Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği Başkanı Cafer Gürcafer, yaptığı yazılı açıklama ile 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutladı. Açıklama şöyle:

“Ülkemizde kadınların ekonomik, toplumsal ve siyasi alanlara katılımları ve temsilleri ne yazık ki arzulanan noktada değildir.

Her ne kadar 7 Ocak Genel Seçimlerinin ardından kadın milletvekili sayısının 4’ten 9’a yükselmesi ve kadın milletvekili oranının yüzde 18’e çıkması bizleri memnun etse de bunu yeterli bulmuyoruz. Çünkü kadınların her alanda güçlü ve eşit bir şekilde var olmaları için verilen mücadeleyi bir ‘kadın’ meselesi olarak değil, bir ‘demokrasi’ meselesi olarak görüyoruz.

Kadınların toplumsal ve siyasi alanlardaki temsiliyetinin yetersizliğinin yanı sıra kadın istismarı, kadına yönelik şiddet ve cinsiyet ayrımcılığı gibi konuların hala gündemimizi meşgul etmesi ise kadın haklarında ne ülkemizin ne de dünyanın istenilen noktada olmadığının kanıtıdır.

KKTC’de sadece resmi kayıtlara baktığımızda bile kadın istismarı ve kadına yönelik şiddet konularının ne kadar ürkütücü boyutlarda olduğunu görebiliyoruz. Kayıtlara göre, KKTC’de 2011 – 2016 yılları arasında 5 kadın cinayete kurban gitmiş, 1 kadın eşinin şiddetinden kaçmak isterken evinin balkonundan düşüp hayatını kaybetmiştir. 2017 yılında ise 5 kadın öldürülmüştür. Yine 2017 yılında, Sosyal Hizmetler Dairesi’ne yansıyan şiddet vakası sayısı 281’dir. Tüm bu veriler Kuzey Kıbrıs’ın kadın haklarında sınıfta kaldığını göstermektedir.

Bu nedenle, yetkilileri kadın istismarı ve kadına yönelik şiddetin son bulması için ivedi ve kararlı adımlar atmaya çağırır, ülke siyasetinde, ekonomisinde, çalışma hayatında ve sosyal yaşamda kadınları daha etkin olarak görme arzumuzu yineleriz.

Bu duygu ve düşüncelerle, tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü içtenlikle kutlarız.”

Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği Başkanı Cafer Gürcafer, Ercan Havaalanı ile ilgili ihale sürecinin hukukun üstünlüğü temelinde ele alınıp, hukuka aykırı olarak Taşyapı İnşaat Taahüt Sanayi ve Ticaret A.Ş.’ye verilmiş olan müteahhitlik izninin bir an önce iptal edilmesini talep etti. Açıklama şöyle:

“7 Ocak Genel Seçimi’nin ardından kurulan hükümetten en büyük beklentimiz ülkede hukukun üstünlüğünü tesis etmesidir. Küçükten büyüğe, yerliden yabancıya, ülke sınırlarımız içerisinde hukuk mekanizmasının herkes için eşitlik ilkesine bağlı olarak çalıştığının görmek istiyoruz.

Ercan Havaalanı ile ilgili ihale sürecinin de bu çerçevede değerlendirilerek, hem hukuğa hem de İnşaat Encümeni kararına aykırı olarak, önceki hükümet döneminde Taşyapı İnşaat Taahüt Sanayi ve Ticaret A.Ş.’ye verilmiş olan müteahhitlik izninin bir an önce iptal edilmesini ve Taşyapı İnşaat’tan da tüm müteahhitlerimiz için geçerli olan 19/98 sayılı Yapı İnşaatı ve Teknik İşler Müteahhitleri Kayıt ve Denetim Yasası’na uygunluk talep edilmesini bekliyoruz.

Söz konusu firmanın, Ercan Havaalanı ile ilgili ihale sözleşmesinde yer alan ‘daha önceden havaalanı yapmış ve bitirmiş olmak’ ve 19/1998 Yapı İnşaatı ve Teknik İşler Müteahhitleri Kayıt ve Denetim Yasası’nda yer alan ‘yerli bir firma ile çalışma zorunluluğu’ şartlarına uymadığını bir kez daha hatırlatmakta fayda görüyoruz.”

Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği Başkanı Cafer Gürcafer, yaptığı yazılı açıklama ile Girne Dağ Yolunda yaşanan sıkıntıların çözümüne yönelik öneriler ortaya koydu. Gürcafer’in açıklaması şöyle:

“Geçmişte ölümlü kazaların yaşandığı ve dün yine ciddi bir kazanın meydana geldiği Girne dağ yolu ile ilgili ivedi olarak önlemler alınmasını ve alınacak önlemlerin popülizmden uzak sonuç odaklı önlemler olmasını bekliyoruz.

Geçmişte olduğu gibi bilimsel araştırmadan uzak, iş araçlarına zaman kısıtlaması uygulayarak ve geriye kalan zaman dilimi içerisinde trafiğin daha yoğun ve daha tehlikeli seyir ettiği gerçeğini göz ardı etmemek gerekmektedir.

Bu nedenle, yapılacak olan düzenlemeler öncesinde bilimsel araştırma yapılmalı ve sorunun çözümü de bu bilimsel temelde üretilmelidir.

Yeni yapılacak olan yolun projesinin mevcut sosyal ve ekonomik yapı incelenmeden üretilmiş bir proje olması halinde, yol tamamlandıktan sonra da benzer sorunlar yaşanmaya devam edecektir.

Sözkonusu yolda yaşanan sorunların köklü çözümü için KTİMB olarak aşağıdaki önlemlerin ivedi olarak uygulanmaya konmasını öneririz:

1)Yeni yol tamamlanana kadar yol güzergahındaki hız sınırı maximum 65 km olarak sınırlandırılmalıdır.

