Haberin devamı için tıklayınız >>>https://www.kibrisgenctv.com/kibris/gurcafer-sosyal-konut-projesi-surdurulebilir-bir-sekilde-ulke-h114801.html
Haberin devamı için tıklayınız >>>https://www.kibrisgenctv.com/kibris/gurcafer-sosyal-konut-projesi-surdurulebilir-bir-sekilde-ulke-h114801.html
Gürcafer, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı dolayısıyla yayımladığı mesajında, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, milli mücadelenin en önemli günü olan 19 Mayıs 1919’u gençliğe armağan ettiğini belirterek “en büyük temennimiz; gençlerimizin siyaset, eğitim, kültür, sanat, spor gibi alanlarda milletimizi gururlandırması ve Atatürk’ün emanet ettiği laik Cumhuriyeti daha ileri seviyelere ulaştırmasıdır” dedi.
KTİMB Başkanı Gürcafer, Türkiye halkına bağımsızlığı ve demokrasiyi getiren Atatürk’ü saygıyla andı, gençliğin 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nı kutladı.
Gürcafer, 1 Mayıs İşçi Bayramı’nın alın teri kazancının kutsallığı, demokrasi ve güvenli gelecek için mücadele günü olduğunu söyledi.
Cafer Gürcafer, mesajında “1 Mayıs İşçi Bayramı’nın çalışma barışı ile dayanışma ruhunun güçlenmesine ve emekçilerin daha refah bir dünyada yaşamasına vesile olmasını temenni eder, üretimin vazgeçilmezi ve yaşamımızın her aşamasında alın teri bulunan emekçi kardeşlerimizin 1 Mayıs İşçi Bayramı’nı kutlar, tüm camiamız adına onları saygı ile selamlarım” ifadelerini kullandı.
Detaylı bilgileri aşağıdaki dosyadan bulabilirsiniz. Festivale katılım firmalarımıza, yurt dışında yaşayan Kıbrıslı Türklere erişebilme fırsatı sunacaktır.
İlgilenen üyelerimizin 05338697099’dan bizlere ulaşmasını rica ederiz.
4 örgüt açıklamasında, toplumun lehine bir çözüm için restleşmeye değil diyaloğa ihtiyaç olduğunun altını çizdi ve El-Sen yetkilileri ile bakan Amcaoğlu’nun yapmış olduğu görüşmeyi selamladığını kaydetti.
Hükümet yetkilileri ile El-Sen arasındaki görüşmelerin derinleşerek çözüm çıkana değin devam ettirilmesi gerektiğine işaret eden KTİMB, KTEZO, KTSO ve KITOB, ortak açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Toplum adına ortaya konan ker türlü endişe, kaygı, hassasiyet bizler açısından saygıdeğerdir. Amacımız kronikleşmiş sorunlarımızın sonlandırılması, yapısal bozukluklarımızın giderilerek toplumumuzun özgür ve çağdaş gelişiminin sağlanması olmalıdır. Bu hassasiyetin Kıbrıs Türk toplumunun her bireyinin tartışmasız hassasiyeti olduğunun hepimiz farkında olmalıyız.
Kıbrıs Türk toplumunun çarpık ve çağdışı kalmış bir yapı içerisinde yaşamaya mahkûm edilmesi veya mevcut durumdan daha kötüsünü yaşatacak gelişmelerin olması bizim açımızdan kabul edilemezdir. Kendi özeleştirimizi yapıp özellikle geleceğe dönük geçmişte yapılmış olan birçok hatadan dolayı toplumun gelecek kaygısı yaşadığını ortada. Bu nedenle daha fazla sorgular durumda, daha hassas, daha kırılgan olduğunun bilinci ile hareket etmek hepimizin boynunun borcudur. Bulacağımız çözümlerin, uzlaşı yolu ve şeffaflık içeren bir yapıda olmasına dikkat etmek hepimizin sorumluluğudur. Toplumun mutluluğu ve huzuru için en zoru dahi olsa zorlamaktan kaçınmamalıyız.
