Kapat

Tag gürcafer

Gürcafer: Devlet müteahhitlerden önde olmalıdır

Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği (KTİMB), “Kuzey sahillerinin sağlıklı gelişimi ve bölgenin alt yapı sorunları ile ilgili farkındalık yaratılması” amacıyla toplantı düzenledi.

Esentepe’de, Korineum Golf & Beach Resort’ta yer alan toplantının açılış konuşmasını yapan Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği Başkanı Cafer Gürcafer, “amacımız; ülkemiz için bir farkındalık yaratmak, altyapı ile ilgili geç kalmamak, ‘geç kaldık’ diye hayıflanmamızın önüne geçmektir” dedi.

Gürcafer, gelişmenin önüne geçilemeyeceğini, kuzey sahil şeridinde de gelişmenin önüne geçilemeyeceğini, o yüzden bu bölgede akıllı, yeşil, gelişmiş, sürdürülebilir kentler oluşturulmasının önemine işaret etti. Bölgeden ve dünyadan akıllı kent örnekleri veren Gürcafer, akıllı, yeşil, sürdürülebilir kentler için farkındalık yaratmak amacıyla bu toplantıyı düzenlediklerini ifade etti, devletin müteahhitlerden önde olmasını istediklerini anlattı.

Gelecek için, ülke için popülist yaklaşımları geride bırakarak, bu toplantıyı yapacaklarına inanç belirten Gürcafer, bu gelişim yapılırken de çevreye, doğaya ve yeşile önem verilmesi gerektiğini, pazar aranırken de buna göre pazar bulunması, insan gücü ve siyaseti de bu noktaya çekmek için çalıştıklarını söyledi.

“Keşke bazı çalışmaları zamanında yapabilseydik” diyen Gürcafer, şimdi keşkeleri bırakıp,  geleceğe ülkeye güzel bir miras bırakmak için doğayla barışık şekilde ekonomik gelişimi hayata geçirmelerinin önemine vurgu yaptı. Gürcafer, bölgeyle ilgili bir meşale yaktıklarını kaydederek, toplantının amacının; “bölge ile ilgili tüm eksikliklerin giderileceği ve doğanın ön planda olacağı ama buna paralel çağdaş bir alt yapının olacağı ekonomik yaşam ile doğanın barışık bir şekilde yaşaması için yapılması gerekenlerin yapılması hususunda geç kalınmadan bir çalışmanın başlatılması” olduğunu söyledi.

Yatırım ve gelişmeler sağlanırken de yerli esnafın, toplumun kalkınacağı bir model düşündüklerini ifade eden Gürcafer, katılan herkese teşekkür etti.

“Sınırüstü’ndeki durum ortadayken, meclisin tavanı altından olsa ne yazar”

Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği (KTİMB) Başkanı Cafer Gürcafer, devletin denetim zafiyetine dikkat çekerek Sınırüstü’nde bulunan Halk Vakfı Yaşlı Bakımevi’nde yaşanan insanlık dramından sistemsizliği sorumlu tuttu.

Halk Vakfı Yaşlı Bakımevi’nde yaşananların çok üzücü olduğuna işaret eden Gürcafer, “Hiç olmaması gereken ve utanmamız gereken ve hepimizin ders çıkarması gereken bir olaydır” dedi.

Gürcafer, Genç TV’de yaptığı açıklamada; Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’dan saray ve meclis binası yerine 4 bölgede 4 yaşlılar evi yapılmasını önermesini isteyeceğini açıkladı.

“MEMLEKETTE SİSTEMSİZLİK SİSTEM OLMUŞTUR”

KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, Halk Vakfı Yaşlı Bakımevi’nde yaşananların toplumun yüzüne defalarca vurulan şamarlardan bir tanesi olduğunu belirterek, “Bu olay bizim çürümüş, çökmüş sistemsizliğimizin zaman zaman yansımasıdır. Hep söylüyoruz. ‘Bu ülkeyi yeni baştan dizayn etmemiz gerekir’ derken kast etiğimiz bunlardır” dedi.

KTİMB’nin Halk Vakfı Yaşlı Bakımevi’ne müdahale ettiğini ve binanın tamir, tadilatının birlik tarafından yapılacağını söyleyen Gürcafer, açıklamasının devamında çok ince ayrıntılara vurgu yaptı.

Sistemsizliğin altını çizen Cafer Gürcafer, “Herkes heyecanlandı, herkes bir katkı yapmak istiyor, eyvallah. Gideceğiz ve yapacağız, belediye de buranın yönetimini devralacak. Belki Sağlık Bakanlığı birkaç hemşire atayacak ve mutlu bir tablonun fotoğrafını çekip, insanlara göstereceğiz. Ama bu sorun çözülmedi. Tekrar tekrar başka yerlerden çıkacak. Çünkü, bizim devletimizin kontrol mekanizması, denetleme mekanizması tamamen çökmüştür. Çünkü sistemimiz yoktur. Memlekette sistemsizlik sistem olmuştur” şeklinde konuştu.

Havacılık ve denizcilikteki sistemsel yönetimden örnekler veren Gürcafer, sözünü ettiği şekilde kurulan bir sistemin devletin sırtına ekonomik yük olmayacağının altını da ayrıca çizdi.

Cafer Gürcafer, şöyle dedi:

“Sistem; ‘Çalışma Bakanlığı’na 50 veya 100 kişi daha alın da bu kişiler denetçi olsun’ değildir. Örneğin inşaat sektöründe biz yıllardır. ‘Yapı denetim büroları oluşsun’ diyoruz. Yapı denetim büroları içerisinde istihdam edilecek olanlar bizim çocuklarımızdır. Birçok mezun mimarımız, mühendisimiz var. Sen kuralları koyacaksın. Yapı denetim büroları oluşturacaksın. O büroları da sistem ödeyecek. Yani bir apartman yapan adam 5 bin pound daha fazla verecek ama devlet denetleyenleri denetleyecek.”

“LAPTA HUZUR EVİ’İ YAPIYORUZ”

Cafer Gürcafer, “Neden her ilçede bir yaşlı bakım evi yapamıyoruz?” sorusunu ise “Bunları yapmak çok kolaydır. Yalnız devlet o planlamayı kendisi yapar, ihtiyaçları belirler. Önce planlamanın yapılması lazımdır” şeklince yanıtladı.

Lapta Huzur Evi’nin inşaatına başlanacağının da haberini Genç TV ekranlarından veren Gürcafer, konuya ilişkin şunları söyledi:

“Merhum Sonay Adem’in Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olduğu dönemde biz KTİMB olarak bakanlıkla bir protokol imzaladık. KTİMB olarak ‘Lapta’daki huzur evini yapalım, parasını biz verelim, devletten almayalım. Yapalım bakanlığa devredelim’ dedik. Projeler hazırlandı, izinler alındı, projenin temelini de attık. İktidar değiştiğinde göreve gelen bakan ‘Bunu KTİMB’nin yapmasını ben istemiyorum’ dedi ve iptal etti. Orası yıllarca atıl kaldı. Sayın Faiz Sucuoğlu’nun başbakanlığı döneminde Koral Bey farkına vardı, bizi çağırdı. ‘KTİMB zaten bunu bize Yapmak istiyordu’ dediler. Protokolü yeniledik. Sanırım bir yıl sonra teslim edeceğiz. O bakan, çıkıp, ‘bu proje küçük ben daha büyüğünü yapacağım veya doğru lokasyon burası değil, bundan dolayı durduruyorum’ deseydi. Çözüm bulunabilirdi.”

“ÖNCELİKLERİN BELİRLENİP SIRASIYLA HAYATA GEÇİRİLMESİ GEREK”

“Yozlaşmanın tam orta yerindeyiz” diyen KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, ülkenin önceliklerinin yukarıdan aşağıya doğru şekilde sıralanıp, bunların sıra ile yapılması gerektiğini söyledi.

Bugün ekonomide başa dert olan yurtlar konusundan örnekle konuya açıklık getiren Gürcafer, şunları aktardı:

“Yurtlar bir ekonomik veya sosyal planlama neticesinde yapılmadı. DAÜ içerisindeki uzmanlar defa kez uyardı, ‘yapmayın, etmeyin, ülkeye zarar veriyorsunuz!’ dedi. Onun içini yurtlarla doldurduk. Şimdi hepsi battı. Kalkınma Bankasından krediler verildi. Bu krediler geri dönemiyor, dönmeyecek. Teşvik kapsamına almamız gereken, kredilendirmemiz gereken başka şeyler olduğunu söyledik. İşte bu da onlardan bir tanesidir.”

