KTİMB adına yazılı açıklama yapan Başkan Cafer Gürcafer, patlama nedeniyle hayatını kaybeden işçilere Allah’tan rahmet, ailelerine ve sevenlerine sabır, yaralılara acil şifalar diledi.
Tag Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği (KTİMB)
KTİMB Türkiye’deki maden faciası nedeni ile taziye mesajı yayımladı
Gürcafer: “Birlikte yola çıktık, yolun sonunda kandırıldık”
- “ÜLKEMİZ İÇİN, TOPLUMSAL VARLIĞIMIZ İÇİN ARTIK ÖZ ELEŞTİRİMİZİ YAPIP, BİRBİRİMİZİ AFFETMEK, BİRLİK OLMAK GEREK”
Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği (KTİMB) Başkanı Cafer Gürcafer, Mağusa- İskele- Yeni Boğaziçi Emirnamesi’nin bakanlar Kurulu kararı ile kaldırılıp kararın ertesi gün mahkeme emri ile iptal edilmesini yorumladı.
Gürcafer, Mağusa- İskele- Yeni Boğaziçi İmar Planı konusunda ciddi bir bilgi kirliliği olduğunu söyleyerek, bu hususta halkın ikiye bölündüğünü kaydetti.
Gürcafer, “Hep söylüyorum; toplumun bölünmüşlüğünden menfaat elde edenler, yaşamını ona endekslemiş ve toplumun bölünmesinden kesimler vardır. Bu konuda da böyle oldu. Halk ikiye bölündü ama her iki tarafta da doğru bilgi yok” dedi ve süreci anlattı.
Haber Kıbrıs Web TV’de yayınlanan “Markaj” programında Ali Baturay’ın sorularını yanıtlayan Cafer Gürcafer, “topraklarımız yabancılaşıyor” eleştirilerine de açıklık getirdi.
Gürcafer, ayrıca bir süredir gündemde tutulmak istenen Girne Hastanesi ihalesi konusunda da çok önemli açıklamalarda bulundu.
“TOPLUM İKİYE BÖLÜNMEK İSTENİYOR”
KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, Mağusa- İskele- Yeni Boğaziçi İmar Planı konusunda toplumda; ‘Birileri ormanlara, sulak alanlara, SİT alanlarına ve deniz kenarlarına sınırsız büyüklükte gökdelenler yapıp, vahşice bunları satıp para kazanmak istiyor, bu insanlar da bunlara karşı çıkmak istiyor, mücadele veriyor, yargımız da bunun yanındadır” algısı yaratılmak istendiğini söyledi.
Gürcafer, KTİMB’nin Kıbrıs Türk toplumunun toplumsal varlığını ne kadar önemsediğinin altını bir kez daha çizdi ve süreci aktardı.
Cafer Gürcafer, “Kıbrıs Türk toplumunun toplumsal varlığını sürdürebilmesi ve nihai bir çözümde BM’den tescil edilinceye kadar toplumu gözetleyip korumak için bir ekonomiye ihtiyacımız vardır. Bu da dışarıdan taşıma su ile dönen bir ekonomi olmamalıdır. Kendi ayakları üzerine basan bir ekonomimizin olması şarttır. Bunu yapamıyor olmamızın sebebi de aslında plansızlıktır. Bizim planlı yaşama geçmemiz lazım bunun için de ilk yapmamız gereken imar planlarını tamamlamamızdır” dedi.
Ülkenin bir ucundan diğer ucuna kadar planlanması gerektiğini dile getiren KTİMB Başkanı Gürcafer, “İmar planlarımızı yaparsak bu bizim sosyal ve ekonomik yaşantımızın temelini oluşturacak. Planlı bir ekonomiye geçmek için de ihtiyacımız olanı yapmış olacaktık” diye konuştu.
“BİRLİKTE KARAR ALDIK VE YOLA ÇIKTIK”
Gürcafer, devamında şunları aktardı:
“Bu çerçevede; ‘Mağusa, İskele ve Yeni Boğaziçi belediye başkanlarını bir araya getirelim, ayrı ayrı görüşelim, vizyonumuzu anlatalım. Sonra KTMMO ile sonra da şehir plancıları ile görüşelim’ dedik ve görüştük. ‘Birbirini tamamlayan bütünlüklü bir sosyo-ekonomik bir yapı oluşturalım’ dedik. Bu görüşmeleri yaptık, sonrasında çalıştay yaptık. Amacımız ve hedefimiz; ülkeyi bir ucundan öbür ucuna planlamak. Müteahhitler plan ister, çünkü önünü görebilmesi lazımdır. ‘Emirname bir günde değiştirilebilir. Böyle olmasın. Planlı yaşama geçelim, halkın katılımını olabildiğince sağlayalım’ diye konuşurken hep birlikte karar aldık ve yola çıktık.
“Süreçte şöyle bir durum ortaya çıktı: Şehir Planlama Dairesi bu yapısı ile bu planın altından kalkamaz, yeterince personeli yoktur. ‘Biz o zaman bu iş için para verelim, yalnızca para veren kısmında olalım. Bu ülkenin ziraat mühendisleri, ekonomistleri, mimarları, mühendisleri, bilim insanları hepsi bir araya gelsin. Ciddi bir akıl ordusu oluşturalım. Bununla ilgili gerekli olan parayı da biz verelim ve kendi planımızı yapalım’ aslında yola çıkış planımız buydu.”
“BİR ANDA BİR EMİRNAME YAYINLANDI, İNSANLAR AYAĞA KALKTI”
KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, bu çalışmalar yapılırken bir anda bir emirnamenin yayınlandığını ve bu emirnameden haberdar olmadıklarını kaydetti. Bu emirname ile birlikte insanların ayağa kalktığını anlatan Gürcafer, bunun üzerine Mağusa’da 200’e yakın kişinin katıldığı bir toplantı gerçekleştirdiklerini akabinde de hükümet ile görüşmeye başladıklarını anlattı.
Hükümetle yapılan görüşmelerde belli bir süre sonra emirnamenin içeriği noktasında anlaştıklarını söyleyen Cafer Gürcafer, imar planının nasıl yapılacağı, kaç kişinin istihdam edileceği, bu kişilerin KTİMB tarafından ödeneceği konularında uzlaşıya varıldığını, müktesep haklar ile ilgili de tanımlamanın yapıldığını dile getirdi.
“RESMEN KANDIRILDIK”
Gürcafer, emirnamenin içeriğince yalnızca bir madde olduğunu ve bu madde ile resmen kandırıldıklarını söyledi.
Cafer Gürcafer şunları aktardı:
“Resmen kandırıldık. Kandırıldığımızı düşünüyoruz. Biz şehir plancısı değiliz. Biz ilk defa bir imar planı yapılmasında katkı koyan tarafız.