Kıb-Tek ile ilgili son günlerde yaşananlarla ilgili halka yansımış olan sorunlardan halk mutsuz ve bıkmış durumda. Diğer yandan hükümet tarafından yapılmaya çalışılan bilinmeyenle ilgili halk ciddi bir endişe içerisinde. Sosyal ve ekonomik yaşamı etkileyecek bu denli önemli bir konuda yapılmaya çalışılan düzenlemeden toplumu haberdar etmek ve toplumun onayını almak hükümetlerin sorumluluğudur. Toplumun lehine bir çözüm için ise restleşmeye değil diyaloğa ihtiyaç olduğu aşikardır.
Bu çerçevede bugün El-Sen yetkilileri ile hükümet adına Sayın Olgun Amcaoğlu’nun yapmış olduğu görüşmeyi selamlamakla beraber derinleşerek çözüm çıkana değin devam ettirilmesini beklemekteyiz.”
Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği, ülkemizdeki ekonomik ve sosyal kalkınmanın temel unsurlarından biri olan inşaat sektörünün kurumsal ve yapısal standartlarının geliştirilmesi ve sektörün rekabet edebilirliğinin arttırılması için gerçekleştirilen çalışmalar kapsamında ‘İnşaat Sektörüne Yönelik Standartların Geliştirilmesi ve Denetimi Projesi’nin uygulama aşamasına başlandığını duyurdu.
10 Nisan 2023 günü KTİMB toplantı salonunda gerçekleştirilen imza töreninde konuşan KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, yakın zamanda gerçekleşen deprem felaketi ve dünyadaki gelişmelerin, ülkemizdeki inşaat sektör standartlarının geliştirilmesinin önemini bir kez daha ortaya koyduğunu belirtti.
Birliğin sektöre dair gelişim planının bir parçası olan proje sayesinde, müteahhitlerin denetlenecekleri ve sertifikalandırılacakları bir sektör standardı geliştirildiği bildirildi. Uluslararası akredite denetim kuruluşu USB Certification ile yürütülen projenin amacı, geliştirilen inşaat kalite yönetim sistemine göre KTİMB üyelerinin belgelendirilmesini kapsıyor.
İnşaat sektör standartlarının geliştirilmesi ile inşaat firmalarının daha kurumsal, daha etkin ve verimli çalışmaları sağlanırken, denetim sonrasında KTİMB Standart Geliştirme Merkezi “STAGEM” kapsamında verilecek “Kurumsal Yeterlilik Sertifikasyonu” ile firmaların ürün ve hizmet kalitesinin daha görünür olması, sektörün marka imajının geliştirilmesi ve KTİMB üyelerinin ulusal ve uluslararası pazarlarda daha rekabet edebilir olması sağlanacak. Proje kapsamında bölgesel bilgilendirme toplantılarının yakında başlayacağı bilgisi verildi.
Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği (KTİMB) Başkanı Cafer Gürcafer, Taş Yapı’nın sahibi Emrullah Turanlı’nın havaalanından kazandığı paranın bir kısmını kullanmak sureti ile havaalanı inşaatını devam ettirdiği bilgisini aldıklarını kaydetti. Gürcafer, “BÖYLE YATIRIMI NENEM DE YAPAR!” dedi.
KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer’in açıklamaları aynen şöyle:
“Yaptığımız araştırmalara ve edindiğimiz bilgilere göre, Turanlı, havaalanından kazandığı paranın bir kısmını kullanmak sureti ile havaalanı inşaatını devam ettirdi. BÖYLE YATIRIMI NENEM DE YAPAR!
Havaalanının ihalesi ile ilgili şartname ortada ne zaman başlayacağı ne zaman sonuçlanacağı ve kimin tarafından yapılacağı açıkça şartnamede belirtilmiştir. Bunlara uymadığı, Kıbrıs’taki hukuku hiçe sayarak kendi başına buyruk işler yaptığı, mahkeme kararı ile de teyit edilmiştir.
Kıbrıs Türkü ve sivil toplum örgütleri, ülke için faydalı olan, bu ülke hukukuna saygı göstererek, bu ülke insanına saygı göstererek bu ülkede yatırım yapan tüm yabancı yatırımcıları baş tacı etmesini çok iyi bilmiştir. Etrafına baksın, birçok örnek işletme görecektir.