“YENİ DÖNEMDEN UMUTLUYUM”

KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, ‘Bu ülkeyi yeni baştan yazmamız lazım’ gerçeğinin artık tüm siyasiler tarafından kabul gördüğünü ve bu seçimde tüm siyasi partilerce hep bir ağızdan bu gerçeğin dillendirildiğini belirtti.

Ülkenin sosyo ekonomik kalkınma planlarının yapılıp, kendine yeter bir ekonomi yaratmak gerektiğini yineleyen Gürcafer, “Sosyalizasyon için paraya ihtiyaç vardır. Ya Türkiye’den isteyeceksiniz ya da kendi paranızı kazanıp bunu yapacaksınız. Bu ülkeyi yeni baştan yazmamız lazım. Bu artık hep bir ağızdan söylenmeye başlandığı için ben bu dönemden biraz daha umutluyum. Açıkçası doğru noktalara parmak basılmasını bekliyorum” diye konuştu.

Yeni dönemde koordineli çalışılacağından da umutlu olduğunu ifade eden Gürcafer, Başbakan Faiz Sucuoğlu’nun geçtiğimiz haftalarda bunun mesajını verdiğini hatırlattı.

Ekonomik Örgütler Platformu’nun ve sivil toplum da böyle bir beklenti içerisinde olduğunu söyleyen Cafer Gürcafer, “Çünkü daha fazla bu ülkenin, bu kokuşmuşluğu kaldıracak gücü yoktur” dedi

Gürcafer, insanların umudunu kesmeden düzelmeye, iyileşmeye doğru adımlar atmaya ihtiyaç olduğunu kaydetti.

Gürcafer, “Bir an önce başlamamız lazımdır. Hiç sorumlu aramıyorum. Bu saatten sonra yapmamız gerekene odaklanmamız lazımdır.  Eğer yine de aynı zihniyetle, aynı mantıkla devam edeceklerse o zaman söyleyecek sözüm yok” diye konuştu.

Bu noktadan sonra yapılması gerekenin bu ülkeyi yeniden dizayn etmek için kolları sıvamak olduğunu kaydeden Cafer Gürcafer, şöyle konuştu: “Gerekirse haftalarca odaya kapanıp bütün yanlışlarımızı, yapmamız gerekenleri, doğrularımızı, eksiklerimizi yazalım. Bunu sırasıyla uygulayalım. Yasamaya, yürütmeye ve sivil toplumun organizasyonuna, birlikte çalışmaya ihtiyacımız var ama doğru metodoloji ile de çalışmaya ihtiyacımız vardır. Sırf halkın karşısına çıkıp, ‘toplandık, bir araya geldik’ mesajları vermek için değil.”

“İSTİKRARSIZ BİR HÜKÜMET MODELİNE TAHAMMÜLÜMÜZ YOKTUR”

Hükümet senaryolarına ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Cafer Gürcafer, “26-27 ile hükümet kurulacaksa biz bunun karşısında duracağımızı en başından söyledik. Ulusal Birlik Partisi ile Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin bir araya gelmesi ile anayasa değişikliği bile yapılabilir. Anayasadan kaynaklanan sıkıntılar bile aşılabilir. Çok daha köklü, güçlü şeyler yapılabilir ama buna UBP’nin çok sıcak bakacağını düşünmüyorum. Çünkü parti içerisinde bakanlık beklentileri vardır. Dolayısıyla CTP ile bir koalisyon hükümeti kurulması durumunda bakanlıklar neredeyse yarı yarıya diğer partiye gidecek. Bu noktada parti tabanlarının böyle bir şeye müsaade edeceğini düşünmüyorum” açıklamalrında bulundu.

“İleri gidip de haddimizi aşmak istemeyiz ama bizim de kendimize göre kırmızı çizgilerimiz vardır” diyen Gürcafer, istikrarsız bir hükümet modeli ile bir 5 yıl daha geçirmek istemediklerini, buna tahammüllerinin olmadığını kaydetti.

KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, “İki konuda hassasiyetimiz vardır. Birincisi; 27 ile yani pamuk ipliği ile bağlı bir hükümet istemeyiz. İkincisi; kabinede yer alacak olan insanlar, parti içi dengeleri gözeten değil, olabildiğince verimli olabilecek kişilerden oluşmalıdır. Eğer bu ülkenin yeniden yazılması hususunda hem fikir isek, yozlaşmanın farkındaysak, sistemin çöktüğünün bilincindeysek, bu 5 yılın kalkınma 5 yılı olması gerektiği hususunda fikir birliği içerisindeysek o zaman parti içi dengeleri bir tarafa bırakacaklar” diye konuştu.

Cafer Gürcafer, iş dünyasının ve Ekonomik Örgütler Platformu’nun bunun takipçisi olacağını söyledi.

“ÖNCELİKLE DEVLET YAPILANMASI ELE ALINMALI”

KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, yeni hükümetin kurulması ile birlikte masaya oturulduğu zaman yeniden yapılanmayla ilgili öncelikle devlet yapılanmasının ele alınması gerektiğini kaydetti.

Devletin kendi içerisinde ciddi bir reforma ihtiyacı olduğunu söyleyen Gürcafer, “Bu kamu reformu değildir. Demode olmuş bir sistemimiz, tabularımız vardır. O tabular 1974’te kondu, hala ellenmiyor. Çağdaş, verimliliğin ön planda olduğu ve devleti asli görevlerine döndürecek bir yapılanmaya gitmesi lazımdır” dedi.

Gürcafer, şöyle konuştu: “Devletin, ülkenin iyiye gitmesi, yaşam kalitesinin artması için kurallar koyar, sistemi kurar ve sistemin çalışıp çalışmadığını denetler. Cezalandırır, ödüllendirir. Bu sistem bütün dünyada vardır. Burada da kastım kamuya daha fazla istihdam yapılması değildir. Devlete külfet olmayacak, sistemin kendi içerisinde ödediği, sistem kuracak. Devlet olmanın ağırlığı ile 1000 kişiden oluşan denetleme ordusu olacak.”

“SARAY VE MECLİS BİNASI YERİNE 4 BÖLGEDE 4 YAŞLILAR EVİ…”

KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, devletin denetim zafiyetine dikkat çekerek Sınırüstü’nde bulunan Halk Vakfı Yaşlı Bakımevi’nde yaşanan insanlık dramından sistemsizliği sorumlu tuttu.

Gürcafer, Genç TV’de yaptığı açıklamada; Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’dan saray ve meclis binası yerine 4 bölgede 4 yaşlılar evi yapılmasını önermesini isteyeceğini açıkladı.

Gürcafer, konuya ilişkin açıklamasında şu ifadeleri kullandı: “Ben Sayın Cumhurbaşkanımdan bugün bir şey rica edeceğim. Sayın Cumhurbaşkanım çıksın ve ‘biz saray veya meclis binası yapmak yerine, 4 bölgede, 4 adet modern yaşlılar evi yapmayı öneriyoruz. Bunu Türkiye ile görüşeceğim’ desin. Bu toplumda alsın Sayın Cumhurbaşkanını baş tacı yapsın. Toplum bizden doğru davranışları sergilememizi bekliyor. Evet anlıyorum. Türkiye çıktı, geldi ve ‘Burada yeni bir meclis binası yapılması lazım, yeni bir cumhurbaşkanlığı sarayı yapılması lazım, bu toplumun sembolü olacaktır’ dedi. Bizim de savunmamız parayı biz vermiyoruz ama bence çıkıp bunu önermek lazımdır.

“SINIRÜSTÜ’NDEKİ OLAYLAR YAŞANIRKEN MECLİSİN TAVANLARI ALTINDAN OLSA NE YAZAR?”

İtibar; ülkeyi yönetenlerin, 50 milletvekilinin yasa yaptığı binanın tavanlarına bakıp da ‘wav’ dediği bir şey midir? İtibarsızlık nedir?  ‘Sınırüstü’nde yaşadığımız olay mıdır? Sınırüstü’ndeki olaylar yaşanırken meclisin tavanları altından olsa ne yazar?

Biz her şeyi çözebiliriz. Ben Sayın Cumhurbaşkanımızın bu konuda kötü niyetli olduğunu düşünmüyorum. Ama sırasında çıkıp, ‘hayır’ diyebilmesi lazımdır.”