Nedir bu müktesep haklar; sen bir yer aldın, projeyi çizmesi için mimara verdin, çocuklarına iki tane ev yapacaksın. Seni yarı yolda yakaladı. Müktesep hak; senin içinde bulunduğun süreci, belli bir süre içerisinde tamamlamaktır müktesep hak. Müktesep hak, Annan Planı döneminde çıktı. Hatırlanacağı üzere o dönemde bir moratoryum hazırlanacaktı. İki toplum lideri arasında bu konu görüşüldü ve BM’ye kadar da gitti. O zaman; ‘Vize bürosundan geçmiş projeler müktesep haktır ve dolayısıyla onların inşaatı devam edecektir’ dendi. Bu uygulama ondan sonra tüm emirnamelerde uygulandı. Bunda da ‘müktesep haklar olsun, ondan sonra planı yapacağız. 1 yılda bu planı tamamlayacağız’ dedik. Yalnız bu müktesep haklar ile ilgili 3 aylık bir süre koydular. Buna itiraz ettik. Devlet dairelerinden bir dosya 7-8 ayda çıkmıyor’ dedik. ‘3 ay tamamlandığında, bir 3 ay daha uzatırız’ dediler.
O gün geldiğinde ve uzatma talep ettiğimizde, şehir plancıları mahkemeye gitti. ‘Bu uzatma emirname değişikliğidir. Emirname değişikliği de halka açık toplantı yapılmadan yapılamaz’ deyip ara emri aldılar. Sonra da çıkıp halka ‘denizlerimizi kirletiyorlar, ormanlarımızı yok ediyorlar da gökdelenleri dikiyorlar. Gittik, kendilerini durdurduk’ dediler. Sırf popülizm adına, bizi alkışlaması için kandırdığımız insanların duygularını sömürerek nereye gideceğiz!!!”
“BU ÖFKE KİME?”
KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, “inşaatlar kaçak” söylemine de açıklık getirdi. Konuyla ilgili çok önemli açıklamalarda bulunan Gürcafer, şunları kaydetti:
“Bir taraftan Anayasa; ‘siz devlete müracaat ettiğinizde devlet size 1 ayda cevap vermek zorundadır’ der, fakat diğer taraftan sen inşaat ruhsatı için devlete başvurursun, devlet süreci sana 2,5 senede tamamlar. Hal böyle olduğu için ilk aşamadan sonra inşaatlar başlar. İlk aşama; araziyi alırsınız, gidip devlete verginizi ödersiniz, Tapu Dairesi’nden araziyi devralırsınız. KTMMOB’ne kayıtlı bir mimarı çağırırsınız ve o size projeyi çizer. Mimar bu çizimi, Şehir Planlama Dairesi ile görüşerek ve o bölgenin imar mevzuatına uygun olarak çizer. Ondan sonra kendinin vize bürosu vardır, orada kontrolden geçirtir ve onaylatır. Çoğu zaman hatalar tespit edilir ve birkaç kez gider gelir. Sonra deprem yönetmeliğine göre statik hesaplarını yapması için KTMMOB’ne kayıtlı bir mühendise verir. Ülke mevzuatlarına uygun onun statik projesi çizilir. Sonra götürür odaya ve vize alır. Sonra devreye yine KTMMOB’ne kayıtlı elektrik mühendisi devreye girer. O da KTMMOB’nin vize bürosundan gider vize alır. Sonra ÇED raporu için yine KTMMOB’ne kayıtlı çevre mühendisi devreye girer. Tüm bunlar yapıldıktan sonra artık siz; bilimin ülkenizde koyduğu kurallar çerçevesinde, ülke mevzuatlarına göre projenizi çizdiniz demektir ve gidersiniz belediyeye ruhsat için müracaatınızı yaparsınız. İşte o aşamada ruhsat müracaatı mevzuatı çok uzadığı için inşaata başlarlar. Bu arada belediye bu evrakları, Çevre Dairesi’ne gönderir. Çevre Dairesi, 7-8 ay sonra bunu onaylar. Sonra Planlama İnşaat Dairesi’ne sonra da Elektrik Dairesi’ne, Telefon Dairesi’ne, İtfaiye Müdürlüğü’ne ve Anıtlar Yüksek Kurulu’na, Tarım Dairesi’ne ve Eski Eserler ve Müzeler Dairesi’ne gider. Bütün bu dairelerden görüşler gelir, belediyede durur. Müteahhit en son aşama olan harç ödemek için belediyeye gider. Sen de bu yandan mahkemeye gidip, ‘3 ay süre geçtiği için bu emirname değişikliğidir. Halka açık toplantı yapmadık’ deyip ara emri aldın ve sen adamı kaçağa düşürdün. Sonra da ortalığı velveleye verdin. Bunu yaparak senin eline ne geçecek? Bu ülkeye, bu topluma, müteahhit firmalara, senin de ekmek yediğin sektöre zarar verdiğinde eline ne geçecek? Kimedir bu öfken?”
“ÜLKEDE KÜÇÜK KÜÇÜK DEREBEYLİKLER KURULUP, TARAFTARLAR OLUŞTURULDU”
KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, ülkede küçük küçük derebeylikler kurulup, taraftarlar oluşturulduğunu ve bu kişilerin o taraftarların alkışları ile beslendiğini ifade etti.
Bu durumun toplumu bataklığa sürükleyeceğini, bu tavırlar veya sosyal medya üzerinden aleni yapılan hakaretlerle, halkı bölmekle, statüko yaratıp bu statükodan beslenmekle toplumsal varlığımızın sürdürülemeyeceğini kaydeden Gürcafer, Bunun üzerine; ‘gelin, TV’ye çıkalım, 5-6 saat cevapsız kalan ne kadar soru varsa hepsini cevaplayalım’ diye çağrıda bulunduğunu ancak bu çağrısına olumlu dönüş yapılmadığını dile getirdi.
KTİMB Başkanı Gürcafer, Fasıl 96’ya geri dönülmesi konusunda yaptığı açıklamada ise şöyle dedi:
“Aynı kesim, ‘İskele’de kaçak inşaatlar yapıldı, siz de buna göz yumuyorsunuz’ dedi. Biz İsveç, Danimarka, Norveç, Rusya pazarına girebilmek için neler çektik. Neler yaşadık. Bu konutlar satılmazsa ne olacak. Bu inşaat sektörü 70 alt sektörü besler. 10 binlerce insan bu sektörden ekmek yer. Bu inşaatlar devam eder ve yabancı acenteler artık bizi sorgulamaya başladı, iptaller ile ilgili avukatlar devreye girdi, bu korkunç bir yıkım getirecek. Ben gittim ve KTMMOB’nin kapısını çaldım. ‘Bu sorunu çözmemiz lazım’ dedim ve bir araya geldik. Toplumsal sorumluluğumuz var. Bizim bu anlaşamamamızdan dolayı ülke ekonomisine zarar veriyoruz. Gelin uzlaşalım’ dedik. ‘Bakalım’ dediler sonra da bana görüşmeyeceklerini belirten bir haber gönderdiler. Artık mecbur bıraktılar. Bunun önünü açabilmenin başka hiçbir yolu yoktu. Ülke milyarlarca lira zarara girecekti.”