Yatırım yapmaya başladığı günden bugüne değin ismi sürekli gecikmeyle, sürekli sözleşme ihlaliyle, sürekli vergilerini ödememekle anılmıştır, sürekli yüz milyonlarca TL vergi muafiyeti istemekle anılmıştır.
Turanlı’nın yaptığı ihlaller neticesinde yarattığı koşullar işin başında şartnamede olsaydı bu ihaleye birçok işletme talip olacaktı.
Kıbrıs Türkü sapla samanı ayırmasını çok iyi bilir. “Aklı evveller ve iki serseri” diyerek bizi kastediyorsa, lafı aynen kendisine iade ediyorum.”
Havaalanından aldığı parayı ve harcadığı paraları açıkça ortaya koysun. Biz kurum olarak havaalanına talibiz. Beğenmiyorsa gelsin yaptığı yatırımı kendisine verelim. Güle güle gitsin.”
Haberin devamı için tıklayınız >>> https://haberkibris.com/gurcafer-okullari-bize-teslim-edin-eylule-kadar-bitirelim-1111-2023-03-13.html?fbclid=IwAR0eqIeLoC97KKBu87zVife_Iabe-3Z1VfYNdfHQlfrr_nfCVovDFxfpGfs
BAKANLIKTAN YAPILAN DUYURU AYNEN ŞÖYLE:
“Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 1-10 Mart 2023 tarihleri arasında çalışma izni başvurusu kabul etmeyecek.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı tarafından, 1-10 Mart 2023 tarihleri arasında “e-nüfus ve e-kimlik” sistemleri üzerinde geçiş çalışmaları yapılması sebebiyle, aynı tarihler arasında çalışma izin işlemlerinde yeni başvuru kabul etmeyecek.
İçişleri Bakanlığı Nüfus Kayıt Dairesi Müdürlüğü ve Nüfus Baş Yazmanlığı’ndan yapılan duyuruya göre, 1-10 Mart 2023 tarihleri arasında sistem üzerinde geçiş çalışmaları yapılacağından, belirtilen tarihlerde doğum kaydı, elektronik kimlik kartı, e-imza gibi işlemler için başvuru ve elektronik kimlik kartı, doğum ve ölüm belgeleri gibi hizmetler geçici bir süre verilemeyecektir.
Bu çerçevede, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, çalışma izni kabul sürecinde İçişleri Bakanlığı ile eş zamanlı çalışmakta olduğundan, 1-10 Mart 2023 tarihleri arasında yeni çalışma izni başvurusu kabul etmeyecektir.
Vatandaşlarımızın belirtilen tarihlerde yapılacak sistemsel çalışmalar süresince mağdur olmaması adına yukarıda belirtilen hususlara özen göstermesi ve kamuoyunun bilgilendirilmesi önemle rica olunur.”
Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği (KTİMB) Başkanı Cafer Gürcafer, ülkede kontrollük zafiyeti olduğunu ancak buna karşın eğitimli, duyarlı bir mühendis, mimar kesiminin de bulunduğunu söyledi.
Yeni yapılan binalarda; ‘çatladı, çöküyor, çökme tehlikesi var’ gibi iddiaların asılsız olduğunu kaydeden Gürcafer, “Ancak 74 öncesinden kalan binalar, depreme dayanıklı olmayan okullarımız, hastanelerimiz ve kamu binalarımız vardır. Bizim bunları süratle taramamız lazımdır” diye konuştu.
Long Beach bölgesi için son günlerde sıkça dile getirilen iddialara da dikkat çeken Gürcafer, “Bu dedikodular ilk çıktığında biz, İnşaat Encümeni’ni ve ilgili belediyenin teknik elemanlarını gerekli incelemeleri yapması için bölgeye gönderdik. Teknik ekip orada, iddia edildiği gibi bir duruma rastlamadı. Tabi orada tüm konutların içerisine girip bakabilmek mümkün değil fakat tüm emlakçılara ulaştık. Müşterilerden şikâyet gelmesi durumunda bize bu konuda bilgi verilmesini istedik” dedi.
“EN ACİL BARINMA İHTİYACI”
KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, KKTC’den Türkiye’ye yapılan yardımlar konusuna da değindi.