 

 

 

Gürcafer: Güçlü bir hükümetin oluşmasını sağlayacağız

Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği (KTİMB) Başkanı Cafer Gürcafer, pandeminin dünyayı hazırlıksız yakaladığını kaydeden Gürcafer, KKTC’de bu sürecin ekonomik bacağının iyi yönetilmediğini kaydetti.

Cafer Gürcafer, şöyle dedi: “Salgın yalnız bizi değil tüm dünyayı ve tüm sektörleri hazırlıksız yakaladı. Hiç kimse böyle bir salgının olacağını öngörmezdi. Turizmci, ‘geçen yıl 2 milyon turist geldi, bu yılda üç aşağı, 5 yukarı 2 milyon turist gelecek’ dedi, hatta bu sayıyı 3 milyona çıkarmaya çalıştı.

İnşaat sektörü bunu öngörerek hazırlık yaptı. Çiftçi, tarım üreticisi de ona göre üretim yaptı. Ülke ekonomisinin başında olan, bütçeyi planlayan hükümetler, siyasetçiler, bu temelde birtakım öngörülerde bulundu ama bir salgın geldi ve hepimizi bir anda yakaladı. Bu süreçte yalnızca gerçeğe yakın öngörülerde bulunarak yürünebilirdi.

Salgının başladığı ilk günden hem KTİMB olarak hem de Ekonomik Örgütler Platformu (EÖP) olarak hükümete; ‘Çok iyimser olmayın! Kötü senaryoyu hesap ederek hareket edelim, kaynakları en verimli şekilde kullanalım, çünkü bizim başka ülkelerden farklı kendimize özgü özelliklerimiz ve sorunlarımız vardır. Biz tanınan bir ülke değiliz. Merkez Bankamız yok, sıkıştığımız zaman para basamayız. Biz herkesten çok daha dikkatli ve gerçekçi davranmalıyız’ dedik.

Cumhurbaşkanlığı seçimleri de o döneme denk geldi. Gereğinden fazla popülizm, bu süre içerisinde yapılması gerekenlere etki etti.  Salgın bizi alıp bir yerlere sürükledi. Doğru öngörülerde bulunamadık. 2021’in de kayıp bir yıl olacağını topluma birinci ağızdan duyuramadık. Siyasetçi, kısa günün karı olarak; toplumu bu işin çok kısa süreceğine ve bu sürenin sonunda refaha ulaşılacağına inandırmayı tercih etti. Şimdi bu gerçekler, birer şamar gibi sürekli yüzümüze vuruyor.”

Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği (KTİMB) Başkanı Cafer Gürcafer, Kıbrıs Net Haber’de yayınlanan “Mesleki Eğitimde Gündem” programında Prof. Dr. Mustafa İlkan’ın konuğu oldu. Gürcafer, pandemi süreci ve sektöre etkilerine ilişkin soruları yanıtladı.

 “KRİZİ FIRSATA ÇEVİREMEDİK”

 KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, pandemi süreci ile ortaya çıkan krizin o dönemde fırsata dönüştürülmesinin mümkün olduğunu ancak bu hususta da doğru adımlar atılmadığını belirtti.

Gürcafer, “Biz küçük ölçekli bir ülkeyiz, bizim demokratik yapımızı olumsuz etkilemeyecek, kültürümüze, gelenek, göreneklerimize saygılı bir biçimde, yalnızca ömrünün geri kalanını huzur içerisinde geçirmek isteyen milyonlarca medeni insandan biz yalnızca 10-15 binini alabilirdik.

Paris’in göbeğinde yaşayan, yaşı 75’e ulaşmış ama cebinde 10-20 milyon parası olan ve huzurlu, salgının olmadığı bir yerde yaşama düşüncesinde olan bir sürü insan vardı. Bunlardan bir nevi turizm yaratabilirdik, yapamadık” şeklinde konuştu.

Pandeminin inşaat sektörüne etkilerini de değerlendiren Gürcafer, “salgına rağmen konut satışı devam etti. Çünkü İnşaat Sektörü Orams Davası ile çok dik bir iniş yaşamıştı. Sektör, o dönem çok büyük bir yara almıştı. O krizi yaşadığı için pandemi ile ortaya çıkan krizde de çok daha profesyonel bir yaklaşım sergiledi. Firmalarımız banka tarafından tahsis edilmiş olan krediyi ve öz kaynaklarını dondurmadan projelerini devam ettirdi. Bu projelerin devam etmesi, 70 alt sektörü de canlı tuttu. Piyasaya ciddi şekilde kaynak düştü. Ülke ekonomisine olumlu yansımalar oldu” ifadelerini kulandı.

 

“ÇOK ÇALIŞANI KAYBETTİK”

 

Gürcafer, pandemi ile birlikte sektörün çok sayıda çalışanı da kaybettiğini söyledi.

Özellikle Türkiye’den gelen iş gücünün süreçte ülkesine geri dönüş yaptığını kaydeden Cafer Gürcafer, bu işçilerin yerinin olabildiğince deneyimli kişilerle doldurulamadığını ve bunun büyük bir sıkıntı olduğunu dile getirdi.

Sektörde hala nitelikli iş gücü açığı olduğuna dikkat çeken Gürcafer, “Bizim yerli insanlarımız da var ama bu rakam çok büyük değildir. Ücretlerin daha yüksek olmasından dolayı Rum kesiminde çalışan Kıbrıslı Türk sayısı 3-4 bindir. Ama inşaat sektöründe iş gücü ihtiyacı zaman zaman 30 binleri bulmaktadır. Bu iş gücü, bir anda gittiğinde projelerde aksama oldu ama ağır aksak da olsa ülkedeki bu sıkıntıyı inşaat sektörü sırtlayarak bugüne kadar taşıdı” diye konuştu.

“TANINMAMIŞLIK SEKTÖRE İŞ GÜCÜ BACAĞINDA DA OLUMSUZ YANSIYOR”

 Cafer Gürcafer, inşaat sektöründe iş gücünün yurt dışından getirilmesinin ülkenin tanınmıyor olmasından dolayı çok da kolay olmadığına işaret etti ve konuşmasının devamında şöyle dedi:

“Bangladeş’ten, Pakistan’dan, Hindistan’dan gelen işçiler var. Ancak bizim yurt dışından işçi getirebilmemiz de çok kolay değildir. Çünkü tanınmamış bir ülkeyiz.

Dubai, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, yurt dışından, Nepal’den, Bangladeş’ten, Pakistan’dan ve Hindistan’dan iş gücü alır. Buralardan iş gücü alırken önce oralara giderler. Oralarda bu işi resmi yapan, devlet kontrolü altında olan acenteler vardır. Sistem şudur; siz müracaatınızı ve talebinizi bu acentelere iletirsiniz. İşçi söz konusu ülkeye gitmeden tabi olduğu sertifikasyon kurslarına gider ve sertifikalandırılır. İşçinin iş akdi, hangi koşullarda çalışacağı ne kadar ücret alacağı ne tür hizmet vereceği önceden ülkeler arasında kurumlar aracılığı ile anlaşmalar imzalanarak ülkenize gelmeden güvence altına alınır. Bu ülkelere iş gücü olarak gidemeyen daha kalitesiz iş gücü de bize gelir.  Bu bize tanınmamışlığın olumsuz yansımasıdır.”

“ARA ELAMAN YETİŞTİRMEK İÇİN AYRI PROJELER GELİŞTİRMEMİZ LAZIMDIR”

 KTİMB’nin bu hususta birtakım girişimleri olduğundan da söz eden Cafer Gürcafer, şunları anlattı: “Bizim bununla ilgili birtakım girişimlerimiz vardır. Örneğin ben Ankara’ya gittim ve Bangladeş Elçiliği ve Nepal Elçiliği ile görüştüm. Oralarda ‘devleti tanımıyor olsanız bile Sivil Toplum Örgütü (STÖ) olarak bizimle temas kurun’ dedik. Hem bu çalışanların, emekçi olarak haklarının korunması için hem de ülkeye gelen çalışanların daha nitelikli olabilmesi için bir girişim başlattık ama bu bizim başlatmış olduğumuz girişim, bizim iktidarlarımız tarafından da özümsenmesi ve savunulması gereken bir şeydir. Ancak siz de takdir edersiniz ki bizim ülkemizde her sene hükümet değişir, yeni bakanlar gelir. Dolayısıyla bu konuda bir mesafe kat edemedik.