“KENDİLERİNİ PADİŞAH İLAN ETTİLER”
Süreci bu şekilde özetleyen KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, 55/89 Sayılı İmar Yasası’nı da yaparken kendi meslek haklarını ciddi şekilde güvenceye almak için çaba sarf ettiklerini ancak işin ucunu fazla kaçırdıklarını ve kendilerini padişah ilan ettiklerini söyledi.
Söz konusu yasanda, ‘bu ülkede her türlü emirnameyi, planı, Şehir Planlama Dairesi’nde çalışan, Şehir Planlama Odası’na kayıtlı şehir plancıları yapabilir’ dendiğini kaydeden Gürcafer, “Biz ‘bu İmar Yasası’nın değişmesi ve toplumun her kesimini temsil eden, katkı koyabilecek olan, akil insanlardan oluşan bir imar üst kurul oluşturulması lazım’ dedik. Ortalığı kaldırıp oturttular” dedi.
Gürcafer, KTİMB’nin kurumsal bir yapısı olduğuna dikkat çekerek bir şeyi isterken veya bir konuda adım atacağı zaman dünyadaki örneklerini araştırdığının altını çizdi.
Rumların 1972 yılında yapılmış olan İmar Yasası’nı günümüze kadar 29 kez revize ettiğini, yasanın günün koşullarına göre güncellendiğini söyleyen Gürcafer, “Biz! Dört dörtlük mü yaptık. Çok mu mükemmel yaptık bu işi?” diye sordu.
Neticede sürecin; bu yasanın kendilerine vermiş olduğu yetkiden dolayı tıkandığını anlatan KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, şöyle devam etti:
“İmar planının son aşamasında çok sıkıntılar oldu. Siyasi baskılar, itirazlar, tartışmalar vs. Plan ekibine gittim ve samimi şekilde sohbet ettik. Özetle ‘bu planlar 1980’li yıllarda, toprak reformu yapılmadan önce yapılmış olsaydı biz bugün hiç sıkıntı yaşamayacaktık ama atalarımız bir hata yaptı ve bu sorunu ileri attı. Ya biz de ileriye atacağız ve daha kötü bir düzen yaratacağız ya da çözeceğiz. Ama yapılanma başlamışken çözüm sıkıntılıdır. Dolayısıyla şu çemberi çizelim; ormanlar, sulak alanlar, SİT alanları, köy dokusunun güvence altına alalım’ dedim. Bu konuda da anlaşıldı. Sonra, ‘mevcut durum analiz edilsin, kim nerelerden, hangi amaçla ne aldı, tespit edilsin’ dedim. ‘Çünkü siyaset üzerinde baskılar olursa, bu planı tehlikeye atacağız’ dedik. Ertesi günü beni dönemin İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars aradı ve plan ekibinin bir açılım yaptığını söyledi. O açılımdan sonra biz; ‘tamam, plana hiçbir itirazımız yoktur, bu planın imzalanmasını biz de isteriz’ dedik. O akşam bize bir mesaj geldi ve plan geçti. Meğer o gün KTMMOB, o toplantıda kavgalar çıkarır ve açılım tekrardan iptal edilir. Diğer taraftan belediye başkanları, belediye meclislerinden yetki almadan bu imzaları atarlar ve ertesi gün dananın kuyruğu kopar ve Ersin Tatar, ‘ben bu planı imzalamam’ der. Popülizm bizi bu noktalara getirdi. Bizim artık öz eleştirilerimizi yapıp, birbirimiz affedip doğru olanda birlikte yürümemiz lazımdır.”
“TOPRAKLARIN YABANCILAŞMASI BURADA DEĞİL, YANLIŞ VERİLEN VATANDAŞLIKLARDADIR”
KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, “topraklarımız yabancılaşıyor” söyleminin ise kabul edilemez olduğunu dile getirdi.
Gürcafer, “Dünyanın merkezi KKTC değildir. Bir Malta örneği vardır. İnsanımız birileri tarafından bilinçli olarak yanlış bilgilendiriliyor. Fasıl 96 çerçevesinde 20 bin konut yapmak için ihtiyaç duyduğun arazi 1000 dönümdür. 100 bin konut için ihtiyaç duyduğun arazi 5000 dönümdür. KKTC, 2 milyon 455 bin dönümdür. Bu bir turizm modelidir. 20 bin konut üzerinden gidersek 1 ev, 4 ay yabancıya kiralandığında bu ülkeye 1 milyon turist gelir. Bu turistler de otelde kapanıp kalmaz. Ülke ekonomisine katkı koyar. Toprakların yabancılaşması burada değil, bu ülkede yanlış verilen vatandaşlıklardadır. Ben müteahhitlerime; ‘Fasıl 96’ya dönülmeyecek, hayal kurmayın’ dedim. Ben toplumsal varlığımız için ihtiyacımız olanın planlı bir yaşam olduğunun bilincindeyim. Her değerlendirmemi bu temelde yapar, her adımımı bu amaca hizmet edip etmediğine bakarak adım atarım” ifadelerini kullandı.
“LONG BEACH BÖLGESİNDE GEREKLİ ADIMI ATIK, ÇALIŞMALAR SÜRÜYOR”
KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, Long Beach bölgesindeki yapılanma ve bölgedeki çevre sorunları konusunda da soruları yanıtladı.
Gürcafer, “O konuda da hiç kimse bir şey yapmadı, biz adım attık. ‘İmar planı döneminde bir fon oluşacak, o fondan bölgenin arıtma tesisi yapılacak’ dedik. Fon yönetimi de oluşturduk. İlk toplantımızı da yaptık. Bunu da eleştirip, alay ettiler. Ben iyi bir şeyler yapmak için uğraşıyorum. Sen de gel. Yanlış ise doğrusunu birlikte yapalım. Sürekli eleştirerek bir yere varılamaz” dedi.
KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, bölgede henüz daha lağımın denize karışmadığını ancak bir an önce gerekli çalışmaların yapılması gerektiğini söyledi.
