenerek yürürlüğe girmiştir.

  • “YAPIM İŞLERİ İHALELERİNDE UYGULANACAK ESASLAR VE USULLER (DEĞİŞİKLİK) TÜZÜĞÜ”

 

 

 

  • “MALİYE BAKANLIĞI’NIN YAPIM İŞLERİ İHALELERİNDE FİYAT FARKI UYGULAMASI HAKKINDA GENELGESİ”

 

 

KTSO, KTEZO ve KTİMB arasında iş birliği sözleşmesi imzalandı

Kıbrıs Türk Sanayi Odası (KTSO), Kıbrıs Türk Esnaf ve Zanaatkarlar Odası (KTEZO) ve Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği (KTİMB) arasında iş birliği sözleşmesi imzalandı.

Haberin ayrıntıları için tıklayınız >>>https://brtk.net/ktso-ktezo-ve-ktimb-arasinda-is-birligi-sozlesmesi-imzalandi/

Gürcafer: Anlaşılan ile uygulamaya giren tüzük aynı değil

Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği (KTİMB) Başkanı Cafer Gürcafer, “Yapım İşleri İhalelerinde Uygulanacak Esaslar ve Usuller (Değişiklik) Tüzüğü”nün mevcut şekli ile ihtiyaca cevap veremeyeceğini kaydetti.

Üzerinde anlaşılan tüzük ile hayata geçirilen tüzüğün aynı olmadığının altını çizen Gürcafer, sistemin önünün halen tıkalı olduğunu söyledi.

Gürcafer, müteahhitlerin morallerinin bozuk, ihalelere katılma noktasında negatif olduğunu belirterek, “Bu bir tüzüktür ve tüzük bir Bakanlar Kurulu kararı ile değişebilir. Dolayısıyla bu hatayı 1-2 gün içinde düzeltebilirler” dedi.

Gündem Kıbrıs Web TV’de konuşan KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, “Fiyat farkı uygulaması, bizim çok uzun zamandır gündeme getirdiğimiz, defaten eylem yaptığımız bir konuydu. Çünkü, müteahhitlerimiz bundan çok mağdur oldu. Çok uzun yıllardır birçok müteahhidimizin iflas etmesinin nedeni budur.

Devlet sizinle TL olarak bir sözleşme imzalıyor ve sizden kaynaklanmayan nedenlerden dolayı Türk Lirası, döviz karşısında sürekli değer kaybediyor. Girdi maliyetleriniz, harcamalarınız döviz ama aldığınız TL. Yani harcadığınız karşısında aldığınız sürekli eriyor. Karınız yüzde 10 iken kaybınız yüzde 85’leri buluyor. Bu sebepten dolayı birçok müteahhit firmamız battı” ifadelerini kullandı.

Müteahhidin bu konuda yıllardır sesinin duyulmadığını belirten Gürcafer, mevcut hükümet döneminde buna son verildiğini ve Başbakan Ünal Üstel’in fiyat farkı uygulamasının hayata geçirilmesi hususunda gerekli talimatı verdiğini, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanının da bu konuda bayağı katkı koyduğunu anlattı.

Gürcafer süreçte; Türkiye’deki uygulamanın örneğinin alındığını söyleyerek, “yüzde 5, en fazla yüzde 10 karım olan TL bazında bir işte yüzde 70-80 zarar etmenin altından kalkamam” dedi.

Cafer Gürcafer, şunları kaydetti: “Bu konu masaya yatırıldı ve çözüm bulundu, Sayın Başbakan da bunun bize müjdesini verdi. İhaleye katıldınız, sözleşmenizi imzaladınız. Teminat mektubu karşılığında yüzde 30 avans verilecek. Siz işe başladıktan sonra dövizdeki artış yüzde 13’ün üzerine çıkarsa size verecek. Biz böyle biliyorduk, anlaşma da böyleydi ama maalesef Bakanlar Kurulundan geçen tüzüğün böyle olmadığını öğrendik.

Bu hususta Maliye Bakanlığının Müsteşarı Burak Bey kendine göre bir formül geliştirdi. Bizimle konuştuğunu iddia etti ama ne bizim yönetimimizde ne teknik kadrolarımızda ne Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı ne de Başbakanlıkla yapılan görüşmelerde böyle bir şey konuşulmadı.”