Ara elaman yetiştirmek için ayrı projeler geliştirmemiz lazımdır. Bu çalışmaların ne olduğu ile ilgili bizim çok ciddi çalışmalarımız var. Ama bunları hayata geçirmek STÖ olarak yalnızca bizim yapabileceğimiz bir şey değildir.

Örneğin ülkemizde 44 adet beton santrali vardır.  12-13 adet de asfalt tesisi vardır. Bunların operatörlerini 2’şerden koysanız 100 kişi yapar. Beton pompalarının operatörlerini, ekskavatörlerin, dozerlerin, diggerloaderlerin operatörlerini koyduğunuzda ise bu rakam belki 2 bin kişiyi bulur. Bu tür operatörler, bizim ülkemize hep yurtdışından gelir ve yüksek ücret alan meslek dallarıdır.”

“KALKINMA ARZUSUNA SAHİP SİYASİ İKTİDARA İHTİYACIMIZ VAR”

 KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, bu meslek dallarında işçi yetişmenin KKTC’de çok mümkün olmadığını söyledi.

“Bizim bunları yetiştirmek için özel şeyler yapmamız gerekmektedir ancak bunu Sedat Simavi Endüstri Meslek Lisesi’nde veya Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde yapamayız” diyen Gürcafer,  “Ben ekskavatör veya D-8 operatörü yetiştireceksem 20-30 bin metrekarelik bir alan içerisinde, 1 km’lik bir yol yaptıracağım, sonra onu yıkıp tekrardan yaptıracağım, sonra onun asfaltını serdireceğim, sonra onun bordürlerini koydurtacağım.

Silindir operatörü yetiştireceksem bunu bir yolun sıkıştırılmasının ve sulamasının nasıl olması gerektiği ile ilgili uygulamalı olarak yapacağım” şeklinde konuştu.

Gürcafer, “tüm bunlar için altyapıya ihtiyacımız vardır ve buna duyarlılık gösteren siyasiye ihtiyacımız vardır. Dolayısıyla bizim bunları düşünüp, planlayıp, projelendiriyor olmamız maalesef yeterli gelmiyor. Kalkınma arzusuna sahip siyasi iktidara da ihtiyacımız vardır” dedi.

“İNSAN KAYNAKLARIMIZI DAHA EFEKTİF KULLANACAĞIMIZ REFORMLAR YAPABİLİRİZ”

 KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, günlük yaşanan bazı sıkıntılar ve bunların çözümleri ile ilgili de yapmış oldukları temasların neticesinde birtakım sonuçlara vardıklarını söyledi ve şu açıklamalarda bulundu:

“GKK’nın 3500 civarında askeri vardır. 1500’e yakını profesyonelleşmiştir. Her yıl da 2000 civarında daha gencimiz askerlik yapmaktadır.

‘Askerler profesyonelleştirilsin. 2000 kişi daha devlet istihdam etsin. Bu 2000 kişinin devlete külfeti yılda yaklaşık 160 milyon TL’dir. Ama bu 2000 çocuğumuzun kendi tercihi olsun. 1 yıl para almadan orada yatmasın. Bu çocukları hayata alıştıralım. 1 sene Planlama, İnşaat Dairesi’ne gitsin ve vatani görevini yapsın, öteki vatani görevini hastanede, diğeri belediyede yapsın. Hem bu çocukları hayata alıştıralım hem de devletin çökmüş olan bir sürü kurumunu ayağa kaldıralım. Birçok dairede eleman yok. Hiçbir yolu doğru dürüst kontrol edemiyoruz. Belediyelerde inşaatları yapı-denetim çerçevesinde doğru dürüst kontrol edemiyoruz. Yani insan kaynaklarımızı daha efektif, daha verimli kullanacağımız birtakım reformlar yapabiliriz. Bunlar hayal değildir.”

 “TEK İHTİYACIMIZ BİZİMLE OMUZ OMUZA BUNLARI HAYATA GEÇİRECEK SİYASETÇİLERDİR”

KTİMB Bakanı Cafer Gürcafer, ülkede yapı denetim bürolarının tanımlamasını yapacak, yasal düzenlemenin yapılması gerektiğini belirtti.

Gürcafer, “Nasıl ki müteahhitlikte inşaat mühendisi, mimar, inşaat teknikeri istihdam etme zorunluluğu var. Yani patron işi, bilene emanet etmek zorundadır. Aynı şekilde proje bürolarını oluşturalım, bunun yasasını yapalım. Bir işin önce projesini yapalım. Sonra kontrollüğünü ihaleye çıkalım. Sonra işin yapımını ihaleye çıkalım. Böyle olunca devletin kendi kanatları altında, devletin maaş vermediği tam tersine kazanıp da kendine vergi verdiği kontrollük ordusu oluşacak. Dolayısıyla devlet bir işi yaptıracağında ekonomik külfet de olmadan hem istihdam yaratmış olacak hem bu işleri çok daha disiplinli bir şekilde kontrol etmiş olacak” diye konuştu.

Tüm bunların aslında ekonomiyi planlamak anlamına geldiğini aktaran Cafer Gürcafer, “bunu hayata geçirmek için de ihtiyaç olan tek şey böyle bir gailenin olmasıdır. Bunu yapacak olan da siyasettir. Biz STÖ’lerin öyle değerli çalışmaları var ki hayret edersiniz. Tek ihtiyacımız olan bizimle omuz omuza bunları hayata geçirecek olan siyasetçilerdir” dedi.

“Yürütmenin önceliği haline gelmeye ihtiyacımız vardır” diyen Gürcafer, ancak yürütmenin önceliğinin partinin kurultayı, seçim olduğunu dile getirdi ve sözlerine şöyle devam etti:

“1974 öncesinden kalan 150 civarında okulumuz vardır. Bu binaların deprem yönetmeliğine göre, elden geçirilmesi, süratle güçlendirme projelerinin yapılıp öncelikli ihalelerin oralara kaydırılması lazımdır. Buralarda eğitim gören çocuklarımızın canı tehlikededir. Kamu binalarımızın, hastanelerimizin birçoğu aynı tehlikeyi taşımaktadır ama bir türlü saray yapımından daha fazla gündem olamıyor.”

“BİR STANDART ENSTİTÜSÜ VEYA STANDART BİRİMİNİN İVEDİLİKLE OLUŞMASI LAZIMDIR”

Cafer Gürcafer, Güneyde, vize bürosundan projesini aldığında sistemin otomatik olarak kişiyi kontrollük bürosuna aktardığını söyledi.

Gürcafer, konuya ilişkin şunları aktardı:

“İnsanları disipline edecek olan hükümetler, devletlerdir ve insanlar adına düşünmek zorundadır.  Sistem ruhsatınızı aldığınız anda size kontrollüğü atar, o kontrollüğün nasıl bir kontrollük yapacağı ayrıca yasa ile disiplin altına alınmıştır. Mesleğini suiistimal etmesi halinde nasıl cezalandırılacağı yasa ile disiplin altına alınmıştır. Yapı denetimi dediğiniz zaman yalnızca yapı yapılmaya başladığı andan itibaren bir denetim olayı değildir. Düşüncenin oluştuğu andan itibaren denetlenmesidir. Yani proje aşamasında denetleyen vize bürosu kontrol altındadır, sonrasında malzeme alımı gelir. Bununla ilgili ülkemizde bir yapı denetimi yoktur. Dolayısıyla bir standart enstitüsü veya bir standart biriminin ivedilikle oluşması lazımdır. Bununla ilgili de hem bizim hem Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin düşünceleri ve çalışmaları vardır. Biz bunu da yapmaya hazırız. Yeter ki yürütme birazcık el versin.”

KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, ülkeye giren birçok inşaat malzemesinin de belli standartlarda ülkeye girişinin sağlanması gerektiğini kaydetti.