Gürcafer, şunları kaydetti:
“Bizim bir an önce bunu yapmamız lazım. Şu an böyle bir durum yok ama 1-2 yıl içinde denize lağım karışacak. Olan şuydu: Septik kuyular beton ve su geçirimsiz olmalıdır. Bazıları delindi. Tespit ettik, bu da bazı münferit evler. Orada su seviyesi yüksektir. Yer altındaki suya kolibasil karıştı ama bu denize ulaşmadı. Sağlık Bakanlığı orada her 15 günde bir zaten ölçüm yapıyor. Bir müteahhit orada temel kazısı yaparken temelde çıkan suyu bilmez. Masum bir su sandı, çekti ve yağmur suyu drenaj hattına döktü, su dereye karıştı. Olayı öğrendiğimde hemen belediye ile temasa geçtim, ertesi gün ekip gönderdim, ıslahı yaptık. Hemen toplantı yaptık gereken uyarıları yaptık. Akabinde İçişleri Bakanlığı’nda toplantı yapıp karar aldık ve ‘bir an önce kendimiz ödeyerek bu kanalizasyonu, atık su arıtma tesislerini yapalım’ dedik ve bununla ilgili de adım attık.”
“GİRNE HASTANESİ… BUGÜN OLSA AYNISINI YAPARIM”
Girne Hastanesi ihalesi konusunda KTİMB yönetimine ve müteahhitlere yönelik eleştirileri de yorumlayan Cafer Gürcafer, “Gene olsa gene yaparım. O eleştiren arkadaşın ne için eleştirdiğini çok iyi bilirim” dedi.
Gürcafer, şunları söyledi:
Ben KTİMB Başkanıyım ve 18/98 sayılı yasayı temsil ederim. Bir de 19/98 sayılı yasa vardır. Ben tüm üyelerime eşit mesafede yaklaşmak zorundayım. Yasaların da tüm müteahhitlere eşit mesafede eşit fırsatlar içeren şekilde yaklaşmasını gözetlemek ve onun mücadelesini vermek zorundayım. O eleştiren arkadaşın ne için eleştirdiğini çok iyi bilirim. Ama burada ağzımı açmak istemiyorum. Benim için önemli olan, üyelerime fırsat eşitliğini vermekti, verdim. Gene olsa gene yaparım. O gün ihale neticelenseydi, o işi alan müteahhit batacaktı, inşaatı da tamamlayamayacaktı.
Bir Kamu İhale Tüzüğü var. 1980’li yıllardan 2008’e kadar tüm ihaleler bu tüzükle yapıldı. Kamu İhale Yasası hazırlandı ve Meclis’ten geçti. ‘Yıl sonuna kadar yürürlükte olmayacak, yıl sonunda Yapım İşleri Tüzüğü yapılınca yasa yürürlüğe girecek denildi. Bu sürede yasanın hazırlanmasında aktif bir şekilde bulunduk. Yasanın hazırlanmasına çok katkı koyduk. Tüzüğün hazırlanması gündeme geldi, bizi hiç çağırmadılar. Son dakika, aldılar eski kamu ihale tüzüğünü koydular. Dolayısıyla yasa ile tüzük çelişti. Bir yasa varken ve bu yasa müteahhitlere nasıl karne verileceğini, ne büyüklükte iş yapacağını belirlerken sen başka bir tüzükle sınırlama getiremezsin. O tüzük o gün iptal edilseydi o ihale aynı gün neticelenecekti.
Sen, KTİMB Başkanını, üyeleri arasında adaletsizlik olur diye o ihaleye karşı çıkmasını eleştirirken bu tüzüğün 1,5 sene iptal edilmesini bir kez eleştirmezsen o zaman ben sende kötü niyet ararım. Şimdi ihale süreci açıldı, 9 müteahhit de dosya aldı.”
KTSO, KTEZO ve KTİMB arasında iş birliği sözleşmesi imzalandı
Haberin ayrıntıları için tıklayınız >>>https://brtk.net/ktso-ktezo-ve-ktimb-arasinda-is-birligi-sozlesmesi-imzalandi/
“Siyasilerin keyfi davranışlarına tahammülümüz kalmadı”
KTİMB’den yapılan açıklamada; ülkenin iki yıl süren Covid-19 salgını akabinde Ukrayna Savaşı nedeniyle adeta bir yangın yerine döndüğü, başta Cumhurbaşkanı Tatar olmak üzere siyasilerin keyfi ve benmerkezci davranışlarının, siyasi arenayı da darmadağın ettiği ve ülkeyi yönetimsiz bıraktığı kaydedildi.
KTİMB’den yapılan açıklamada; “Uzun süredir devam etmekte olan kurultay merkezli kutuplaşma ve gerilimler, devamında yaşanan erken genel seçim, ülkenin sorununun ne olduğunu biliyor olmalarına rağmen siyasi kadroların sadece kendi çıkarlarını temel alan sorumsuz yaklaşımlarının bencilce devam ettiğini gözlemlemekteyiz.
Ülkenin ve halkın sorunlarını merkezine almayan, bu sorunların çözümlenmesi için fikir üretmeyi ve çaba harcamayı önemsemeyen siyasilerin ülkemize vereceği hiçbir şey yoktur; onların her davranışı bugün olduğu gibi kaosa neden olmaktan başka bir işe yaramayacaktır” ifadelerine yer verildi.
Açıklamada, “artık bu tür davranışlara daha fazla tahammül etme olanağının kalmadığı” belirtilerek şöyle denildi:
“Bütün siyasi liderleri, siyasi yapımızın temelini oluşturan anayasal kurallara, siyasi davranışları düzenlemesi gereken etik kurallara uyarak halkın sorunlarını hafifletmeyi amaçlayan davranışlar geliştirmeye davet ediyoruz. Aksi bir durum, bu ülkeyi daha derin bir karmaşaya sürükleyecektir.”
KTİMB ile RES-BİR işbirliği protokolü imzaladı
KTİMB Merkez Binasında dün imzalanan protokole, KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer ile RES-BİR Başkanı Salih Kayım imza koydu.
Birlik başkanları tarafından yapılan açıklamada, protokolün amacı şöyle kaydedildi:
Kayıt dışı işçilik ve kayıtsız yabancı uyruklu işçi istihdamını önlemek.
Ülkemizde çalışma yaşamının ve özellikle işgücü piyasasının disipline edilmesi ile ülkeye getirilen yabancı uyruklu işçilerin aranan niteliklere sahip olup olmadıklarının, ülkeye gelmeden önce denetlenerek kaliteli iş gücünün sağlanması.
Ayrıca çalışanların denetlenebilir, evrensel ve çağdaş işçi haklarının olduğu ve çalışanların hak ve menfaatlerinin korunup gözetildiği bir çalışma düzenine kavuşması amacı ile ihtiyaç olan mesleklere sahip yabancı uyruklu işçi istihdamının sağlanması.
KKTC’nin III. Dünya ülkesi yabancı uyruklu işçilerin insan ticaretine konu olduğu yöndeki imajını ortadan kaldırarak çalışma izinlerini tek bir noktadan gerçekleştirip kayıt altına almak temelinde, işbirliği içerisinde hareket ederek KTİMB tarafından RES-BİR’in üyelerine hizmet sunulması.