Gürcafer, deprem bölgelerine makine ve iş gücü dışında TIR’lar dolusu gıda, battaniye ve diğer insani ihtiyaçların yanı sıra seyyar tuvaletlerin gönderildiğini ancak, şu anda depremzedeler için en acil ihtiyacın barınma olduğunu belirtti.
Kıbrıs Türkünün yapacağı yardımların doğru yere gitmesi için adım attıklarını söyleyen Gürcafer, bu bağlamda Kuzey Kıbrıs’taki 42 oda, birlik, federasyon ve dernek tarafından “Kıbrıs Türk Dayanışma Platformu”nun kurulduğunu ve deprem bölgesinde 1000 konutluk prefabrik yaşam alanı kurulması için kolların sıvandığını aktardı.
Cafer Gürcafer, Türkiye’de deprem bölgelerine kurulacak olan yaşam alanına “Kıbrıs Türk Şampiyon Melekler Köyü” adının verileceğini de yineledi.
KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer Kıbrıs Postası TV’de yayınlanan ve Ulaş Barış’ın hazırlayıp sunduğu ‘Gündem’ isimli programa konuk olarak katıldı.
“PROJE 1000 KONUT ANCAK BU SAYI BAĞIŞA GÖRE ARTABİLİR”
KTİMB Başkanı Gürcafer, “Kıbrıs Türk Şampiyon Melekler Köyü” projesinde belirlenenin 1000 konut olduğunu ancak toplanan bağışa göre bu sayının artabileceğini söyledi.
Cafer Gürcafer, imece usulü hayat bulacak olan projenin detaylarını anlattı:
“Türkiye’de şu anda depremzede 10 binlerce insan ya sokakta ya başkalarının yanında misafir olarak kalıyor ya da otel odalarına tıkılmıştır. Barınma ihtiyacı en acil ihtiyaçtır.
Biz de Kıbrıs Türkünün, bizim üyelerimizin yapacağı yardımların doğru bir yere gitmesi için bir adım attık. Burada sanırım kamuoyu biraz yanlış bilgilendirildi. Bizim bu düşüncemiz ortaya çıktığı zaman bu prefabrik konutların üretimini yapan firmalarımızın tümünden fiyat aldık. Kimisi 10 bin dolar, kimisi 11 bin dolar kimisi 13 bin kimisi de 9 bin dolar dedi. En uygun fiyattan yola çıkıldı.
Türkiye’de yapılacak olan konutlar tek tip ve 22 metrekare. Bizim yapacağımız konutlar, 42 metrekare yani Türkiye’de yapılacak olanların iki kat büyüklüğünde, en azından dört kişinin rahatlıkla kalacağı büyüklükte.
Bu kampanya başladığında da tamamen imece usulüne döndü. Elektrik Müteahhitleri Birliği, ‘elektrik işini biz yaparız ve bununla ilgili işçilik almayız’ gibi bir yaklaşım sergiledi. İnşaatla malzemesi satıcılarımızdan ‘tuvaletleri biz verelim, seramikleri biz verelim’ şeklinde çığ gibi büyüyen bir yardım etme talebi doğdu. Metal malzemesini satan firmalar bağış yapmaya başladı. Dolayısıyla burada bu bağışlarla günün sonunda bakacaksınız ki bu evlerin adedi, 80- 90 bin TL’ye mal oldu. Toplanan para kadar, belki 1300, belki 1500 konut yapılacak. Şu anda çalışmalar hummalı bir şekilde başladı. Süratle bu işi tamamlayacağız. İlk etabını, 10 günlük bir süre içerisinde göndermeyi hedefliyoruz.”
“6 ÖRGÜT DENETLEYECEK”
Gürcafer, Kıbrıs Türk Dayanışma Platformu üyeleri içerisinde de bir görev dağılımı yapıldığını buna göre, 6 örgüte bu işi denetleme görevinin verildiğini söyledi.