Gürcafer, “Bu da yapı denetimi ile ilgili bir bölümdür. Bunun dışında iş sağlığı ve güvenliği de yapı denetimi ile ilgili çok önemli bir bacaktır. Bu konuda da atılması gereken adımlar vardır. Ama bunu pratikte hayata geçirebilmek için proje ve yapı denetim bürolarının oluşturulması, ilgili yasaların süratle hazırlanması ve hayata geçmesi lazımdır. Bu olduğunda yapı denetim bürosu büyük veya küçük, sınıfına göre o inşaatın tüm aşamalarında sorumluluğunu alır, iş sağlığı güvenliği, elektrik, statik, mekanik açıdan her aşamasında işi yapıp, denetler, en sonunda da belediyeye bir rapor yazar ve ‘bu inşaata nihai tasvip belgesi verebilirsiniz’ der. O tüketici adına, devlet adına, başından sonuna kadar denetlemiştir. O büronun elde ettiği paradan devlete vergi verilmiştir. İstihdam yaratılmıştır. Üretici hiçbir sıkıntı yaşamayacaktır” şeklinde konuştu.

 “SÜRATLE PLANLI YAŞAMA GEÇMEK GEREK”

KTİMB Başkanı Gürcafer, imar yasaları konusunda da çok çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Gürcafer, hem meslek örgütü hem de bir birey olarak şu anda içerisinde bulunduğumuz durumun plansız yaşamaktan kaynaklandığını, süratle planlı yaşama geçmek gerektiğini kaydetti.

Cafer Gürcafer, şunları söyledi: “Benim inşaat sektörü olarak 2030 yılına kadar ne kadar konut yapmam gerektiğini, nüfus yapımın ne olacağını, ne kadar yabancıya ev sahipliği yapacağımı, ne kadar yabancıya ev satacağımı bilmem lazımdır.  Ayrı bir bilimsel çalışma yaparak hangi pazarlara satmam gerektiğini tespit etmem lazımdır. Yani konut ve Pazar stratejimi yapmam lazımdır. Buna paralel, tarımımı, turizmimi, esnafımı, altyapımı planlamam lazımdır. Dolayısıyla imar planları bunlar için olmazsa olmazdır.

Bir sonraki adım da alt ölçek planlarını yapmak yani mahalle bazında ihtiyaçların tespit edilmesi ve planlanması gerekmektedir. Yabancı sermayenin ülkemizde hangi sektörleri yapıp yapamayacağı belirlemek ve öncelikle kendi insanımızı istihdam edebilmek, iş imkanları yaratabilmek için planlar yapmamız lazımdır.  Yabancı sermayeye ihtiyaç duyduğumuz sektörleri de belirleyerek o konularda yabancı sermaye için cazibe oluşturacak çalışmalar yapmamız lazımdır. Tüm bunlar da aslında planlama ile alakalıdır.

Bizim hiçbir konuda planlamamız yoktur. Lefkoşa’da imar planı vardır. Ama bu planı çok rahatlıkla delebiliyoruz. Örneğin külliyenin yapıldığı yer, Lefkoşa İmar Planı’nda konut gelişimi olan yerdir.

Planlarımızı çok çok iyi yapmamız lazımdır. Sonra da kurallara aykırı hareket etmeyi yasal düzenlemelerle çok caydırıcı hale getirmemiz lazımdır. İmar planları, Tarım master planı, kooperatifçilik, turizm master planları, Sosyo-ekonomik Kalkınma Planlarının bir parçasıdır. Bence önceliğimizin bu olması lazımdır.”

“UTANMAK GEREK”

 KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, ihalelerin Ankara’da açılmasına yönelik hükümetin tavrını da yorumladı.

Cafer Gürcafer, “Utanmamız gereken bir durumdur. Ülkenin başında olanların utanması gereken bir durumdur. Bu durum, yönetim zafiyetinin bir yansımasıdır. Türkiye’de bir iktidar vardır ve kendi yandaşlarına iş imkanı yaratmak istemektedir. Ben bunu yadırgamam ama bir salgının içerisindeyiz, ekonomimiz dibe vurdu. Dolayısıyla çıkıp da ‘bu ihalelere bizim ihtiyacımız vardır. Siz bizi borçlandırmak yöntemi ile bu işleri yapıyorsunuz. Bunlar hibe değildir. Sayın Cumhurbaşkanının imzalamış olduğu ‘500 milyon dolar daha KKTC’ye kredi verdik’ dediği paralardan ödeniyor bunlar. Bizim ekonomimizin özellikle bu dönemde buna şiddetle ihtiyacı vardır’ deyip de bunu ülkemize getirmek için çaba sarf eden bir siyasi yapımız yoktur.

Bir de kendilerini haklı çıkarmak için neredeyse Kıbrıs Türk Müteahhidinin karalanmasına, Kıbrıs Türk Müteahhidine iftira atılmasına da göz yumuluyor” ifadelerini kulandı.

“DEVLET OLMAK BAŞKANLIK SARAYINA, MİLLETVEKİLİNİN BULUNDUĞU MECLİSE SAHİP OLMAKLA OLUNMAZ”

KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, KKTC ihale sistemini de yorumladı ve şöyle dedi:

“Bizim ülkemizde, ihale sisteminde devleti koruyan bir yöntem vardır. Bir işin önce Planlama, İnşaat Dairesi’nin veya ilgili teknik dairelerin teknik elemanlarınca keşif bedeli oluşturulur. Yani projesi yapılır ve sonra ‘Şu iş 1 milyon TL’dir’ denir. 1 milyon TL’den 1 TL fazla verdiğinizde sizin teklifiniz geçersiz olur. O, 1 milyon TL içerisinde müteahhit karı yüzde 20’dir. Yani çiftçiye, hayvancıya öngörülen o kâr marjı gibi bir kâr vardır Bunun da yüzde 10’u kırımlara gider, geriye kalan yüzde 10’dur. Hiçbir şekilde fiyat farkı delmeyen bir sistem var. Halbuki Türkiye’den gelen müteahhitlere fiyat farkı uygulaması vardır. Senin müteahhidin gözünün önünde eriyor. Müteahhidini eriten bir sistem var ve sen buna seyirci kalıyorsun. Devlet olmak bir başkanlık sarayına sahip olmak bir de milletvekilinin bulunduğu meclise sahip olmakla olunmaz. Sen bunlarla görüntü olarak bir devlet görüntüsü verebilirsin ama insanların kalbinde ve dünyanın aklında devlet olabilmen için senin bir ekonomiye, eğitim ve sağlık sistemine, tarım politikasına ihtiyacın vardır. Bütün bunları kendi kaynakları ile besleyen bir ekonomiye ihtiyacın vardır. Siyah arabalara binerek, müsteşarlar, müdürler tutarak devlet görüntüsü verebilir ama devlet olamazsın. Başını kuma gömen bir devekuşundan farkın olmaz.”

“GÜÇLÜ BİR HÜKÜMETİN OLUŞMASINI SAĞLAYACAĞIZ”

Gürcafer, STÖ’lerinin erken genel seçimden sonra Sosyo-eknomik kalkınma planı için, bu ülkenin kendi kendine yeten bir ekonomiye sahip olması, ekonomik özgürlüğünü kazanması için ağırlığını koyacağını da söyledi.

Cafer Gürcafer, “İnşallah bir erken seçim yaşayacağız ve bu erken seçimden sonra biz STÖ olarak sosyo-eknomik kalkınma için, bu ülkenin kendi kendine yeten bir ekonomiye sahip olması, ekonomik özgürlüğünü kazanması için ağırlığımızı koyacağız ve güçlü bir hükümetin oluşmasını sağlayacağız.

Tüm bu hususlarda çok şiddetli tepkiler vereceğimiz bir döneme girmiştik ama Türkiye’de yangınlar oldu. Bu felaketin yaşandığı bir dönemde de bizim daha farklı tepkiler vermemiz hoş olmazdı. Bu düşünce ile durduk ve bekliyoruz” diye konuştu.

“ÇAĞIN ÇOK GERİSİNDEN GELİYORUZ”

 KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, KKTC’nin iş sağlığı ve güvenliği konusunda da çağın çok gerisinde kaldığını kaydetti.

Gürcafer şunları söyledi:

“İş Sağlığı ve güvenliği çok önemlidir. Burada da biz çağın çok gerisinden geliyoruz. 2014 yılında bir proje hazırladık ve Çalışma Bakanlığına götürdük. Dünyada artık bu ayrı bir sektördür, siz bir ihale aldığınızda ilgili firmayı ararsınız ve ‘gel beni mobilize et’ dersiniz. Bu yapı denetimi ile bir paralellik içerisinde yürüyerek gelir.  İlgili firma şantiye alanının etrafını çevirir ve o alana mobil wc, yemekhane, ofis koyar baretleri, çizmeleri verir, eğitim verir. Siz bu hizmeti satın alırsınız ve bu hizmeti satan bir sektör oluşmuştur.