KTİMB-RES-BİR arasında çalışma izinleri işlemlerine ilişkin işbirliği protokolünün bir diğer amacı da; KKTC iş gücü piyasasının mevcut durumu ve temel dinamiklerinden hareketle, ülkemizde yerli istihdamın artırılması ve işsizlikle mücadele için istihdam ve işsizliği doğrudan ya da dolaylı olarak etkileyen tüm unsurların çözülmesi için KTİMB ile RES-BİR’in ortak hareket etmesi ve mevcut işbirliğini daha ileriye taşıması.
Bu işbirliği sayesinde RES-BİR üyeleri de III. dünya ülkesi vatandaşı işçiler için teminat yatırmak zorunda kalmayacak ve bu teminatlar birlikler tarafından verilecek.
Nitelikli işçi sorunu çözülüyor
Bu proje doğrultusunda talep edilen işgücünün aranan vasıflara haiz olup olmadığı, geleceği ülkede teste tabi tutularak ve uygun vasıfta ise sertifikasyon merkezleri tarafından sertifikalandırılıp ülkemize getirilmesi sağlanacak.
Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği (KTİMB) Başkanı Cafer Gürcafer, bir süredir 3. Dünya ülkelerinden getirilmeye çalışılan işçilerin, firmalar tarafından talep edilen niteliklere ve vasıflara haiz işçiler olmadıkları, talep edilen ve taahhüt edildiği özelliklerden uzak vasıfsız işçiler oldukları hususunun bilgilerine getirildiğini söyledi.
Öte yandan firmaları kullanarak ülkeye gelen bahse konu işçilerin, firmaların bilgisi dışında yoğun bir biçimde Güney Kıbrıs’a kaçak yollardan geçtiklerini veya geçme girişiminde bulunduklarını anlatan Cafer Gürcafer, bu durumun iş kaybının dışında, uluslararası camiada da KKTC’nin insan kaçakçılığı merkezi olarak anılmasını ve dolaylı olarak hem ülkemize hem de Türkiye Cumhuriyeti’ne uluslararası camiada sıkıntı yarattığını dile getirdi.
Gürcafer, bu nedenle, ihtiyaç duyulan nitelikli iş gücünün karşılanması için yapılan müracaatların değerlendirilmesi ile nitelikli eleman tedariki ve insan kaçakçılığına da geçit vermemek için Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği (KTİMB), Kıbrıs Türk Sanayi Odası (KTSO), Kıbrıs Türk İnşaat Taşeronları Birliği ve Restorancılar Birliği’nin (Res-Bir) devlet ile istişare halinde yeni bir projeyi hayata geçirdiğini duyurdu.
KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, “Hayata geçirilen bu proje doğrultusunda talep edilen işgücünün aranan vasıflara haiz olup olmadığına geleceği ülkede teste tabi tutularak ve uygun vasıfta ise sertifikasyon merkezleri tarafından sertifikalandırılıp ülkemize getirilmesi sağlanacaktır” dedi.
Müteahhitler Birliği’nden üyelere çağrı: TL ile yaptığınız işleri durdurun!
KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, bugün bir basın açıklaması yaparak, Türk Lirası’nın kontrol edilemez bir değer kaybına uğruyor olması, buna karşın müteahhitler tarafından devlete olan yapım işlerinde fiyat farkı uygulamasının olmamasının işleri içerisinden çıkılamaz bir noktaya doğru sürüklediğini belirtti.
Bu konuda önlem alınması gerek devlet ihtiyaçlarının karşılanması gerekse müteahhit firmaların iflasa karşı korunmaları için bugün Cumhuriyet Meclisi’nde Başbakan, Maliye Bakanı, Başsavcı ve bürokratların katıldığı bir toplantı gerçekleştirdiklerini kaydeden Gürcafer, konu ile ilgili çalışmaların devam ettiğini söyledi.
Cafer Gürcafer, açıklamasının devamında şunları söyledi:
“Çözüm üretilene değin müteahhit firmalarımızı korumak ve geri dönüşü mümkün olmayan zararlara uğramalarını engellemek için ihale yoluyla Türk Lirası bazında alınmış ve fiyat farkı olmayan tüm ihaleleri durdurmak zorundayız. Bu çerçevede 19/98 Kayıt ve Denetim Yasası’na göre müteahhitlik yapan tüm müteahhitlerimize çağrımızdır. İçerisinde bulunduğumuz belirsizlik ortadan kalkana ve bir çözüm üretilene kadar işleri durdurun veya döviz harcama gerektiren kalemler hariç devam ettirin. KTİMB olarak sorunun çözülmesi için görüşmelerimiz devam etmektedir. Üyelerimizi ve kamuoyunu bilgilendirmeye devam edeceğiz.
“Bu seçim bir fırsat, dönüm noktasıdır”
Ülkenin reformlara, ayağa kaldırılmaya, çağı yakalamaya ihtiyacı olduğunu söyleyen Gürcafer, “Daha fazla maskara durumuna düşmek istemiyoruz. O sebeple artık bunun çok yakın takipçi olacağız ve müdahale edeceğiz” dedi.
Genç TV ekranlarından Nazar Erişkin’in sorularını yanıtlayan Cafer Gürcafer, Ekonomik Örgütler Platformu’nun Başbakan Faiz Sucuoğlu ile dün yapmış olduğu toplantıyı da değerlendirerek toplantının oldukça verimli geçtiğini kaydetti.
“ARTIK BÜTÜNLÜKLÜ ÇÖZÜM ARAYIŞININ PEŞİNE DÜŞMEK GEREK”
Cafer Gürcafer, Başbakan Sucuoğlu’nun artık kendi ayakları üzerinde duran bir ekonomi yaratılmazsa bir devlet olamayacağımızın farkında olduğunu söyledi.
Gürcafer, gerek sosyal adaleti gerek demokrasiyi gerek altyapımızı gerek sağlıkta altyapıyı gerek eğitimde reformu yapıp ülkenin birçok yarasını sarabilmek için önce ekonomiyi iyileştirmek gerektiğini ve ekonomiden bunların beslenerek düzeleceğini kaydederek Sucuoğlu’nun da bunların farkında olduğunu söyledi.
Ancak kendilerinin 2-3 ay içerisinde bunların hallolabileceği beklentisi içerisinde olmadıklarını söyleyen KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, “Biz de yıllarca hep palyatif arayışlar arkasından koştuk. Gelmiş olduğumuz noktada bu yaklaşımımız da payı vardır. Dolayısıyla biz de artık palyatif arayışlardan ve beklentilerden uzaklaştık. Artık hepimizin bütünlüklü çözüm arayışının peşine düşmesi lazımdır” dedi.
“BU ÜLKE A’DAN Z’YE BAŞTAN DİZAYN EDİLMELİDİR”
Gürcafer, toplantıda bunları konuşurken seçim sonrasında iş dünyasının neler murat ettiği, beklentisinin ne olduğu sohbetinin de yapıldığını belirtti.