Yapılacak 1000 prefabrik konutun maliyetine ilişkin kamuoyundaki söylemeleri de yorumlayan Cafer Gürcafer, şunları aktardı:
“İnsanların yaptığı yardımın doğru yere gitmesinin yanı sıra burada çok önemli olan bir şey daha var ki o da Kıbrıs Türkü’nün üretmesi ve bu gibi durumlarda bir araya gelip bir şeyleri başarabiliyor olmasıdır.
Şimdi ‘Türkiye’den alalım, orada daha ucuzdur’ gibi görüşler de ortaya çıktı. Çin’de daha ucuz, Pakistan’da belki daha da ucuz. Bu doğru bir yaklaşım değildir.
Almanya’da çok daha pahalıdır ama Almanya kendi ekonomisini de göz önünde bulundurur. Bir taraftan yardım yapacağız, bir taraftan da bizi bekleyen zor bir 5 yıla hazır olmamız lazımdır. Bu noktada üretmek, kendi kendine yetmek ve kendi kendine yarayan bir sistem oluşturmak çok önemlidir. Bu büyük fotoğraftır ve buna bakmak lazımdır. Küçük fotoğraf popülizm ile ilgili şeylerdir ve bizler işin o tarafını kapattık. Kendi gücümüzle, imkanlarımızla yapabileceğimiz neyse yapmamız lazımdır.”
“TÜM İNŞAATLAR ÖNCE BİLİMİN SÜZGECİNDEN GEÇİRİLMELİDİR”
KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, kamuoyunda; “KKTC’de deprem olursa, akıbetimiz ne olur?” sorusu ve endişesine yönelik de açıklamalarda bulundu.
Gürcafer, “Bizim memleketimizde kontrollük zafiyeti vardır ama eğitimli, duyarlı bir mühendis, mimar kesimimiz de vardır. Vize noktaları bu açıdan çok büyük önem arz eder. Bunlara saygının artması lazımdır. Bunların denetimi güçlendirilmelidir ve de bu ülkede yapılan tüm inşaatları bilimin süzgecinden geçirip yapmak lazımdır” diye konuştu.
Bu konuda hükümetin de geri adım attığını söyleyen Gürcafer, “Zaten oradaki yaklaşım; devletin kendiyle ilgili çizdiği projelerin vize kontrolünden muaf olması ile ilgiliydi, ki bana göre yanlıştır, çünkü devletin kontrol sistemi zaten çökmüştür. Dolayısıyla devletin kendi yapacağı projelerin de muhakkak bu vizeye dahil olması gerekmektedir” ifadelerini kullandı.
“YAPI DENETİMİ UYGULAMASI YAYGINLAŞTIRILMALIDIR”
Gürcafer, KKTC’de yapılan her projenin vize bürosundan geçtiğini ve mimar, mühendislerin çizdiği projelerin müteahhitler tarafından yapıldığını kaydetti.
Yasaya göre, proje müellifinin bunun kontrollüğünden sorumlu olduğunu belirten Cafer Gürcafer, “Yani mühendis o inşaatın her aşamasında gerekli kontrollüğü yapmak ile mükelleftir. Dolayısıyla eğer yapılan projelerin yerinde uygulamasında bir yanlışlık varsa bunda mühendis de mimar da sorumludur” dedi.
Gürcafer, konuşmasının devamında yapı denetiminin önemine de dikkat çekti.
Cafer Gürcafer, “KTİMB ile KTMMOB’nin iyi bir diyaloğu vardır. Paydaştırlar, meslektaştırlar. Yapı denetimi de bizim ve onların çabaları ile ortaya konmuş ve yeni yeni uygulanmaya başlamış bir sistemdir. Bununla ilgili 5-6 sene önce alınmış bir bakanlar kurulu kararı vardır. Ancak maalesef birçok belediye tarafından bu uygulanmıyordu.
Bu konuda Lefkoşa Türk Belediyesi’ne (LTB) teşekkür etmek gerekmektedir. LTB, bu pilot uygulamayı, ilk başlatan, sahip çıkan, yaygınlaşmasında da büyük katkısı olan belediyemizdir.
Gazimağusa Belediyesi’nde de Sayın İsmail Arter döneminde bu çalışma başlatıldı, Şimdi de İskele Belediyesi başlattı.