Artık gereğinden fazla yapılmış yurtlara, otellere teşvik vermeyi bırakın. Bu sektörün oluşması için bir teşvik oluşturun, Kalkınma Bankasından 20-30 milyon TL kaynak ayırın, birkaç firmanın oluşmasını sağlayın, gerisi gelir. Siz devlet olarak kuralları koyun. Siz bu zorunluluğu getirdiğinizde kamu ihalelerini de bu şartnamenin içerisine koyduğunuzda ne yapacak. AB ve UNDP’ye iş yapan firmalarımız vardır. Onlar da ciddi şekilde işveren pozisyonundadır. UNDP ihaleleri bu hususta dört dörtlüktür.

Devletin açtığı bir ihalede maliyet hesabı içerisinde iş sağlığı ve güvenliği kalemi yoksa siz o insandan bunu yerine getirmesini bekleyemezsiniz. Bu konuda da yürütmenin zafiyeti vardır, gailesi yoktur.”

 

 

 

 

Gürcafer: Hava sıcaklığının 40 derecenin üzerine çıktığı günlerde 12.00 ila 16.00 saatleri arasında açıkta işçi çalıştırılmamalıdır

Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği (KTİMB) Başkanı Cafer Gürcafer, hava sıcaklığının 40 derecenin üzerine çıktığı günlerde açıkta işçi çalıştırılmaması gerektiğinin altını bir kez daha çizdi.

Gürcafer, 12.00 ila 16.00 saatleri arasında, açıkta işçi çalıştırılmaması gerektiğini, bunun yanında o saatlerden doğacak iş gücü kaybının daha sonraki saatlere salkıtılarak önlenmesini söyleyerek, “Bu Bakanlar Kurulu kararına dönüştürülmelidir” dedi.

Gürcafer’in açıklaması aynen şöyle:

“Yıllardır aynı sorunla karşılaşıyoruz ve yıllardır aynı önerileri yapıyoruz, aynı tepkilerle karşılaşıyoruz. Dünya bu işi çoktan aştı. Biz ise her yıl yaz geldiğinde sanki yeni bir şeymiş gibi tartışmaya başlıyoruz. Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Hava sıcaklığı 40 derecenin üzerine çıktığı durumlarda saat 12.00 ile 16.00 saatleri arasında açıkta işçi çalıştırılmamasını, bunun yanında o saatlerden doğacak iş gücü kaybının daha sonraki saatlere salkıtılarak önlenmesini bir Bakanlar Kurulu kararına dönüştürmek suretiyle bu tartışmaya son verilmelidir. Ayrıca bu durum işverenlerin de bu gibi durumlarda ne yapmaları ve nasıl davranmaları gerektiğini kalıcı bir kural olarak bilmeleri bakımından önem arz etmektedir.”

Gürcafer: Müteahhitleri ödeyin, sarayınızı daha sonra yaparsınız

Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği (KTİMB) Başkanı Cafer Gürcafer, 14 milyon TL kaynak ayrılan KKTC Cumhurbaşkanlığı Sarayı Projesine işaret ederek, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a çağrıda bulundu.

Gürcafer, “Önce müteahhitleri ödeyiniz, sarayınızı daha sonra yaparsınız” dedi.

KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, Ciner Construction, Asin İnşaat, Destebaşı Construction, Gersa Construction, Manyeri Construction ve Tandoğan Construction isimli firmaların T.C. finansman kaynaklı projelerinden toplamda 7 milyon 188 bin 187,44 TL alacağı olduğunu kaydetti.

Cafer Gürcafer, “Cumhurbaşkanımız Sayın Ersin Tatar’a çağrımızdır. Önce 6 firmanın 2019 yılından beri alacaklı olduğu 7 milyon 188 bin 187,44 TL’lik ödemeyi yapın, sarayınızı sonra inşa edersiniz” dedi.

Gürcafer: Taşlar yerinden oynadı

Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği (KTİMB) Başkanı Cafer Gürcafer, ihalelerin KKTC’de açılmasına ilişkin kendisinin ve Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Resmiye Canaltay’ın Ankara’ya bir ziyaret gerçekleştirdiğini aktardı.

Gürcafer, “Sayın bakanla Ankara’da iken telefoniyen görüştük, beni gelişmelerden haberdar etti. Göstermiş olduğu çaba için Sayın Bakana ayrıca teşekkürler ederim. Sayın Bakanın zaten gidiş amacı da buydu. Çok çaba sarf etti, ısrarcı oldu. Belli ki hem bizim hem sayın bakanın hem de sayın başbakanın girişimleri ile taşlar yerinden oynadı” diye konuştu.

Cafer Gürcafer, Başbakan Ersan Saner ile Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Resmiye Canaltay’ın konuya ilişkin girişimleri neticesinde bir değişiklik beklentisinde olduklarını kaydetti.

KTİMB Başkanı Gürcafer, “Yani bütün köy yollarının ihalesi oradan yapılacak değil. Bu konuda da teknik bir çalışma yapılacak. T.C. Bayındırlık Bakanlığı ve KKTC Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığından (belki biz de bunun içerisine gireriz) teknik bir heyet süratli bir çalışmaya başlıyor. Sayın Bakan Resmiye Canaltay ile bugün bir görüşmem olacak, Sayın Başbakan ile de dün telefoniyen görüştüm.  Bir şeyler olacak” dedi.

Gürcafer, Genç TV’de, Nazar Erişkin’in sunduğu “Bugüne Dair” programına konuk olarak Ankara temaslarını değerlendirdi.

 

“İş yapılır, mevzuata sonra uydurulur”

Siyasetçilerin ihalelerin KKTC’de çıkması gerektiğini sürekli dile getirdiğini, zaman zaman bazı siyasetçilerin ise bunu hükümet programlarına yazdırdığını kaydeden Gürcafer, “ama ötesine gitmedi. Bu hususta bir teknik çalışma, bir teknik girişim veya diplomatik girişim yapılmadı” dedi.

Cafer Gürcafer, şunları söyledi: “Yalnızca bizim karşı duruşlarımızla zaman zaman duraksadı veya farklı yöne gitti ama bu hiçbir zaman doğru bir netice getirmedi.

Bir diğer değişle hep buzun üzerine yazıldı ve eridi gitti. Bu sefer de kabul etmek gerekir ki Türkiye’de başkanlık sistemine geçildikten sonra yürütme farklılaştı. Eskiden Kıbrıs’tan sorumlu bir devlet bakanlığı vardı, bir kurumsal yapı vardı. Buradaki yardım heyetinin çok daha farklı bir yapısı vardı. Şimdi başkanlık sistemi var ve her şey bir merkezden yönetiliyor, eski hiyerarşik yapı bozulmuştur.

Buna paralel şu oluyor. Örneğin; Sayın Cumhurbaşkanı veya Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, ‘KKTC’deki Lefkoşa Çevre Yolu 20 temmuza kadar bitirilsin’ der ve bu iş yapılır, oradaki sistem budur. İş yapılır, mevzuata sonra uydurulur.”

Gürcafer, Türkiye’den buradaki yarım kalmış yolların bitirilmesini istemenin yanlış olmadığını ancak, hükümetin ‘pandemiden dolayı yerle bir olmuş bir ekonomim var. Bir inşaat sektörüm var. Dolayısıyla her fırsatı değerlendirelim’ çerçevesinden de çıkmaması gerektiğini kaydetti.

Gürcafer, “Bizim pandemi döneminde söylediğimiz; ‘pandemi dönemini bütçelendirelim ve planlayalım’ dediğimiz olay da bunlardı” dedi.

 

“İhtiyaç duyulan o siyasi dokunuş olmadı”

Ekonomik Örgütler Platformu’nun (EÖP) geçtiğimiz aylarda Ankara’ya yaptığı ziyarete de işaret eden Cafer Gürcafer, kurulan ilişkinin siyasetçilerimiz tarafından daha ileriye taşınması gerektiğini ancak bunun yapılmadığını söyledi.

KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, şöyle konuştu:

“İhalelerin neden burada çıkması gerektiğini, hatta şehir efsanesi olmuş ‘Kıbrıs Türk Müteahhidi pahalıdır, Türkiye müteahhidi ucuzdur’ söyleminin doğru olmadığını anlattık. Rakamları ortaya koyduk, nerde, ne farklılıklar olduğunu anlattık ve ikna ettik ama bizim ikna etmemiz yeterli değildir.