“KELİME OYUNLARI İLE SANKİ TÜCCAR PAZARLIĞI YAPIYORUZ”

“Yapım İşleri İhalelerinde Uygulanacak Esaslar ve Usuller (Değişiklik) Tüzüğü”nü yorumlayan Gürcafer, “Örneğin birinci hakkedişte diyelim ki dövize yüzde 16 artış geldi, yüzde 13 indirilecek, size yüzde 3’lük bir fark verilecek ama ikinci hakkedişte ihaleyi imzaladığınız tarihten itibaren yüzde 25’lik bir artış geldiyse onu dikkate almayıp birinci hakkediş tarihindeki döviz kuru ile ikinci hakkediş arasındaki döviz kurunu verecek” dedi.

“Kelime oyunları ile sanki tüccar pazarlığı yapıyoruz” diyen KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, “Sen devletsin, ben bu devletin bir bireyiyim. Ben devlete vergi ödeyen ve yaptığı ticari faaliyetten dolayı devletine milyarlarca lira katkı koyan bir sektör, kurum, kuruluşum. Aslında bunların bütünü devleti, toplumu, halkı, KKTC’yi oluşturur. Dolayısıyla yetkililer; ‘bizim gücümüz bu kadar’ diyor.  O zaman 20 tane iş yapmayacaksınız. Az yapacaksınız ama tam yapacaksınız” ifadelerini kullandı.

“RİSK ENSEMİZDE BOZA PİŞİRMEYE DEVAM EDECEK, BİR AN ÖNCE ÖNLEM ALMAMIZ LAZIM”

Cafer Gürcafer, Uluslararası finans kuruluşlarının yaptığı açıklamalara bakıp, küresel ekonomik gelişmeler değerlendirildiğinde dövizde dalgalanmanın durmayacağını, bu hususta kasım ayı ile ilgili felaket senaryoları çizildiğini anlattı.

Konuşmasının devamında “Bu risk ensemizde boza pişirmeye devam edecek” ifadelerini kullanan Gürcafer, Dolayısıyla bir an önce önlem almamız lazımdır. Çünkü önlem alınmadığı sürece biz iş yapamayacağız, biz iş yapamayınca da devletin dolayısıyla da halkın ihtiyacı karşılanamıyor” dedi.

KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, “Örneğin, okulların tadilatı, hastanenin tamiratı, yollar, kaldırımlar vs. Bu tür ihtiyaçlar yapılamıyor. Biz, ‘bize rant vermeyin, bize kar da vermeyin. İstiyorsanız siz malzemeyi alın, biz size bunu yalnızca maliyetine yapalım’ diyoruz. Bizim devletten kar elde etme gibi bir derdimiz yoktur. Biz aslında bir sorumluluğu yerine getirmeye çalışıyoruz. Ama bu bizim sırtımıza yüklenmeye çalışırsa biz bunu yapamayız, böyle bir gücümüz yoktur” diye konuştu.

Sistemsizliğe vurgu yapan Gürcafer, “UNDP ihale açıyor, bizim müteahhitlerimiz bu ihalelere katılıyor, onların bize sunduğu imkanlar, bizim devletimizin sunduğu imkanların 2-3 katı, bunun tersi olmalı. Biz bu işi bir sisteme oturtmalıyız” dedi, “Biz bu konuda çok gecikiyoruz” uyarısında bulundu.

Cafer Gürcafer, konuşmasının devamında şunları kaydetti: “Yılan hikayesine dönen bir Girne Hastanesi ihalesi var. Zeyilname yayınlayıp fiyat farkı uygulamasının hastanenin ihalesinde uygulanacağını söylememiz lazımdır. Çünkü hastane TL ile bir ihaledir ve çok risklidir. Döviz kasımda, aralıkta patlarsa, o ihaleyi alacak olan adam öyle bir batar ki iki kuşak yeniden düze çıkaramaz.

Aynı yeni cezaevi projesindeki gibi, Taşyapı’nın şu anda yaptığı köy yolları ihalesinde olduğu gibi, sahayı yapmak için gelen Siyah Kalem Firmasının yapacağı gibi. Yani bu aslında bütün dünyada uygulanan bir sistemdir. Neden ısrarla bu bizim müteahhidimize layık görülmüyor.”

“’TÜRKİYE İSTEMİYOR’ YALANINDAN VAZGEÇİN”

Cafer Gürcafer, konunun suiistimale açık olduğuna da vurgu yaptı. Gürcafer, “‘Türkiye istemiyor’….  Böyle bir şey yok! Bu yalandan vazgeçin! Tamamen bizim yetkililerimizin yapmadığı, anlamsız bir şekilde ısrar ettiği bir konu. Eğer biz bu işi birkaç gün içerisinde çözemezsek önümüzdeki dönemdeki bütün ihaleleri olumsuz bir şekilde etkileyecek” ifadelerini kullandı.