Yapı denetimini diğer tüm belediyelerde yaygınlaştırmamız lazımdır” diye konuştu.
“BİNALAR SÜRATLE TARANMALIDIR”
Türkiye’deki depremin şiddetinden KKTC’nin de sarsıldığını bu sarsıntının şiddetinin ise 4 olduğunu kaydeden Cafer Gürcafer, binalarda tarama yapılması gerektiğini belirtti.
Kamuoyunda bir sürü dedikodu olduğunu ve bu hususta doğru olmayan birçok haber yayıldığını kaydeden Cafer Gürcafer, şunları söyledi:
“Bu dedikodular ilk çıktığında biz, İnşaat Encümeni’ni ve belediyenin teknik elemanlarını Long Beach bölgesine gönderdik. Tabi orada tüm konutların içerisine girip bakabilmek mümkün değil fakat tüm emlakçılara ulaştık. ‘Müşterilerden şikâyet gelirse bize bu konuda bilgi verin’ dedik. İnşaat Encümeni’nin teknik elemanlarının, mimar, mühendisleri ve belediyenin teknik elemanları orada, iddia edildiği gibi bir duruma rastlamadı. Büyük firmaların inşaatları özellikle gezip dolaşıldı ve böyle bir şeye rastlanılmadı. Eğer varsa böyle bir şey, tabi ki gidip incelemek lazımdır. Onun bölücü güçlerde olan (tuğla veya alçıpen) çatlak mı, taşıyıcı güçlerde (kolon) olan bir çatlak mı bunu tespit etmek lazımdır.
KKTC’de depreme dayanıklı olmayan okullarımız, hastanelerimiz ve kamu binalarımız vardır. Bizim bunları süratle taramamız lazımdır. Bu bağlamda boşaltılması gereken okullar derhal boşaltılmalıdır. Güçlendirilebilecek olanlar için güçlendirme projelerini yapıp hemen ihale açmamız gerekmektedir. Güçlendirilemeyecek binaları da yıkıp, yerine yenisini yapmamız gerekmektedir.
Kısacası bütün enerjimizi aslında depreme karşı önlem alma hususunda yönlendirmemiz lazımdır. Belki ekonomimizi de bundan beslenen bir ekonomiye dönüştürüp bir devinim yaratmamız lazımdır.”
“ÖNCELİĞİM CAMİ VEYA YOL DEĞİL. DEPREM KAPIMIZI NE ZAMAN ÇALAR BELLİ DEĞİL”
KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, çok tehlikeli bir süreçten geçildiğinin altını çizerek, “Bugün ivedi olarak benim bir cami veya yol yapmama gerek yoktur. Varsın biraz daha yollarda arabam takırdayarak gitsin. Ancak bu husustaki yatırımlar insan hayatı ile ilgili yatırımlardır” dedi.
Öncelikle paydaşlar ve bilimden oluşan bir merkez oluşturulması gerektiğini söyleyen Gürcafer, “Bu merkezi de Başbakanlığın çatısı altında toplamamız, zamanı en iyi şekilde değerlendirmemiz ve o merkezi yetki ile donatmamız lazımdır. O merkez, yapılacaklar ve atılacak adımlarla ilgili yetkili olmalıdır. Bu bakanlar kurulu kararı ile yapılabilir” dedi.
“Depremin ne gün kapımızı çalacağı belli değildir, geç kalmamız lazımdır!” uyarısında bulunan Gürcafer, ancak Adıyaman veya Hatay’daki manzara ile karşılaştırıldığında KKTC’de böyle bir şey olursa benzer bir enkazın ortaya çıkmayacağını ifade etti.
Gürcafer, “Çünkü bu hususta mimarlarımız da mühendislerimiz de mal sahiplerimiz de oranlama yapacak olursak yüzde 90’ı hassas olan bir kesim vardır. Denetim yapmazsan kötü niyetli olan çalan kişiler de olur ama bu biraz da eğitim ve kültür ile alakalıdır. Bizim ülkemizde de o kültür vardır. Ama 74 öncesinden kalan binalar var. Beton ömrünü tamamlamış yüksek katlı binaların gözden geçirilmesi, deprem taramalarının yapılması lazımdır” diye konuştu.