Burada bir şanssızlık da oldu. Her zamanki bize zarar veren hastalık; bakan değişmesi, hükümet değişmesi. Yine bunlar yaşandı. Sayın Ünal Üstel, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı idi.   Ama geldiği günden beri oradan bir an önce ayrılıp da kendi mesleği ile ilgili olan bir bakanlığa gitmeyi düşünüyordu. Dolayısıyla çok fazla ilgilenmedi, ilgi göstermedi. Arkasından yeni bir bakan geldi ve o aradaki boşluğa da takıldı. Dolayısıyla bizim başlatmış olduğumuz o çalışmanın devamı, ihtiyaç duyulan o siyasi dokunuş olmadı.”

 

“Önceliğimiz Kurultay mıdır?”

Siyasetin önceliğinin hiçbir zaman toplumu ayağa kaldırmak olmadığını ifade eden Cafer Gürcafer, “Bir süreç yaşıyoruz. Önceliğimiz nedir? Bu yerle bir olmuş, açlıkla karşı karşıya olan toplumu ayağa kaldırmak mıdır? Kurultay mıdır? Yoksa kimlerin bakan olacağı mıdır?” diye sordu.

Gürcafer, “Bence bu çok daha öncesinden, bütün siyasiler sektörünün önceliği olmalıydı. Saner hükümetinden önce bir hükümet vardı. Sayın Tatar’ın hükümeti. Ondan önce başka bir hükümet vardı. Yani bu her zaman böyleydi.

Biz, ‘Ankara’da açılacak olan ihalelerin tümünü Kıbrıs’ta açalım, bunu modelleyelim, Kıbrıs Türk müteahhidi ile Türkiye müteahhidinin iş birliği yapacağı bir model geliştirelim’ dedik” şeklinde konuştu.

 

“Türkiye Müteahhitler Birliği ile imzalanan protokol hiç sayıldı”

KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) ile Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği (KTİMB) arasında imzalanan protokole de dikkat çekti.

TMB ile KTİMB arasında, bir protokol imzalanarak, bu protokolle, Türkiye müteahhidi ile Kıbrıs Türk müteahhidinin nasıl iş birliği yapacağı, kaç paralık ihalelerin Ankara’da, kaç paranın altındaki işlerin Lefkoşa’da açılacağı, hangilerine birlikte girileceği, hangilerine Kıbrıslı Türk müteahhidin gireceğinin belirlendiğini söyledi.

Bu protokolün hem T.C. Büyükelçiliği’ne hem de dönemin KKTC hükümetine de verildiğini kaydeden Gürcafer, “Nerede bu protokol? Bu emekler neden çöpe atılıyor?” diye sordu.

Cafer Gürcafer, şöyle dedi: “TMB bugün yurtdışında yalnızca yılda 30 milyar doların üzerinde iş yapan bir STÖ’dür.  KTİMB de ekonominin neredeyse yüzde 20-30’unu temsil eden bir STÖ’dür.

Bu kadar önemli 2 STÖ, protokol imzalıyor, bu protokole ülkenin Maliye Bakanı ve İçişleri Bakanı da şahitlik ediliyor ve bu protokol hiç sayılıyor. Her iktidarda yapılan tüm çalışmaları çöpe atıp yeniden mi yapacağız? Biz Süpermen değiliz ki!

 

“Türkiye de çok yapıcı”

KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, ihalelerin KKTC’de açılması hususunda geri adım atmayacaklarını ancak Türkiye’nin ‘Yapalım, düzeltelim ve bundan sonrasını düzgün bir zamine oturtalım, bunu bir protokole bağlayalım’ noktasında olduğunu ve buna fırsat vermek istediklerini ifade etti.

Gürcafer, şözlerine şöyle devam etti:

“Yarın sokağa dökülüyoruz da gidin, ne isterseniz yapın noktasında değiliz. Madem taşlar yerinden oynadı Türkiye de çok yapıcı. ‘Yapalım, düzeltelim ve bundan sonrasını düzgün bir zemine oturtalım, bunu bir protokole bağlayalım’ noktasındadır, biz buna fırsat vermek istiyoruz.

Ancak bunların bir protokole girmesi lazımdır. Protokoller meclisten geçer ve yasallaşır. Zaten protokole girmediği için bu kadar zaman varılmış olan uzlaşılar siyasilerle birlikte çöpe gitti. Ertuğrul Apakan bir dönemin büyükelçisi ve bir dönemin dışişleri bakanlığı müsteşarı… ihalelerin Kıbrıs’tan çıkması hususunda en büyük çabayı ortaya koyan bürokrat, diplomattı. Biz ona çok şey borçluyuz, onun gitmesi ile unutuldu. Çünkü bir protokole bağlanmadı. Dolayısıyla bunu yapmak lazımdır.

Bunun girişimini çok süratli bir şekilde, zamana yaymadan yapmamız lazım. Aksi olursa dün söylediğimiz noktadayız. Kimse bizim kaderimize boyun eğmemizi beklemesin.”

 

“200 km civarında iş tam neticelenmiş değildir”

KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, şu anda 320 km yolun tümünün ihalesinin neticelenmediğini belirterek, henüz 100 küsur km’lik için bir sözleşme yapıldığını kaydetti.

Gürcafer, “200 km civarında iş tam neticelenmiş değildir. Bunun bir kısmının birlikte yapılması, bir kısmının buradan ihale edilmesi mümkün ama zaman kaybedilmemelidir ve bundan sonra bu ilişkinin devam etmesi var” dedi.

Büyükşehir Hastane ihalesi konusunda da açıklamalarda bulunan Gürcafer, şunları söyledi:

“Bir de Kıbrıs Türk müteahhidinin dört gözle beklediği Büyükşehir Hastane ihalesi var. Ben Ankara’da iken Başbakan Yardımcımız Sayın Arıklı, bir TV programında, ihaleyi biz iptal ettirdik diye bizi eleştirmiş.  Yahu siyasetçi olan sizsiniz. Mevzuatın doğru düzgün olmamasını engelleyecek olan siz iken biz ayağa kalkıyoruz, biz; ‘tüzükte yanlışlık var, haksız rekabet var, devletin parasına yazık olacak’ diyoruz.

Halen daha o tüzük değişmedi. Şu anda Kıbrıs Türk müteahhidi bu tür işleri de gözetliyor. Örneğin, Lefkoşa Büyükşehir Hastanesi’nin bir parçası olmak istiyor. Dolayısıyla bu ortaklığın, iş birliğinin nasıl olacağı ile ilgili teknik çalışmalar, yasal mevzuat şimdiden masaya yatırılmalı ve neticelendirilmelidir.

Bu olumsuzluğu yaşadık, bu olumsuzluktan olumlu bir netice çıkarırız diye düşünüyorum.”

 

Gürcafer: Kıbrıslı Türk müteahhitler yok sayılıyor, hükümet yapılanı ayakta alkışlıyor

Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği (KTİMB), köy yollarının ve bazı üst yapı işlerinin Türkiye’den gelen iki firmaya ihalesiz olarak verildiği bilgisinin alınması üzerine tüm üyelerini olağanüstü toplantıya çağırdı.

KTİMB’de bugün saat 16,00’da yapılacak olağanüstü toplantıda eylem kararı alınması gündemde.

KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, köy yollarının ve bazı üst yapı işlerinin Türkiye’den gelen iki firmaya ihalesiz olarak verildiği duyumunun Kıbrıslı Türk müteahhitler arasında çok büyük bir rahatsızlık yarattığını ifade etti.

Gürcafer, Kıbrıslı Türk müteahhitlerin yok sayıldığını, hükümetin ise yapılanı ayakta alkışladığını söyledi.

 

Gürcafer: Üyelerimiz ayaklanmak üzeredir

Gürcafer, konuya ilişkin açıklamasında şunları kaydetti:

“Tüm köy yollarının yapımına ilişkin ihalelerin KKTC’de çıkarılması için çok çaba sarfettik ama bizim girişimlerimiz dışında hiçbir hükümet yetkilisi bu konuda herhangi bir girişimde bulunmamış hatta ortaya “bizimkiler almasa da olur” gibi bir tavır sergilemişlerdir.