“KAMU İHALELERİNDE KAPLUMBAĞA BİLE BİZDEN DAHA SÜRATLİ””

Kamu ihalelilerindeki durumu; “kaplumbağa bile bizden daha süratli” ifadeleri ile özetleyen KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, şunları kaydetti: “Biz müteahhitlere; ‘yapmayın’ demiyoruz, ‘ihalelere katılmak yasaktır’ da demiyoruz ama yapamazlar, bu riskin altına giremezler, mümkün değil. Kamu ihalelerindeki durumu özetlemek gerekirse kaplumbağa bile bizden daha süratli.

Merkezi İhale Komisyonu (MİK) başka bir yerde, Planlama İnşaat Dairesi başka bir alem, Karayolları Dairesi başka yerde, Maliye Bakanlığının yetkilileri başka bir havada, biz başka yerde. Birbirimizden kopuk durumdayız. Bir yuvarlak masa etrafında oturup karar almak ve o kararı uygulamak gerekmektedir. Biz belki de 1 yıldan fazladır kamu ihalelerine katılmıyoruz. Oysa bu 24 saatte çözülecek bir konudur. Anlaşılamadı, anlaşılamadı Sayın Başbakan son ‘yarın akşamüzeri şu saatte, buraya gelin’ dedi. Sayın Başbakan o toplantıya başkanlık etti, orada anlaştık. Ancak başka bir tüzük geçti.”

“HALKA KARŞI SORUMLULUĞUNUZ VAR. BU ÖTELENEBİLECEK BİR SORUN DEĞİLDİR”

Yapım İşleri İhalelerinde Uygulanacak Esaslar ve Usuller (Değişiklik) Tüzüğü”nde ‘yerel kaynak, yerel ihalelere verilecektir’ dendiğini ama zaten ihalelerin yüzde 95’inin zaten T.C. kaynaklı olduğunu söyledi.

“Bu nasıl bir yaklaşımdır! Halkın karşısında neyi ispatlamaya çalışıyoruz?” diyen Gürcafer, “Bu bir sorundur ve bu sorunu çözüp devam etmemiz lazımdır. Bu ötelenebilecek bir sorun değildir. Bu halka karşı bir sorumluluğumuzdur.

BRTK’nın Müdürü Sayın Meryem Özkurt geçtiğimiz gün beni aradı ve ‘dam akıtıyor, cihazlar gidiyor, birçok kez ihale açıldı, kimse teklif vermiyor. Lütfen bize yardımcı olun.’ dedi. Müteahhit yapmıyor. Zarar edeceği işi kim yapar! ‘Ben sana 3 TL vereyim, sen 10 TL bul ve git bu işi 13 TL’ye yap’…  Bu nasıl bir yaklaşımdır, nasıl bir beklentidir! Devlet, yol gösterici, katkı koyan, teşvik verici olur” şeklinde konuştu.

“ZAMAN KAYBEDİYORUZ”         

Kaybedilen her günün büyük zararlara neden olduğunu söyleyen KTİMB Başkanı Gürcafer, şunları kaydetti: “Alsancak yolu ihalede şu anda. Yol yapımında en önemli hammadde katrandır. TÜPRAŞ’ın fiyatı vardır, o da dövize endekslidir. Hem de petrol varil fiyatına endekslidir. Siz bu ihaleyi aldınız, dolara yüzde 30 artış geldi, nasıl olacak? Diğer önemli girdi ise akaryakıttır. Yarın yakıta zam geldiğinde peki ne olacak benim halim? Mecburen yarım bırakacağım. Türkiye bu işi çözdü. ‘Zam gelirse ben öderim, sen git işini yap’ der.

KKTC’de maalesef bu konuda çok tereddütlü davranılıyor. Açıkçası benim bu hususta moralim çok bozuk, çünkü zaman kaybı oluyor ve enerjimizi boşa harcıyormuşuz hissine kapılıyoruz. Bizim devam ettirdiğimiz 10’un üzerinde çalışmamız vardır.