2)İvedi olarak tonaj kontrolü yapılabilecek kantar veya benzeri düzenek kurulmalıdır.

3)Yol boyunca oluşmuş olan ve esas tehdit unsuru olan dikey ondülasyonlar, kemirici araç konarak kemirilmeli ve geçici yamalama yapmak sureti ile seyir güvenli hale getirilmelidir.

4)Yeni yol tamamlanana kadar, en az iki ekip olmak üzere, yedi yirmi dört trafik polisi ekiplerince güzergah denetlenmelidir.

5)Girne ve kuzey sahil bölgesinde bulunan ekonomik hareketlilik ve yatırımlarla ilgili taşımacılık ihtiyacı düzenlenirken trafik yoğunluğu yaratmayacak bir düzenlemeye gidilmelidir.

6)Yeni yol yapılırken iş araçları ve sivil araçların mümkün olduğunca aynı güzergahı kullanmadan seyir edebileceği bir düzenleme yapılmalıdır.”

K.T. İnşaat Müteahhitleri Birliği Başkanı Cafer Gürcafer, iş sağlığı ve güvenliği çerçevesinde başlatılan denetimler ile ilgili açıklama yaptı. Gürcafer’in açıklaması şöyle:

“Son günlerde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından İş Sağlığı ve Güvenliği çerçevesinde başlatılan denetimler Birliğimizinin bilgisindedir ve de bu hususta Birliğimiz, Bakanlık ile diyalog halindedir.

Bu süreçte, hem üyelerimizin menfaati hem de çalışanlarımızın güvenliğini göz önünde bulundurarak etkili diyaloğumuzu sürdürdük, sürdürmeye devam edeceğiz.

Her zaman belirttiğimiz gibi, hiçbirşey insan hayatından daha değerli değildir. Geçmişte yaptığımız açıklamalarda da iş sağlığı ve güvenliği konusunun öncelikli çözümlenmesi gereken sorun olarak hükümetlerin birincil vazifesi haline gelmesi gerektiğini söylemiştik. Bu nedenle, 2 Şubat 2018, Cuma günü Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı görevini devralan Sayın Zeki Çeler’in göreve gelir gelmez bu konuyu birincil vazife olarak masaya yatırması bizleri memnun etmiştir.

Ancak iş sağlığı ve güvenliğinin gerçek anlamda hayat bulması için yalnızca inşaatları durdurmak yeterli olmayacaktır. Eş zamanlı olarak atılması gereken adımlar da atılarak sorunun çözümü sağlanabilir. Bu hususta devletin özele örnek olacağı bir yapıya süratle dönüşmesini beklemekteyiz. Aksi taktirde yapılanlar palyatif bir adımdan öteye gitmeyecektir.”

Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği Başkanı Cafer Gürcafer yaptığı yazılı açıklamada, Meclis dışında ve içinde yaşananları kınadı. Yaşananları “halka karşı yapılmış aleni bir saygısızlık” olarak nitelendiren Gürcafer, “Düşünce ve ifade özgürlüğünü hazmedemeyen, kendi gibi düşünmeyene tahammülü olmayan, hoşgörüden nasibini almamış ve farklı düşünceler karşısında şiddete başvurmayı meziyet sayan bir zihniyetin bu topluma hiçbir faydası olamaz” dedi. Açıklama şöyle:

“Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği olarak, dün Meclis’te milletvekillerinin yemin töreni esnasında, gerek Meclis dışında gerekse Meclis içinde yaşananları halkımıza karşı yapılmış aleni bir saygısızlık olarak değerlendirmekteyiz.

İş dünyası temsilcileri olarak ekonominin çarklarının durma noktasına geldiği, her alanda var olan plansızlıktan dolayı keşmekeş yaşandığı ve bunun böyle devam edemeyeceği hususlarına defalarca vurgu yaptık. Yapılan son seçimle ortaya çıkan Meclis yapısının, ülkede yaşanan sıkıntılara çözüm üretebilme yeteneğinin geçmişe göre daha yüksek olması beklentisi içerisindeyiz.

Bizler böylesi bir beklenti ve heyecanla vekillerimizin yemin ederek göreve başlamasını beklerken yaşanan şiddet olayları bizleri derinden üzmüştür.

Özellikle Sayın Cumhurbaşkanımızın, Yüksek Mahkeme Başkanımızın ve daha birçok değerli misafirin, halkımızın iradesini onurlandırmak amacı ile bulundukları bir ortamda sergilenen bu davranışlar, bizlere yapılmış saygısızlığı ikiye katlamıştır.

Gerekçesi ne olursa olsun düşünce ve ifade özgürlüğünü hazmedemeyen, kendi gibi düşünmeyene tahammülü olmayan, hoşgörüden nasibini almamış ve farklı düşünceler karşısında şiddete başvurmayı meziyet sayan bir zihniyetin bu topluma hiçbir faydası olamaz.

Bu ülkede yaşayan insanlar olarak, farklı siyasi görüşlerimiz olmasına rağmen, medeniyetin, hoşgörünün, saygının ve sevginin hakim olduğu ortak vatan düşüncesini benimsemiş bulunmaktayız. KKTC Meclisi’nde de bu düşünceye saygı duyan insanlar görmek isteriz.

Kabadayı havalarında bir yaşam biçimini seçmek, insanlara korku salmaktan haz almak kişinin kendi tercihidir ama bu davranışların yeri Meclis değildir. Meclis halkındır. Bu nedenle, bu gibi davranışlar sergilemeyi tercih edenlerin Meclis’te yeri yoktur.”