“Biz seçimi zorladık” diyen Cafer Gürcafer,’Meclis artık üretmiyor, yoruldu’, ‘artık çözüm üretmiyor’, ‘5 yıllık bir hükümete ihtiyaç var’ dedik ve seçimi zorladık. Şimdi o noktaya geldik ama seçimden sonrası da bizim için çok çok önemlidir” şeklinde konuştu.
Gürcafer, “Bunları da siyaset kurumu, halkın taktir ettiği, meclise yolladığı milletvekilleri yapacak. Dolayısıyla bunları da konuşmamız lazımdır. Bu ülke A’dan Z’ye baştan dizayn edilmelidir” dedi.
KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, sözlerine şöyle devam etti: “Zaman zaman sendikalar ekonomik örgütlere zaman zaman da ekonomik örgütler sendikalara tepkiler verdi. Biz bölünerek, parçalanarak, birilerine menfaat sağladık, özellikle siyaseti besledik. Taraflar, taraftarlar oluştu. Siyaset de bundan beslendi. Keskin taraflar oluştu, ötekileşmeler oldu. Düşmanlaştı karşı taraf, şeytanlaştı. Aslında çıkış noktası da budur. Örneğin biz EÖP olarak sendikalarımızla bir araya geldik. Eğer ki amaç doğruyu bulmaksa inanınki uzlaşamayacağımız nokta yoktur. Çünkü onların da bizim de beklentimiz budur. Statüko dediğimiz olay işte o söylediğim bölünme, ayrışma, parçalanmaydı.”
“PLANLI HAYATA GEÇMEMİZ, GELECEĞİMİZİ PLANLAMAMIZ ŞART”
Ülkede bir günü kurtarma durumu olduğuna vurgu yapan Gürcafer, bunun sebebinin de plansızlık olduğunu kaydetti.
Gürcafer, “Dünyada plansız bir yaşam yoktur. Geri kalmış ülkelerdir plansız yaşayan. Örneğin, ‘Almanya’da koalisyon vardır ve sürer gider. Bizde neden yürümez?’ diye insanlar kendi kendilerine soru sorar. Çünkü orada siyasetçinin yapabileceği çok fazla bir şey yoktur. Oralarda orta, uzun ve kısa vadeli planlar yapılmıştır. Halk tarafından kabul görmüş, takdir edilmiş o planların yönetilmesi ile ilgili siyasi değişimler olur. Bu da birilerine çok fazla yetkiler vermez. Sektörel bazda stratejiler belirlenmiştir. Bir hükümet değişiminde bu planda değişim olmaz. Bu planlarla, halkın, akademisyenlerin, STÖ’lerin ve siyasetin katılımı ile ülkenin ve halkın geleceği birlikte dizayn edilmiştir. Siyasetçi de bunu yönetmek için geliyor. İnsanlar bunun doğru yönetilip yönetilmediğine bakıyor. Bizde eksik olan planlı yaşamdır. Bu eksik siyasetçiye yarıyor. Bu kadar zaman her şey siyasetçinin iki dudağının arasındaydı. Siyasetçi oturup karar veriyor. Ama bizim görmediğimiz noktada bize çok büyük bir zarar verdi. Batırdı bizi. Bu batma, geçmişten günümüze yaşanan yanlışların sonucudur. Dolayısıyla planlı hayata geçmemiz, geleceğimizi planlamamız lazımdır. Hep beraber tartışarak bunu yapmalıyız.”
Planlı yaşamın önemi çerçevesinde sosyal adalet noktasına da değinen Cafer Gürcafer, açıklamasının devamında şunları belirtti:
“Kalkınma, bir şehirde yüksek katlı binaların, gökdelenlerin olması demek değildir. Bir taraftan bu gökdelenleri görürsünüz ama diğer taraftan evine ekmek götürmek için çöpü karıştıran binlerce de insan görürsünüz. Önemli olan milli gelirin yükselerek adil bir biçimde halka, tabana dağılımıdır. Böyle bir ekonomi yaratmaktır. Bunun olabilmesi için de planlı yaşama geçmek gerekir. Çünkü planlı yaşam o söylediğim adalet temelinde yapılan bir plandır. Yani olabildiğince çok bireyin geliri artacak, çarpan etkisi çok olacak, devlete giden katkı çok yüksek olacak, devlete giden katkı noktasında da planlı bir şekilde ülke demokrasisini, sosyal adaleti ve altyapıyı geliştirmek için bir planlama olacak.
Şu anda bizim ülkemizdeki hiçbir mevzuat bugünün çağına uygun mevzuat değildir. Her şeyimizin yeni baştan yazılması lazımdır. Benim beklentim seçimden sonra budur.
“EÖP, SOSYO-EKONOMİK KALKINMA PLANI ÜZERİNDE ÇALIŞIYOR”
Planlı yaşama geçilmesinin imkansız olmadığını kaydeden Cafer Gürcafer, EÖP’ün sosyo-ekonomik kalkınma planı üzerinde çalıştığını, bununla ilgili kaynak da ayırdığını belirtti.
EÖP’ün bu çalışmayı siyaset kurumuna katkı koymak için yaptığını ifade eden Gürcafer, “biz bunu tüm siyasi partilerle paylaşacağız. Çünkü bu eksiğimizdir ve bundan herkesin yararlanması lazımdır. EÖP üyeleri büyük, kurumsallaşmış örgütlerdir ve altyapıları vardır. K.T. İnşaat Müteahhitleri Birliği’nin 40’a yakın çalışanı, ekonomisti, hukukçuları, teknik elemanları var. Dolayısıyla ülkeyi bundan yararlandırmak gerekmektedir. Aynı zamanda üniversitelerimizden hizmet satın alarak, doğru insanların katılımı ile bir ekip kurup ülkenin sosyo-ekonomik kalkınma planını yapmak istiyoruz” diye konuştu.
KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, sözlerine şu şekilde devam etti: “Örneğin dışarıdan gelen biri rahatlıkla ‘ben bu dükkânı kiralayıp bakkal dükkânı açıyorum’ diyebilir. Dememesi lazım, planlama budur. Şehrin içerisinde kaç tane berbere ihtiyaç olduğu bu ekonomik planlamanın bir parçasıdır. O sektörde enflasyonlar yaşanmasın diye, o işletmeler de batmasın ve doğru düzgün hizmet verebilsin hem kazansın hem de istihdamı kolaylıkla sağlayabilsin diye o planlamanın bir parçası yapılır bunlar. Bu belirttiğim ekonomik yaşam, sosyal yaşamı da şekillendirir. Tarım ve hayvancılığı da bu çalışmanın içerisine katmak gerekmektedir. Tüm bunları tüm sektörlerde verimlilik esasını alarak makro düzeyde söylemleri de koyduktan sonra altında detay çalışmaları da yaparak hazırlamamız lazımdır.”