Lapta’daki yaşlı bakım evinin yapım sorumluluğunu KTİMB aldı. 20 milyona yakın bir maliyeti var ve biz bunu cebimizden, tamamen bağışlarla yapacağız. İmar planları ile ilgili çalışmalarımız var. Yasalarla ilgili devam eden çalışmalarımız var. Sınır kapıları ile ilgili çalışmalarımız var. Yapım işleri tüzüğünde göz göre göre başkalarının hakkını yemeye imkan veren, müteahhitlerin arasında fırsat eşitliğini ortadan kaldıran, haksızlık ve adaletsizlik yaratan maddeler vardır. Çalıştık ama bir kenarda atılı duruyor. Daha yüzlerce sorun var fakat eğer biz bir fiyat farkı uygulaması ile ilgili çalışmasını 1 yılda neticelendiremediysek bu ülkenin sorunlarını nasıl çözeceğiz, ülkeyi nasıl düze çıkaracağız?

Bu süratle biz bunların üstesinden gelemeyiz. Bu ülkenin doğru insan kaynaklarının katılımı ile bu ülkenin geleceğini kurtarmakla alakalı bir çalıştay yapmamız lazımdır. Ama sırf ‘çalıştay yaptık’ demek için değil, bu çalıştaydan çıkan sonuç bildirgesine saygı duyup bir yerden başlamak lazımdır.”

“BİZDE KÜÇÜK KÜÇÜK DEREBEYLİKLERİ VAR”

KTİMB Başkanı Cafer Gürcaferülkeyi yönetenlerin ve kadrolarının ülkenin nasıl kurtulacağı, önceliklerin ne olduğu hususunda fikir birliği içerisinde olması gerektiğini ve bu noktada mesai harcaması gerektiğinin altını bir kez daha çizdi.

Sürekli olarak bir karmaşa ve kaosun içerisinde olunduğunu ifade eden Gürcafer şöyle konuştu: “Hükümet, bakanlar ve onların altındaki kadro, bürokratlar… Bunun bir vizyon ile yoğrulması, bakış açısının değişmesi lazımdır.  Devlette 20 müsteşar varsa, 10 bakan, 1 başbakan, bunların altında da 40 da genel müdür varsa bu ekip, bu ülkenin nasıl kurtulacağını, önceliklerin ne olduğu hususunda aynı bakış açısında olmalıdır. Bizde küçük küçük derebeylikleri var. Herkes kendini koruyan bir davranış sergilemenin derdinde.

Bir karmaşa, kaosun içerisinde sürekli fokurduyoruz. Bu memlekette insan kaynağı bakımından zenginliğimiz vardır. Ancak maalesef oluşmuş olan sistemimiz bu insan kaynaklarından doğru şekilde yararlanmamızı sürekli engellemektedir. Yerleşmiş olan kültür engelliyor. Bu gerçek bizi daha fazla dibe çekiyor.”

“ENERJİ BİRİMİNİN OLUŞMASI ŞART”

Ülkede artık bir enerji üst kurulunun oluşmasının gerekliliğinden de söz eden Gürcafer, “ileri gitmek için yapmamız gerekenler bellidir. Bizim bilim insanları ile altı desteklenmiş bir Enerji Üst Kuruluna ihtiyacımız var” dedi.

Dünya, her konuda inanılmaz bir yarış ve rekabet içerisinde iken KKTC’nin bunun çok gerisinde olduğunu söyleyen Cafer Gürcafer, sözlerini şu cümlelerle tamamladı:

“İnşaat sektöründe ben artık Türkiye, Yunanistan, Belçika ile rekabet ederim ama benim onlarla rekabet edebilmem için çağın ihtiyaçlarını karşılayabilecek noktada olmalıyım. Mesela ben şu anda akıllı evler yapamam çünkü yasalar bana engeldir. Bunun için enerji biriminin oluşması lazımdır.

Bizim bilim insanları ile altı desteklenmiş bir enerji birimine ihtiyacımız var. İş dünyasının dediği de budur. Enerji üst kurulu kuralım, ülkenin enerji politikalarını tespit etsin ve ülkenin enerji politikalarını geliştirsin.  Ama biz hiçbir şey yapmıyoruz. Bakanlar, Sayın Başbakan çok iyi niyetli. Ama iyi niyet bizi olduğumuz yerden başka bir yere taşımıyor. Dürüst olmak, iyi niyetli olmak lazım ama bunları yapacak birime, planlamaya, doğru ekonomik, sosyal politikalara ihtiyacımız var. Mevcut durum tespiti yapmaya, aşamalı olarak ayağa kalkmak için neler yapacağımızı tespit etmeye ihtiyacımız var. Ben tüm firmalarıma iş imkânı yaratabilecek bir potansiyele sahibim ama biz bu ülkenin insanıyız. Zamanımız çok daraldı. İnsanlarımız karar aşamasındadır, ülkeyi terk ediyorlar.”