Okullar, hastaneler ve kamu binaları öncelikli olmak üzere tüm binaların taranması için birtakım kurallar konularak geç kalınmadan işe başlanması gerektiğini kaydeden Cafer Gürcafer, konuşmasının devamında şunları kaydetti:
“Bina kurutulabilir. Güçlendirme projesi yapılır, deprem yönetmeliğine göre hesaplamalar yapılır ve bina güçlendirilebilir. Eğer bu mümkün değilse o zaman yıkılır ve başka yapılır. Orada devletin ortaya koyacağı birtakım şeyler ve vereceği haklarla maliyet çok aşağı düşürülüp o binanın yeniden yapılması sağlanabilir.
Okullar, hastaneler ve kamu binaları öncelikli olmak üzere tüm binaların taranması için birtakım kurallar konularak geç kalınmadan işe başlanabilir. Bu kapasitemiz vardır. Ülkemizde birkaç bin mühendis ve mimarımız var. KTMMOB ile bir koordinasyon içerisinde 50 ekip kurulabilir. Her bölgede 10’ar ekip kurabiliriz. Süratle bu taramaları yapabiliriz. Karmaşa ve dağınıklık içerisinde sadece patinaj yapılır. Bizim dedikodulara kulak vermeden bir merkezden çalışmaya başlamamız lazımdır.”
“İSKELE’DE ÇATLAK VE İZİNSİZ İNŞAAT İDDİASI GERÇEK DIŞIDIR”
Cafer Gürcafer, her habere ve dedikodulara itibar edilmemesi uyarısında da bulundu. Gürcafer, “Şu anda, bu söylediğim binaların dışında, yeni yapılan binalarda ‘çatladı, çöküyor, çökme tehlikesi var’ gibi haberler yalandır. Bunlara itibar edilmemelidir.
Çekilen fotoğraflar var, gizli birtakım bilgiler var. Bunların doğruluğuna şu ana kadar ulaşamadık. Ama tehlike altında olan, eskiden kalma veya eskiden yapılmış binalarda bunlar vardır” dedi.
KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, Long Beach bölgesi için son günlerde sıkça dile getirilen iddialara da dikkat çekti.
Long Beach bölgesinde kazık temel sistemi olduğunu söyleyen Cafer Gürcafer, “Yani zemin yumuşak olduğu için ana kayaya kadar, 30-40 metre kazar, ana kayanın üzerine basacak temeller yapar ve binayı o temeller üzerine inşa edilir. Bu İnşaat Mühendisleri Odası’nın deprem kuşağında bulunduğumuzu göz önünde bulundurarak ve deprem yönetmeliğine göre çizdiği projelerdir. Proje, işin doğrusunu gösterir. Geriye inşaatın o projeye uygun yapılıp yapılmadığı kalır. Burada müelliflere görev düşer” dedi.
Cafer Gürcafer, şunları söyledi:
“Yapı denetiminde 4-5 disiplin vardır. Binanın oturtulmasında herhangi bir hudut ihlalinin olmaması hususunda harita mühendisi vardır. İnşaat mühendisi, mimar, müteahhit ve mal sahibi var. Herkes sorumluluğu ile ilgili her ay imza atar. İşte bu kontrol mekanizmasının yaygınlaştırılması lazımdır. Bu paydaşlar, bunun yapılması için yıllardır çırpınıyor. Bir musibet bir nasihat hikayesi şimdi bunu uygulamak için tüm belediyeler yarışa girdi.
Örneğin Gönyeli’de uygulanmazdı. Sayın Ahmet Benli bunu uygulamayı reddediyordu. Sayın Hüseyin Amcaoğlu göreve gelir gelmez yapı denetimi uygulamasını yapmak istediklerini söyledi ve uygulamaya başlandı. İskele de aynı keza. Gazimağusa Belediyesi biraz daha geliştirmesi lazım. Bu zaten size devlet olarak külfet getirecek bir şey değildir. Siz bir sistemin para vermeden kontrol etmesini sağlarsınız.