“DEĞER YARGILARIMIZI GÖZDEN GEÇİRMEMİZ LAZIMDIR”
KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, yanlış olan bir sistemin devam etmemesi gerektiğinin önem ve aciliyetine de işaret etti.
Bu noktada halka çok büyük görev düştüğünü kaydeden Gürcafer, “Bizim değer yargılarımızı gözden geçirmemiz lazımdır. Verimlilik esasına göre, seçimler ve tercihler yapmamız lazım. Bir siyasetçiden beklentimiz nedir? ‘Benim işimi çözsün, telefonumu açsın.’ Bu bakış açısından vazgeçmemiz lazımdır. Bu bakış açısı bizi felakete sürüklemektedir” dedi.
Gürcafer, “ülke olarak kalkınıp da kişi başına düşen milli geliri adil bir noktaya çekmedikçe o çocuklarımız aç kalmaya, göç etmeye mahkumdur. Bunun farkına varmamız lazımdır ve geç değildir” dedi.
Cafer Gürcafer, “Önümüzdeki 4 yıl boyunca bu söylediklerimizi yapması gereken hükümet modeli o meclisten çıkacak, onları çok iyi seçmemiz lazımdır. Artık ahbap çavuş ilişkilerinden vazgeçmek lazımdır. Burada herhangi bir partiye işaret etmiyorum kesinlikle. Her siyasi partide değerli insanlar vardır. En değerlileri, en duyarlıları, en gailesi olanlarının da meclise girmesi lazımdır.” diye konuştu.
“DEMOKRASİ BAKIMINDAN KARMA OYUN KALDIRILMASINI ÇOK DOĞRU GÖRMÜYORUM”
KTİMB Başkanı Cafer Gürcafer, karma oy sisteminin kaldırılması yönündeki tartışmaları da değerlendirdi.
Karma oyun kaldırılmasına felsefik olarak karşı olduğunu belirten Gürcafer, herkesin oyunu özgür bir biçimde kullanabilmesi gerektiğini kaydetti.
“Başka partiler içerisinde de değerli insanlar vardır. Siz kişilerin bir partiye mühür vurmaya zorlayamazsınız” diyen Cafer Gürcafer, “ama öte yandan bu da seçimi zorluyorsa bunun çözümünü daha farklı yöntemler bulunulmalıdır. Eğer ülkemizde yozlaşma varsa biz bunun önüne geçmezsek her sistem içerisinde etkili olur. Burada yozlaşmaya karşı durmak lazımdır. Karma oyun tartışılması gayet güzel evet ama ben demokrasi bakımından kaldırılmasını çok doğru görmüyorum” ifadelerini kullandı.
“BU ÜLKEYİ ONURLU BİÇİMDE AYAĞA KALDIRMA MİSYONUNU YÜKLENEN BİR HÜKÜMET OLMALIDIR”
Cafer Gürcafer, “seçimden sonra 26 veya 27 ile birileri hükümet kurmaya kalkarsa biz buna şiddetle karşı duracağız” dedi.
Doğrusu için zorlayacaklarını ve bunun için katkı koyacaklarını açıklayan Gürcafer, “Bu ülke hepimizindir, bu ülkedeki acıları hep birlikte yaşadık, yaşayacağız da. Toplum, siyasetçi ülkesine, insanına sahip çıksın diye bekledi ama gelinen nokta o olmadı. Dorusu için zorlayıcı ve katkı yapıcı olmak istiyoruz. Ders çıkarılıp doğruyu yapmak için bu seçim bir fırsattır, dönüm noktasıdır. Eğer o ders çıkarılmazsa, ‘birileri bakan olsun, müsteşar olsun’ yaklaşımı, pazarlıkları ile bir hükümet oluşursa şiddetle karşı çıkacağız” şeklinde konuştu.
Ülkenin reformlara, ayağa kaldırılmaya, çağı yakalamaya ihtiyacı olduğunu söyleyen Gürcafer, “Daha fazla maskara durumuna düşmek istemiyoruz. O sebeple artık bunun çok yakın takipçi olacağız ve müdahale edeceğiz. Hepimiz üzerine düşeni yapmalıdır. Hepimizin silkelenip kendisine gelmesi lazımdır. Bu saatten sonra ortaya çıkacak olan tablo bu ülkeyi onurlu biçimde ayağa kaldırma misyonunu yüklenen bir hükümet olmalıdır” şeklinde konuştu.
“TOPLUMUMUZU DİLENCİ DURUMUNDAN KURTARMAMIZ LAZIMDIR”
Toplumun artık dilenci durumundan kurtarılması gerektiğini kaydeden Gürcafer, açıklamasının devamında şu ifadelere yer verdi:
“Eğer tek başına bir siyasi parti 27 vekil çıkarırsa ona gidip de ‘şununla koalisyon kuracaksın’ noktasında değiliz ama koalisyon arayışları bu söylediğim hedef ve temelde yapılırsa o zaman zaten kendiliğinden daha geniş ve güçlü bir hükümet modeli ortaya çıkar. Ama ana hedef çıkarlar olursa bu yürümez. ‘Bu ülkeyi ayağa kaldırmamız, ekonomik özgürlüğünü kazandırmamız, toplumumuzu dilenci durumundan kurtarmamız lazımdır’ diyorsanız bunun gereği budur. Benim beklentim budur. EÖP içerisinde de sendikalar içerisinde de farklı bir beklenti yoktur.
K.T. Ticaret Odası başı çekerek Karma İstişare Komitesi (KİK) dediğimiz bir model vardır. Bu AB içerisinde ekonomik örgütlerle, sendikal örgütlerin birlikte hareket etmesini hedefleyen bir yapıdır. Biz de bunu deniyoruz, bir iki toplantı yaptık bunu devam ettireceğiz. Farklı fraksiyonlarda ideolojilerde olsak da farklı dünya görüşümüz olsa da asgari müştereğimiz budur. Bu ülke hepimizindir.
“KISA DOKUNUŞLAR OLABİLİR”
Bu süre içerisinde kısa dokunuşlar olabilir. Örneğin, ben size iddia ederim ki; kaymakamlıklarda, belediyelerde, şehirciliklere de bekleyen inşaat ruhsatları belki de birkaç yüz milyondur, bu devlete gidecek olan bir paradır. Ben size iddia ederim ki boşuna gereksiz ama bürokrasiden dolayı aşamadığımız nedenlerden dolayı 2-3 bin yabancı bugün tapusunu alamıyor. Boş bir askeri birlik varmış da konut onun teline yakın yapılmış gibi saçma sapan nedenlerden dolayı bekliyor. Belki de onların ödeyeceği tapu harcı birkaç yüz milyon TL’dir. Bizim atılı yüz milyonlarımız var ama bunu çözmek için çözme gailemiz olması lazımdır.