Tüm köy yollarını ve bazı üst yapı işlerinin Türkiye’den gelen iki firmaya verildiği bilgisini aldık.

Bunun yanında havaalanının yanındaki askeri birliğin kalkması ile ilgili uzun yıllardır bizim müteahhitlerimizin beklediği üst yapı işlerini de yine ihalesiz bir biçimde Taşyapı İnşaat’a verdikleri bilgimize geldi. Bu çok büyük bir rahatsızlık yaratmıştır ve üyelerimiz ayaklanmak üzeredir.”

 

“KKTC’de firmalarımız boş boş otururken yapılacak işler, işe ihtiyacı olmayan Türkiye’nin dev firmalarına veriliyor”

 

KTİMB Başkanı Gürcafer, pandemi sürecinin ekonomide ciddi hasarlara sebep olduğuna dikkat çekerek bu sürecin temennilerin etkisiyle yönetilmiş olmasının hasarı derinleştirdiğini kaydetti.

Cafer Gürcafer, şunları söyledi:

“Pandemi süreci ekonomimizi yerle bir etti. Sürecin doğru öngörülerle değil de temennilerin etkisiyle yönetilmiş olması hasarı derinleştirdi.

Bu kötü günleri geride bırakmak, ayağa kalkabilmek için canla başla çalışıyoruz. İşe, aşa her zamankinden çok ihtiyacımız olduğu bir dönemde KKTC’de firmalarımız boş boş otururken yapılacak işler, işe ihtiyacı olmayan Türkiye’nin dev firmalarına veriliyor.

 

“Hükümet yapılanı ayakta alkışlıyor”

Peki bizim hükümetimiz ne yapıyor? Bu işlerin bizim insanımıza verilmesi için, kendi ekonomimize girmesi için çaba sarfetmediği bir yana bir de yapılanı ayakta alkışlıyor.”

KTİMB’den turizm emekçilerinin eylemine destek

Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği (KTİMB) Başkanı Cafer Gürcafer, turizm emekçilerinin, pandemi nedeniyle yaşadıkları sıkıntılara dikkat çekmek amacıyla bugün Lefkoşa’da gerçekleştireceği eylemi selamladıklarını kaydetti, turizm emekçilerinin haklı eylemine KTİMB olarak destek belirtti.

Pandemi nedeni ile yaklaşık 9 aydır evine ekmek götüremediği ve hükümetten gerekli maddi desteği alamadıkları için geçtiğimiz hafta Girne’de eylem yapan turizm emekçileri, bugün saat 11:00’de Lefkoşa’da da eylem yapacak.

Lefkoşa Otobüs Terminali’nde saat 10.30’da toplanan turizm emekçileri 11:00’de City Royal Otel’in önünden geçerek Cumhuriyet Meclisi önüne yürüyecek.

 

Cafer Gürcafer: Mart sonunda aşılanmış insanlara kapıları karantinasız açamazsak 2021’i kaybederiz

Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği (KTİMB) Başkanı Cafer Gürcafer, hükümetin pandemi sürecindeki performansını değerlendirdi. Gürcafer, “Mart sonunda aşılanmış insanlara kapıları karantinasız açamazsak 2021’i kaybederiz” ifadelerini kullandı.

Haberin ayrıntıları için tıklayınız >>>https://www.kibrispostasi.com/c35-KIBRIS_HABERLERI/n363989-cafer-gurcafer-mart-sonunda-asilanmis-insanlara-kapilari-karantinasiz-acamazsak-2021i-kaybederiz?fbclid=IwAR1-JEYOI9AObnt29_B30HiOupL7R6HHsLwLQaSkKkXD9oYSp7pCPCYoQLU

Gürcafer: “Ekonominin iyileşmesi aşı ile paralel yürüyecektir”

Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği Başkanı Cafer Gürcafer, Avrupa Birliği’nden ve Türkiye’nin Çin’den almış olduğu aşılardan bizlere verileceği konusunda teyit aldıklarını belirterek “Sadece bizim ülkemiz değil tüm dünyada ekonominin iyileşmesi artık aşı ile paralel yürüyecektir” şeklinde konuştu.

Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği Başkanı Cafer Gürcafer, Kıbrıs Genç TV’de Nazar Erişkin’in hazırlayıp sunduğu ‘Bugüne Dair’ programına konuk oldu.

“AB’DEN VE TÜRKİYE’DEN AŞI GELECEĞİNİN TEYİDİNİ ALDIK”

Küçük bir toplum olduğumuzu ve bunun avantaja çevirilmesinin mümkün olduğunu vurgulayan Gürcafer, “300–350 bin aşıya bizim bir şekilde ulaşmamız gerekir. Bununla ilgili ilk adımlar atılmıştır. Avrupa Birliği’nden bize aşı verileceği teyit edilmiştir. Ben de Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği başkanı olarak yapmış olduğum temaslarda AB’nin ve Türkiye’nin almış olduğu aşılardan bizlere verileceği konusunda teyit aldım” dedi.

“AYDA 20-25 BİN AŞI İLE EKONOMİYİ DÜZELTMEK MÜMKÜN OLMAZ”

Sivil Toplum Örgütü olarak güneydeki paydaşlarımız ve AB ile olan temaslarımızla birlikte toplum adına aşıların bir an önce alınması ile ilgili devreye gireceklerini belirten Gürcafer, “Türkiye’de Çin’den 50 milyon aşı alınacak ama bu aşılar 2021 yılının sonuna kadar gelecek. Eğer bizde de aşıların gelişi 2021 yılı sonuna kadar yayılacaksa ve ayda bize ortalama 20-25 bin aşı gelecekse ekonomimizi normalleştirmeyi başarmamız mümkün değildir. Çünkü ayda yapılacak olan 20-25 bin aşı ile kapıları açamaz, karantinaları da kaldıramayız” ifadelerini kullandı.

Gürcafer şöyle devam etti:

“Biz küçük bir toplumuz ve bunu bir avantaja çevirebiliriz. Bu saatten sonra toplumun aşılanmasına, aşılanma ile birlikte açılımın gerçekleşmesine ve aşılanmış insanların ülkeye gelmesini hedefleyen bir politikayla, dünyadan çok daha kısa bir sürede normalleşebiliriz. Dolayısıyla bu durumu da avantaja dönüştürebiliriz.”

KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, “Ülkemizde bir çok şeyi gözden geçirmenin zamanı geldi. Bu yöntemle biz hiçbir yere varamayız, varamayacağız da… İktidar değişiklikleriyle, bireylerin değişmesiyle, kaldığı yerden devam etmesi yöntemiyle ve sürekli tekrarlanan ‘kamuda reform yapılması lazım’ söylemleriyle bir yere varamayız” sözlerine yer verdi.

“44 YILDA 46 FARKLI HÜKÜMET MODELİ GELİŞİRSE BU ÜLKEDE HİÇBİR ŞEY YAPAMAZSINIZ”

Öncelikle siyaset kurumunda reform yapılması gerektiğini savunan Gürcafer, “ülkeyi yöneten ve en donanımlı insanlardan oluşması gereken sektörün siyaset kurumu olması gerekir. Dolayısıyla oralarda reform yapmak ve sonra aşağılara inmek gerekir. 44 yılda 46 iktidar, yani 46 farklı hükümet modeli gelişirse bu ülkede hiçbir şey yapamazsınız” dedi.

“BİZİM KÖKLÜ ÇÖZÜMLERİN PEŞİNE DÜŞME ZAMANIMIZ GELDİ”

Öncelikle salgın illetinin atlatılması gerektiğini belirten Gürcafer, “Yakın zamanda yönetim kurulumla birlikte yeni kabineye ziyaretler gerçekleştirdim.  Bu ziyaretlerde karşımızdaki koltukta görev değişikliği kaynaklı sürekli başka birileri oturdu. Hep aynı şeyleri konuştuk ama hiçbir şey de sonuçlanamadı. Bu durum ise bizim inancımızı yitirmemize sebep oldu. Artık bu dönemeci, yani bu salgın illetini defettikten sonra bizim, köklü çözümlerin peşine düşme zamanımız geldi” şeklinde konuştu.

Ülkemizde bir çok şeyi gözden geçirmenin zamanı geldiğini belirten Gürcafer, anlayışın ve zihniyetin değişmesi gerektiğini, özellikle de siyaset kurumunda reforma gidilmesi gerektiğini söyledi.