“YAPAN ÇİZEMEYECEK, ÇİZEN YAPAMAYACAK. ÇİZEN KONTROL EDEMEYECEK, KONTROL EDEN ÇİZEMEYECEK”
Burada çizen, yapan ve kontrol eden çok önemlidir. Çizen bilimdir. Yani inşaat mühendisidir, mimardır, makine mühendisidir. Bu işin akademik eğitimini almış kişilerdir. Kontrol eden onlardan oluşan ekipler olmalıdır.
Müteahhit… Bizim yasamızda da aynıdır. Ben müteahhidim ama kendi firmamda mimar, mühendis istihdam etmediğim sürece, yönetici olarak atamadığım müddetçe müteahhitlik yapamam. Dolayısıyla yapan çizemeyecek, çizen yapamayacak. Çizen kontrol edemeyecek, kontrol eden çizemeyecek. Kontroller ayrımı dediğimiz şey. Bu hem ekonomik planlamadır hem de devlete vergi geliridir. Devlet işin başında oturur, sistemin doğru çalışıp çalışmadığını, kişilerin sorumluluklarına uyup uymadığını kontrol eder, cezai müeyyideler koyar. Aslında sistemi oturtmak lazımdır. Bu sistemin nasıl olacağı ile ilgili çalışma KTİMB’de, KTMMOB’de ve ilgili diğer odalarda var. Eksik olan yasama-yürütme. Çok üzgünüm ama yasama-yürütme bunları yıllarca önemsemedi. Kendi gaileleri önümüze çıktı. Dolayısıyla bunlar hayat bulamadı. Ama zaman birini suçlama zamanı değildir. Bunlardan ders çıkarıp bunları düzeltme zamanıdır. Sivil toplum örgütleri yapılması gerekenleri biliyor. Yasama bizimle el ele verecek ve hepsini yapacağız.”
“YALAN HABERLERLE SEKTÖRÜM KARALANMAYA ÇALIŞILIRSA CEVAP VERİRİM”
“Şimdi polemik zamanı değildir, sorunlara çözüm üretme, birlik olma zamanıdır” diyen Gürcafer, ancak yalan haberlerle sektörün karalanmaya çalışılması halinde buna sessiz kalmayacağını belirtti.
Girne’nin çok katlı olmasını hiçbir zaman savunmadığını söyleyen Cafer Gürcafer, “Girne’nin 3 kattan fazla olmaması lazımdı.
Girne’de emirnamede de 10 kat olmasında da 8 kata düşmesinde de şehir plancılarının imzası vardır. Ben imza atmadım. Onlar imzaladı.
Müteahhit, konan kurallar çerçevesinde konut imal eden firmadır. Neden Tatlısu’da, Esentepe’de çok katlı binalar yapmıyorum! Manipülasyon yapılıyor. Müteahhitler gitti, siyasetçileri bastırdı, istediği yere istediği katta inşaatı yaptı, yapıyor algısı yaratılıyor.
İlk yanlış toprak reformunda yapıldı. Topraklar dağıtılırken bu plan yapılmış olmalıydı. İskele’de iki imar planı var ve ikisi arasındaki değişiklik yüzde 2 değildir. Ama bütün mesele ‘hayır, benim dediğim olacak’ durumudur.
İmar planında değişiklik olursa bizim ülkemizde de deprem olursa tüm binalar yıkılacak algısı yaratılıyor. Manipüle ediliyor” şeklinde konuştu.
“BİZİM ÜLKEMİZDE İMAR AFFI DİYE BİR ŞEY SÖZ KONUSU OLAMAZ”
Depremdeki yıkılmalar ile imar planındaki değişikliğin bağdaştırılmaya çalışıldığına da dikkat çeken Cafer Gürcafer, “İmar affı doğru bir yaklaşım değildir. Dünyada sadece Türkiye’de ve siyasi rant amaçlı geliştirilmiştir. Bu amaçla da kullanılıyor. Bizim ülkemizde imar affı yapılmadı. Girne’de kaçak katlar ile ilgili bir emirname yapıldı. Kaya Artemis Otel’in Girne’de yaptığı bina için ‘yıkılması gerekir’ diyen bendim. Sonuna kadar da takipçisi oldum. Bizim ülkemizde imar affı diye bir şey söz konusu olamaz” diye konuştu.