Böyle bir gailemiz olursa kaynaklarımız vardır. Biz şimdi 100 milyon TL için Türkiye’ye gidip yalvarır, alamasak da gelirsek bu tarafta da bizim atıl 100 milyonlarca TL’miz varken bu olmaz. Şimdi bunları biz çok süratli bir biçimde nasıl harekete geçirebiliriz? Nasıl ülkeye kaynak yaratabiliriz? Nasıl ekonomiye enjekte edebiliriz? Örneğin 2 bin konutun demir harcını 10 bin Sterlin’den koysan 20 milyon Sterlin. Bu da aşağı yukarı 250-300 milyon TL demektir. Bu devlete girecek olan kaynak. Belki de daha fazladır.
Bu tabi bizim sektörle ilgili olanı. Başka sektörler için de olanı var. Yıllardır K.T Sanayi Odası’nın ve turizmcinin aldığı elektrik indirimi acımasızca eleştiriliyor. K.T Sanayi Odası veya K.T Otelciler Birliği ‘bize izin verin, biz elektrik üretim tesisi kuralım, kendi elektriğimizi üyemize ucuza verelim, devlete külfet olmayalım, altyapıyı da biz yapalım’ diyorlar. Dolayısıyla eğer ki bu güzelliklere yardımcı olacak siyasi yapı gelirse biz bu ülkeye rahatlıkla ayağa kaldırabiliriz.”
İMAR PLANI
KTİMB Başkanı Gürcafer, Mağusa-İskele-Yeniboğaziçi İmar Planı konusunda da soruları yanıtladı. Eski Başbakan Ersan Saner’in görevden giderayak planı imzalamamasını yorumlayan Gürcafer, “Ersan Saner, ‘yeteri kadar yüksek kata izin vermedi bu plan, daha fazla yüksek kata izin versin’ düşüncesi ile bu planı imzalamadı. ‘Çözüm cebimdedir’ diyen adam bir defa bile planın içeriği ile hiç ilgilenmedi” ifadelerini kullandı.
Mağusa-İskele-Yeniboğaziçi İmar Planı’nın bir an evvel neticelenmesi için çok emek verdiklerini kaydeden Gürcafer, süreci kamuoyu ile paylaştı.
Cafer Gürcafer şöyle konuştu:
“O plana belediyelerin itirazları vardı. Zaten Birleşik Kurul belediye başkanlarından oluşur. Plan hepimizin katkısı ile yapıldı. Belediyelerden itirazlar vardı. O noktada Cumhurbaşkanlığı seçimi plana gölge etti. Yeni hükümet geldiğinde Ersan Saner’e gittik. Çalışmalar o günden başladı. Birleşik Kurul belediyelerin itirazlarını aldı. Şehir Planlama Dairesi bir ekip oluşturdu. Bu ekip belediyelerin itirazları doğrultusunda o plan üzerinde çalışmalar yapmaya başladı. Sonra belediyelere sunum yaptılar. Neticede bu süreç 1 yıla yakın sürdü. En sonunda tekrar Birleşik Kurul toplandı ve onayladı.
Hiçbir dere yatağı, SİT alanı, orman arazisi ve yeşil alanda değişiklik olmadı. Yüzde yüzü fasıl 96 idi istediğin yere gidip apartman yapabilirdin. Yüzde 10’luk kısmı açık kaldı. Yüzde 90’ı kapanırken bazıları itiraz etti. Birleşik Kurul da ‘Bana bu araziyi bedava verilmedi. Bu araziyi otel yapmak için aldım. Şehir Planlama Dairesi’ne gittim ve bu araziye 3 milyon Sterlin veriyorum. Böyle kapatamazsın burayı’ gibi itirazları değerlendirdi.
“EĞER BİRİLERİNE RANT SAĞLANDIYSA KARŞISINA DURACAK İLK KİŞİYİM”
Eğer birilerine rant sağlandıysa birinci ben dururum karşısında ama rantın tanımını yapalım. Eğer ki devletin bir arazisi varsa ve içeriden birisi gelir de ‘Gel sana gizli gizli bu araziyi verelim. Sonra bunu imara açacağız. Sonra da kırışacağız’ işte bu bir ranttır. Bu çok çirkin bir şeydir. Ancak adam gelmiş araziyi satın almış. Tapu Dairesi’nde dünya kadar vergi ödemiş. Alınan ara emirleri vardı. Hükümet değişti. İnşaat sektörü kilitlendi. KTMMOB’ne gittim ve Şehir Plancıları Odası ile toplantı yaptım. ‘Gelin yardımcı olun bu işin önünü açalım. Gerçekten hakkı olanları tespit edelim, mahkemeye gidelim ve ekonominin önünü açalım ama fırsatçılık yapanın karşısında da birlikte duralım’ dedim. Sonrasında defa defa da aradım. Hiçbir şekilde gelip çalışmaya katkı koymadılar. Ben milyarlarca TL’nin altına imza atmış bir sektörün başında olan biriyim ve ülke ekonomisi sallanıyor bu işin durmasından dolayı. Birilerinin bu işin önünü açması için çaba sarf etmesi gerekiyor. Aslında hepimizin çaba sarf etmesi lazımdır.
“ASIL MESELE POPÜLİZM”
Burada mesele popülizmdir. Hepimiz de bu popülizmin kıskacı altına girdik. Bundan kurtulmamız lazımdır. Kendi kitlemizi memnun edeceğiz diye çıkıp açıklamalar yaparız ama işin neticesinde hizmet ettiğimiz amaç bellidir.”
Gürcafer: KKTC örnek bir insanını, bizler dostumuzu kaybettik
KTİMB Başkanı Gürcafer, iş insanı Tekin Köse’nin vefatı nedeni ile yayımladığı mesajında, “Müteahhitler Birliği değerli bir üyesini, iş dünyası önemli bir neferini, KKTC örnek bir insanını, bizler değerli bir dostumuzu yitirdik. Hepimizin başı sağolsun” ifadelerini kullandı.
KTİMB’den KTSO’ya destek
KTİMB’den yapılan yazılı açıklamada, “İnsanlarımızı ve işletmelerimizi birbirine düşürecek popülist girişimlere müsaade etmeyeceğiz. Ekonomi bir bütündür ve tüm işletmelerimiz eşit derecede kıymetlidir. Seçme ve sektörler arası tercihler toplumu böler. Bölünmeye değil birlikteliğe ihtiyacımız var” ifadeleri kullanıldı.
Açıklamada, prim desteği hususunda Kıbrıs Türk Sanayi Odası’nın (KTSO)’nun yapmış olduğu açıklamaya ve başlatılan mücadeleye tam destek belirttikleri kaydedildi.